Theresa May: Süper güç olursa süper de giyinebilir!

İngiliz gazeteleri günlerdir yeni başbakan Theresa May’in tarzını yazıyor. Hatta The Sun Gazetesi bir kapağına onun leopar desenli ayakkabılarını koydu. Fazla iddialı! Abartılacak nesi var diye düşünebilirsiniz fakat tarzı, renkli ipek eşarp koleksiyonunu kat kat aşan ve moda dergileriyle giyinmeye olan düşkünlüğünü sıkça dile getiren bir kadın liderden söz ediyoruz. Konuşmaya değer!


Bir konferansı sırasında yetenekli ve kariyer sahibi olmanın yanı sıra iyi giyinmenin de iş ortamında önemli olduğunu, eğer liderliğe oynamasaydı zamanını moda dergileri arasında geçirebileceğini söylemiş, sonunda da “Evet, modayı ve ayakkabıları seviyorum” demişti. İngiliz basını düşünecek onca şey varken bunun bir “zaaf” göstergesi olabileceğini söyleyerek başbakanı iğneliyor. Angela Merkel’in havalı bir ceket giymesi dünyada epey konuşulmuştu, demode incilerine rağmen. David Cameron’un eşi Samantha’yı da kötü giyindiği için eleştiriyorlardı... Yani kadın siyasetçiler iyi giyinseler de, kötü giyinseler de kabahat.


İngiliz modacılar kadın politikacıların gözdesi

Hale Berry, Cameron Diaz ve Victoria Beckham’ın favorisi Roland Mouret imzalı 1400 Euro’luk dar, asimetrik kesimli, arkadan fermuarlı elbise giyen başbakan aslında gerçekten konuşulmaya değer. Modacılarla arası iyi, hep başarılı isimleri seçiyor. Geçen hafta bir konuşma yaparken kürsüye, Amanda Wakeley imzalı neon sarı kuyruklu ceketiyle podyumda yürürmüşçesine geldi ve ilk cümlesi şu oldu: “Ben Theresa May...” Hakkında duyduğum en iyi yorumsa “Süper güç olacaksa, süper giyinmesinde de sorun yok...”



May ile birlikte konuşulan ve ortaya çıkan bir diğer konu da dünyanın her yerinde politikaya İngiliz modacıların sızdığı. Vogue’dan Sarah Mower politikada İngiliz modasının yıllardır hâkim olduğunu ve bunun yayılmasında Michelle Obama’nın etkisi olduğunu söylüyor. Obama, Amerikan moda endüstrisine niyeyse biraz mesafeli...


‘First Husband’ Philip

Peki ya May’in kocası Philip May? İlk başta ona nasıl hitap edileceği tartışıldı, açıkçası first lady hitabının erkekler için tam bir karşılığı yok. Haberlerde de ‘first husband’ olarak geçiyor. Oysa lady’nin karşılığı gentlemen ama onlar koca demeyi tercih etmiş. Benim önerimse; küçük enişte! Şu sıra İngiltere’nin en çok konuşulan adamı Philip May, 36 yıldır karısının en büyük destekçisi. Ve şimdi belki de yeni bir sisteme önayak olacak. Mesela Theresa May diğer liderlerle toplantıda olunca first husband’lar kendilerine özel program yapacak.




Hillary Clinton: ‘Asıl Donald Trump o!’

Seçim kampanyasında en çok birbirini yiyen ikili Clinton ve Trump. Üstelik ikisi de güçlü adaylar ama Trump’ın şu sözü Hillary’nin havasını biraz söndürdü: “Hillary Clinton, asıl Donald Trump’tır!” Üstüne söylenecek söz yok! Clinton bu sözden sonra sosyal medyanın fenomenlerinden biri haline dönüştü. Herkes onun Trump ile benzerliğini konuşuyor. Gerçi herkes biraz Trump’a benzemiyor mu? Hillary de, Bernie de Trump kadar sarışın. Hatta bazı pokemonlar bile belki de Trump! Geçenlerde Jimmy Kimmel’da konuşuluyordu; anketler Hillary’nin, eski ABD Başkanı eşi Bill’den daha iyi olamayacağını düşünen seçmenlerin çoğunlukta olduğunu gösteriyor. Onu Billary Clinton olarak ananlar bile var! Time da bu haftaki sayısında Hillary’nin aslında kim olduğunu, 18 yıl geriye giderek ele almış.





Melania Trump: Beyaz Saray gardırobu şimdiden hazır

Trump çifti gündemden bir an olsun düşmüyor. Donald bir yana, Melania bir yana...

Geçen salı Donald Trump’ın model ve mücevher tasarımcısı eşi Melania Trump, seçim kampanyasında çok duygulu bir konuşma yaptı: “Ailem bana bazı değerleri ve ahlakı günlük yaşamımın bir parçası haline getirmeyi öğretti. Ben de çocuğuma aynısını öğretiyorum. Tek yapmamız gereken şey, öğrendiğimiz dersleri gelecek nesillere aktarmak. Bu milletin çocuklarının başarılı olmak için önlerindeki tek sınırın hedeflerinin kuvveti ve onlara ulaşmak için ne kadar çalışabilecekleri olduğunu bilmesini istiyoruz...” Hey bir dakika! Bu sözler çok tanıdık, aynı Michele Obama’nın çok da eski olmayan bir konuşmasını andırıyor. Hatta o konuşmanın birebir aynısı! Trump’ın iletişim danışmanları, kimsenin fark etmeyeceğini düşünerek kadının eline o metni tutuşturmuşlar. Melania da çok üstüne durmamış.


‘Trump kazansın, çünkü Melanie’nin bacakları güzel’

Hatırlarsınız, Trump başkanlık adayı yarışına gireceğini açıkladığı gün, adaylığından çok eşinin giydiği elbise ve bacakları gündeme oturmuştu. Hatta kimileri sırf Melania’yı first lady olarak görmek için Trump’a oy vereceğini bile açıkladı. O da güzelliğiyle gurur duyduğunu söyledi. Eğer kocası kazanırsa, ABD tarihinde ilk kez bir Slovenyalı, daha doğrusu bir göçmen first lady olacak. Washington Post’a verdiği röportajda, “Kocama yanlış düşündüğünü söylediğimde beni hiç dinlemiyor, yoluna bakıyor” dedi. İkilinin tanışma hikâyesi, yıllar önce bir partide başlıyor. Donald, Melania’nın telefon numarasını alıyor ama partiden başka bir kızla ayrılıyor. Melania o zaman ABD’de liderlikle ilgili bir olayda rol oynayacağını hiç düşünmediğini de söylüyor. Dedikodulara bakılırsa şimdi Beyaz Saray’daki gardırobuna neler yerleştireceğini düşünerek sayısız kıyafet almış. Yani sarayı görmeden paçaları sıvamış.


Ece Ulusum

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.