Dünyanın en suçlu insanı gibi hisseder, karnımıza ağrılar saplanır ama yine de o 2 heceli sözcüğü söyleyemeyiz: Hayır... Ancak Japonlardan iyi durumdayız zira Japoncada hayırı karşılayan bir kelime bile yok. Doç. Dr. Vanessa Bohns’a göre hayır diyememenin 4 sebebi var ama bu sendromu yenmenin yolları da... İşte meselenin özü ve çıkış yolları...


O zamanlar âdeta bir melektim, ne deseler “Peki” diyordum. İşin tuhaf yanı, otomatiğe bağlamış gibi ağzımdan “Evet” çıkıyor, beynimse “Hayır” diyordu. Geçen hafta ‘toksik arkadaş’ haberimizde arkadaşlarım yüzünden 5 kilo aldığımı yazmıştım. İtiraf ediyorum 7 kilo aldım. Bunların sebebi işyerindeki arkadaşlarıma “Hayır” diyememem. Sonra baktım olacak gibi değil... Uyanışı tam olarak nasıl ve ne zaman yaşadım anımsamıyorum; bir başladım reddetmeye, eş-dost herkes hayretler içinde. Yılların acısını fena çıkardım, meğer ne keyifli işmiş ‘Hayır’ı basmak, sanki kuş gibi hafif hissediyorum...


Ben bir şekilde başardım “Hayır” demeyi ama ayna karşısında nasıl “Hayır” diyeceğini çalışanlar biliyorum. Ancak o an geldiğinde yine kitleniyor, bu 5 harfli kelimeyi ağızdan bir türlü çıkaramıyor. 1 saniye bile bekleyemeden “Olur” deyiveriyor, demeyecek ya da diyemeyecekse de şekilden şekile giriyor. Yapabileceği maksimum şey, sanki dünyanın en kötü insanıymışız gibi, mırıldanarak “Hayır” demek, “Aslında yapardım da...” ile başlayan cümlelerle gevelemek. Bu arada reddedemediğiniz o kişi patronunuz da olabilir, en yakın arkadaşınız da, sevgiliniz de hatta anneniz de...



4 temel neden var

İçinizi biraz sıkmış olabilirim ama güzel haber, “Hayır” demek zannettiğiniz kadar kötü bir şey değil, dünyanın en kötü insanı da olmayacaksınız! İsyan bayraklarınızı hemen bugün, hatta bu yazıdan sonra çekin derim ben. Nedenine gelince... Bir kere herkesi memnun etmek zaten mümkün değil, bunu hepimiz biliyoruz. Dahası günler hatta haftalarca gönlünü hoş tuttuğunuz şahsın da yarın bir gün arkanızdan atıp tutmayacağı ne malum değil mi? Ayrıca bu bir kısır döngü. Bir defa ‘kötü’ insan oldunuz mu, artık geçmiş olsun. Ancak biraz bencil olmak çok da kötü bir şey olmayabilir. Bu konuda Brezilyalı yazarımız Paulo Coelho’nun çok manidar bir sözü var “Başkalarına “Evet” derken kendinize “Hayır” demediğinize emin olun” diyor Coelho... Haksız sayılmaz. “Evet” demek önce kendinize sonra sevdiklerinize daha az vakit ayırmak demek, daha çok yorulmanız ve strese girmeniz, hatır için saatlerinizi heba etmeniz, kendi işlerinizin çuvallaması demek.


Yazıyı okumaya devam ettiğinize göre belli ki siz de “Hayır” diyemeyen, iyi kalpli mağdurlardansınız. Gelin biz devam edelim... Aslında her şeye “Evet” dememizin 4 temel neden var. Kendini bencil hissetme ya da yetersiz hissetme, karşındakini kırma endişesi ve en çok da reddetmenin pahalıya patlayacağı korkusu. Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nde Yönetim Bilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. Vanessa Bohns “Aslında merhametsizlik ikilemi yaşıyoruz, “Hayır” demenin kafamızda dolaşan potansiyel sonuçları, gerçeğinden çok daha ağır.” En çok da Japonlar reddetmeyi sevmiyor. O kadar ki, “Hayır” kelimesini tam olarak karşılayan bir kelimeleri bile yok, siz düşünün. Japonca’da “Evet” demenin dereceleri var. Amerikalılarsa Hayır’cı! Bu arada durum kadınlarda daha da vahim. Aslında bunun sebebi ne genlerde ne de biyolojide. Sebep öğrenilebilen ‘sosyal kopyalama sistemi’. Hem de henüz birkaç yaşında “Hayır” diyememe sendromu etrafındakileri izleyerek başlıyor.


