Oyuncu Yağmur Atacan’ın eşi Pınar Altuğ ve kızlarıyla yazın magazin sayfalarında, tekneleri H2O’da çekilmiş boy boy fotoğraflarını görüyorduk ama bunu işe dönüştürecek kadar meraklı olduğunu bilmiyorduk.

Meğer Yağmur Atacan için tekne, sadece tatil anlamına gelmiyormuş, bir yaşambiçimiymiş. Üstelik bu konuda, “Eğer teknenin kaptanlığını yapıyorsan, pis su tankına elini sokacaksın, filtresini, yağını da değiştireceksin. Bilmiyorsan da öğreneceksin” diyecek kadar iddialı. Boat Show’da lansmanını yaptığı yeni şirketi H2OMarin’le tekne satıcılığına soyunan genç oyuncu, Sacs ve Yuka’nın temsilcisi.

Nasıl girdiniz bu işe?

Bu işe, geçen yaz meydana gelen bir kaza sebep oldu. H2O adında Atlantis 58 model bir teknemiz var. Şişme botlara da çok meraklıyım. Teknemin 7 metrelik Sacs marka bir şişme botu vardı. Gemicim, bu yazbir gece karayla denizi birbirine karıştırınca botla kaza yaptı. O kazadan sonra bu kez 5 metrelik bir Sacs aldım. Concept Marine’in sahibi Moris Algazi yakın arkadaşım. Botu alırken “Bu işlere çok meraklısın, iyi de biliyorsun. Bu markayı en iyisi sen sat” deyince aklı mayattı. Sacs’ınnİtalya’daki patronu da bu botları hem kullanan hem de satan birini istiyormuş. Onunla da kafalarımız çok uyuştu. Sacs’ın yanında bir de Yuka’nın temsilciliğni aldım. Concept Marine, Yuka’nın lider şirketiydi. Moris de bana Türkiye temsilciliğini verdi. Hobimdi, işim oldu.

Teknede ne kadar vakit geçiriyorsunuz?

Bu yaz 70 gün teknedeydim. Pınar da neredeyse o kadar kaldı. Denizde olmayı çok seviyorum. Daha rahat bir insan oluyorum orada, insanlarla çok daha kolay arkadaş oluyorum. Karım şikâyet ediyor bu durumdan bazen “Biraz otur” diyor.

Nerelere gidiyorsunuz?

Tekne kışın Göcek’te duruyor, yazın kuzeye çıkarıyoruz Marmaris ve Bodrum’a gidiyoruz. Bu yaz ilk kez Çeşme’ye çıktık. Yunan Adaları’nı çok seviyoruz. Bu yaz 5 metrelik botu 9 metreyle değiştireceğim. Yazın Ege Denizi sert oluyor. Büyük ve çift mo torlu bot daha güvenli.

Hedeflediğiniz daha uzak noktalar var mı?

Bu sene Hırvatistan tarafına gitmeyi düşünüyoruz. Adım adım ilerlemek lazım. Ondan sonra Sardinya olabilir. Akdeni z’in her yerine gitmek gerek aslında. Ama asıl hayalimiz bir kış, imkânımız olduğun da tekneyi bir gemiyle Miami’ye gönderip Karayipler’i gezmek.

Daha büyük bir tekne almayı düşünüyor musunuz?

Aslında yok. Gerçi ben trawler hastasıyım, ileride bir tane almayı çok isterim. Onunla okyanus geçilir. Duruşu da çok güzel. Hani insanlar çok beğendiği bir şeyi görünce yapışıp kalır ya, ben de trawler’ları görünce öyle oluyorum.

Hızı sevdiğinizi söylemiştiniz ama trawler’lar o kadar hızlı değil.

İkisinin zevki farklı. Trawler şimdilik hayal. Bir de trawler aldığında kaptan gerek. Bir işi yarım yamalak yapmak bana göre değil. Ya tamamen ben yapacağım ya da hiç karışmayacağım. Eğer bir teknenin kaptanlığını yapıyorsan, pis su tankına elini de sokacaksın, filtresini, yağını da değiştireceksin, su yapıcısını da tamir edeceksin. Bilmiyorsan da öğreneceksin. Çünkü olay, tekne aldım hadi gezelim değil sadece.

Elinizden geliyor mu öyle işler?

Az önce saydıklarımın hemen hepsini yaptım. Babadan ve dededen dolayı ellerim anahtara yatkındır. Teknede de zorluk yaşamadım. Motordan anlarım.

Tedbirli bir denizci misiniz?

Teknenin üzerindeyken cesaretleniyor insan. Ama olayın ortasında kalınca gerçekleri anlıyorsunuz. Tekne ne kadar büyük olursa olsun denizle kimse aşık atamaz.

Son olarak, H2O Marin’le ilgili geleceğe dair planlarınız neler?

Öncelikli hedefim hobimin fobiye dönmemesini sağlamak. Amacımız daha çok satmak değil, daha iyi satmak. İyi markalarla yola çıktığımı düşünüyorum. Birkaç markayla daha görüşüyoruz. Büyük teknedense biraz daha oyuncakvari ürünler ilgimi çekiyor. Büyük teknenin derdi de büyük çünkü. Servisiniz çok kuvvetli, satış ekibiniz iyi olmalı.

Röportaj: Tûba Noyan