Michael Bay’in yönettiği film, video klip havasında, hareketli bir kara komedi... Senaryo yazarları hayal güçlerini ne kadar kullanırlarsa kullansınlar, seyirciyi ikna edecek bir gerçeklik duygusu inşa etmek zorundadır. Lakin hayat bazen onların önüne asla hayal edemeyecekleri öyküler çıkarır. Öyle ki filmin başına “Bu film gerçek olaylara dayanmaktadır” yazısını koymasalar, ciddiye alınmayacaklarını bilirler. “Zor Kazanç” tam da böyle bir film.


Gerçek olayları anlattığı uyarısı olmasa, “Hadi canım amma da uçmuşlar” dersiniz. Pete Collins’in dergi yazılarından Christopher Markus ve Stephen McFeely’nin sinemaya uyarladığı öykü, 1990’ların Miami’sinde geçiyor. Fitness merkezinde çalışan Daniel Lugo (Mark Wahlberg), meslektaşları Paul Doyle (Dwayne Johnson) ile Adrian Doorbal’ı da (Anthony Mackie) ikna ederek yasadışı yollardan zengin olmak için incelik ve zekâdan yoksun bir plan yapıyor. Filmin ilk bölümü, sıradan insanları suça iten nedenler üzerine şekilleniyor. Meselenin yoksulluktan ziyade, lüks hayata ve sınıf atlamaya duyulan dayanılmaz arzuyla ilgili olduğu vurgulanıyor.


Ayrıca “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” sözünü hatırlatırcasına, Victor Kershaw (Tony Shalhoub) karakteri üzerinden ahlaksızlığın ahlaksızlığı nasıl doğurduğunun altı çiziliyor. “Kişisel gelişimi” farklı yorumlayan kaslı ve problemli 3 kafadarın Kolombiya kökenli işadamı Kershaw’ı kaçırmasıyla film, herkesin kendi derdine düştüğü, çılgın bir kara komediye dönüşüyor. Irkçı önyargılarıyla Miami polisinin de komediye trajik katkılarda bulunduğunu belirtelim. Aklı başında, iyi bir insanın (Ed Harris tarafından canlandırılan özel dedektif Ed DuBois) ancak filmin yarısından sonra ortaya çıktığı öykü, giderek daha da kaotik, “güler misiniz, ağlar mısınız” tarzında patetik bir yöne doğru ilerliyor. Senaryonun parlak yanı, ahmaklıkları, kompleksleri ve akıldışı cesaretleriyle bu üç vücut geliştirmeciyi, ana karakter olarak kabul ettirmeyi başarabilmesi. Bunda özellikle arzularını, dertlerini, zaaflarını bilmemizin payı büyük. Yine de açgözlülükleri, hafiften kafayı oynatmaları ve ummadığımız kadar ileri gitmeleriyle bizi şaşırtıyorlar. Olayların kontrolden çıktığı bir anda her şeyin gerçekten yaşandığının yeniden hatırlatılması kuşkusuz tesadüf değil, neredeyse bir gereklilik.


2005’teki bilimkurgusu “The Island”dan bu yana “Transformers” serisinden başka bir şeyle ilgilenemeyen Michael Bay, “Zor Kazanç”ta bence en iyi filmlerinden birine imza atıyor. Kısa planlardan oluşan hızlı kurgusu; bazen oyuncuları burunlarının dibinden takip eden hareketli, kıvrak kamerası; geniş açılı lenslerden teleobjektiflere, yakın planlardan genel planlara atlayan farklı kadraj tercihleriyle hikâyenin karmaşasına uygun bir anlatım yakalıyor. Gereksiz aksiyon zorlamalarına (takip, çatışma sahnesi vs) bulaşmadan güneşli, rengârenk Miami fonunda hareketli, hafif bir kara komediye imza atıyor. Ama ilk yarıyı çok uzattığı ve gereksiz “müzik video”larıyla filmi şişirdiği de görülüyor. (Bu arada, gerçek karakterleri merak edenler son jeneriği kaçırmasın.)


Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.