“Evet” dedirtmek için manipülasyon

Bir de olaya diğer cepheden bakalım. Manipüle ederek “Olur” dedirtmenin envai yolu var. Mesela karşınızdaki istediğini gerçekleştirtmek için sinsice kendinizi suçlu hissettirir, alay ederek sizi kışkırtmaya niyetlenir, bir konuda gereksiz yere över, bir şey istemeden mutlaka bir şey vermekten asla geri kalmaz ya da ne kadar içinden çıkılmaz bir halde olduğuna sizi ikna eder. Hiç olmadı başkalarıyla kıyaslar. Bir de “Bunu yapamıyorsan bari şunu yap” en sık kullanılan taktiklerdendir. Kimin nasıl manipüle edeceğini önceden kestirerek karşı atağa geçmekse elimizde.


Bu arada mesele sadece bir şey istemekte de değil. Mesela vakitsiz çalan telefonumda arkadaşım anlatıyor da anlatıyor. “Dur, şimdi hiç vakti değil” diyemiyor. Reddedemediğim için 40 dakika dinliyorum. Bir başka sefer pijamalarımı giyindiğim sırada dışarı çıkmak için tutturan arkadaşım “Hayır” deme ihtimalimin önünü kesmek için “Tamam tamam sen çıkmıyorsan ben gelirim” diyor. Bense Hayır’ı ancak içimden diyorum. Uzmanlar, kuş misali hissetmek için bir defa “Hayır” demenin hazzına varmanın şart olduğunu söylüyor. Gelin diğer çıkış yollarına göz atalım.



İşyerinde “Hayır” demenin 5 yolu

  • “Tamam” demeden düşünmek için vakit isteyin. Bunun için kendinizi çıkmazda hissetmeyin.

  • “Hayır” diyecekseniz alternatif bir fikir önerin. Konuşmaya destek olmak için ne denli hevesli olduğunuzu vurgulayarak başlama stratejisi uygulayın.

  • Sakın unutmayın: Mail ya da mesaj yoluyla işyerinde “Hayır” demeyin, başınıza iş açmayın. Çünkü sesinizdeki tonlama ve mimikleriniz mesaj ya da mail’le karşı tarafa geçmeyeceğinden yanlış anlaşılmalara çok açıktır.

  • Açıklamanızı kısa ve öz tutun, fazla detaya girmeyin. Kendinizi kötü hissetseniz bile geri adım atmayın.

  • Sonuçları kestirmeye çalışın. Riskli bir “Hayır” da B planınız önceden hazır bulunsun.

  • Açıklamanızı ne olursa olsun kendinizi küçük düşürecek, karşınızdakine sizi zayıf gösterecek şekilde ve duygusallıkta yapmayın. Defalarca özür dilemeyin.

Arkadaşa nasıl “Hayır” diyeceğiz?

  • Arkadaşınızı reddedecekseniz bunu hemen yapın. Onu birkaç gün oyalarsanız olay içinden çıkılmaz bir hal alır.

  • Arkadaşınızın anlayacağı dilde neden “Evet” demediğinizi izah edin. Ama sakın sözlerinize “Yapardım da bugün işim var...” diyerek başlamayın. Bu bir başka günü kurban etmek demek. Bunun yerine doğrudan “Hayır” deyin.

  • Başka bir konuda yardımcı olarak gönül alabilirsiniz.

  • Bir yolunu bulup eski desteklerinizi hatırlatabilirsiniz.

  • Göz kontağının gücünü küçümsemeyin. Kararınızı söylerken boynunuzdaki kolyeyle ya da elinizdeki telefonla oynayarak suçlu gibi gözükmekten de kaçının.

Reddetme becerisi olmayan çocuğa dikkat!

“Hayır” deme becerisini kazanamamış bir çocuğunuz varsa daha da temkinli olmalısınız. Kaba tabiriyle çevresindekilere göre ‘cepte’ olan bu çocuklar ne dense “Tamam” der. Çünkü arkadaşları tarafından kabul görmeye, sevilmeye fena halde ihtiyaç duyulan yıllardır. Çocuklar, akran baskısından özellikle sigara gibi kötü alışkanlıklara meyili artar, reddetmekten kaçınırlar. Ama yok ebeveynleri söz konusuysa dünyanın en asi şahıslarıdır


Haber: Sema Ereren

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.