Ünlü manken Özge Ulusoy, adamintown.com linkinden okucuyla buluşan online erkek moda dergisi Adam In Town için erkek kılığına girdi. Üzerinde erkek kostümleriyle Aleksander Kokoskeriya'nın moda editörlüğünde Lara Sayılgan'ın objektifine poz veren güzel manken, ilk kez bir erkek dergisinde yer aldı. Ulusoy, derginin sorularını da yanıtladı. Bakın Ulusoy neler anlattı.


Moda dünyasıyla yolun ilk nasıl kesişti?


Aslında modayla ilgilenmeye başlamam, kıyafetlere ilgi duyma huyum annemden geliyor. Annem çok alışveriş yapan, modayı takip eden, giyinmeyi seven zevkli bir kadın. Beni de giydirmeyi severdi, deneme kabininin önünde kucağında bir sürü kıyafetle oturan bir kızdım. İyi gözükmenin önemli bir şey olduğunun küçük yaşta farkına vardım. 2001 yılında ablam Elite Model Look'a katılmam için ısrar etti. O zamanlar idealist bir balerindim, çok ilgilenmedim ama deneyeyim dedim. Yarışmaya girip üçüncü olunca mankenlik yapabileceğime karar verdim. Üniversitedeki son yılımdı, dizimden bir sakatlık yaşadığım için baleyi bırakmak zorundaydım. Sakatlanmama rağmen konservatuarı bitirdim ama baleyi bırakma kararı aldığım için Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümüne girdim. O bölümü tercih edişimin nedeni hep sanatla iç içe olmam. İleride kendi sanat galerimi açmayı çok istiyorum.




'Üniversite bire kadar çıkma teklif eden olmadı"



Üniversitede okulun en havalı kızı mıydın yoksa zayıflığı nedeniyle dalga geçilen Safinaz modeli mi?


Maalesef havalı değildim. Bacaklarım biraz kalın gözüksün diye kot pantolonun içine pijama giyerdim. En yakın arkadaşım okulun en güzel kızıydı, ben onun yanındaki çirkin kızdım. Üniversite bire kadar çıkma teklifi eden bile olmadı.




Kafasını taşlara vuran çok kişi var o zaman desene?


Facebook'tan konuşuyoruz bazen eski okul arkadaşlarımla, "Bilseydik böyle mi olurdu" diye takılanlar oluyor. İçimdeki cevheri görememişler.




Ne değişti de güzelleşmeye başladın?


Üniversite döneminde kendime bakmaya başladım sanırım. Bale eğitimi alırken inek bir öğrenciydim. 100 yerine 95 alınca ağlayan kızlardandım. Bütün hayatım bale stüdyosunda geçiyordu. Solist dans ettiğim için ortaokul-lisede sosyal hayatım olamadı benim. Gerçekten kafasında sadece bale olan bir kızdım. Tozluklarla geziyordum sürekli okulda.




En temel güzellik formüllerini sıralasan?


Makyajla uyumam, uykumu iyi alırım, çok su içerim, spor yaparım, iyi beslenirim. Yoksa kolay bir şey değil iyi bir yüze ve saça sahip olmak.




"Tek erkeksi tarafım sesim"



Seninle kız kıza eğlenilmeye gittiğinde kız arkadaşların ilginin tamamen sende olmasına sorun çıkarıyorlar mı?


Çok yakın kız arkadaşım var, hiç de öyle bir şey olmadı. Çoğu zaman bu durumu dalga konusu yapıyorlar. "Aaa adama bak Özge'yi görünce ağzı açık kaldı" diye dalga geçiyorlar. Egoların çarpıştığı arkadaşlıklarım yok.




Hayatında da keşke erkek olsaydım dediğin anlar oluyor mu?


Genelde magazinle alakalı böyle dileklerim oluyor. "Erkek olsaydım böyle yazmazlardı" dediğim oluyor. Ama magazinel konular hakkında şikayet etmeye hakkım yok. Göz önünde bir hayat yaşıyorsan insanlar senin hayatını merak ediyor, magazinciler de işlerini yapıyor. Ama kadın olmak çok güzel bir şey. Ben bir de süslü bir kadın olduğum için hiç istemezdim, sürekli pantolon gömlek nereye kadar?




Erkeksi bulduğun tarafların var mı?


Sesim, başka da yok (gülüyor.)




Komiksin bir de...


Evet ama ekrana bu durumu yansıtmak biraz zor. Daha çok Alt-Üst Muhabbetler'de bu yüzümü yansıtmıştım. Özel hayatımda beni arkadaşlarımın sevme nedenlerinin başında komik olmam geliyor olabilir.




Ağır olmayı da beceriyorsun ama...


İlk tanıştığımda biraz soğuğum aslında. Mesafem vardır genelde. Bazen Twitter'da bile yazıyorlar, bilmem nerede Özge'yi gördük, suratımıza bile bakmadı diye. Tanıdıkça sevilen biriyim sanırım. Zaten tanışır tanışmaz insanlarla iç içe olmayı sevmiyorum. Bırak biraz buzdolabı sansınlar.




İlişkin hakkında konuşmadın değil mi hiç?


Hayır konuşmadım, çok yeni zaten. Birbirimizi tanıyoruz sadece. İyi anlaşıyoruz, güzel vakit geçitiyoruz, inşallah her şey böyle güzel gider.






'Çekimlerden eve geldiğimde yarım saat krem sürüyorum'




Dizi işine de çok girmiyorsun...


Benim televizyon işlerim hep ard arda oldu. Survivor'a katıldım, sonra Yok Böyle Dans, şimdi de Bugün Ne Giysem. Üst üste geldiği ve hepsi de güzel projeler olduğu için yer almak istedim.




Bu yoğunluğu bir kenara atmak için neler yapıyorsun?


Genelde haftada bir gün boşum oluyor. Onu da bol bol uyuyarak, evde vakit geçirerek harcıyorum. Dün mesela iki aydır ilk boş günümdü, ne yapacağımı şaşırdım. Biri bana "Şuraya gidiyoruz" demeyince şaşırıyorum artık. Dinlenmek adına pazarlarımı boş bırakmaya çalışıyorum. Arkdaşlarımla güzel bir kahvaltı, akşam annemlerle bir balıkçı ziyareti, öyle geçiyor.




Boş günlerini bile kendini bakmaya harcıyorsan zor işmiş seninki.


Aynen öyle çünkü benim enstrümanım yüzüm, bedenim, saçım. Nasıl bir piyanist piyanosuna iyi bakıyorsa, benim de öyle bir durumum var. Çekimlerden eve geldiğimde yarım saat sürüyor kremlerimi sürmem. İnsanlar cildin ne güzel diyor ama her şeyin bir nedeni var.




Modelliğin en zor kısmı ne?


Kendine bakmak! Yeni başlayan model arkadaşlarıma da hep bunu söylüyorum, model eğer disiplinsiz olursa bir iki sene gider ondan sonra hiçbir şey yapamaz. Zamanında gideceği yerde olması lazım. Uykusunu almış olması lazım. Modellik yapmak genel anlamda düşünüldüğü gibi iki kere yürüyüp bitmiyor. Sabah çok erken saatte provaya gidip akşam defile saatine kadar çalışıyoruz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.