Edda Mimarlık Kurucusu İç Mimar Eda Tahmaz, geçmişten günümüze mutfak ve banyo tasarımlarındaki değişimi, renk ve malzeme kullanımındaki yeni trendleri ve sürdürülebilir uygulamaları analiz etti. Mutfak ve banyo tasarımlarında fonksiyonellik ve ergonomi yükselişe geçerken, yenilikçi malzemeler, geri dönüşüm teknolojileri ve ekolojik yaklaşım, bu mekanları bizler için birer yaşam alanına dönüştürüyor.


Geçmiş zamanlarda dekore edilecek mekanlar olarak bile görülmeyen mutfak ve banyolar, gelişen teknoloji doğrultusunda uygulanan ideal çözümler ve farklı tasarım unsurları ile şimdi evlerimizin en şık bölümleri haline geldiler. İç Mimar Eda Tahmaz, geçmişten günümüze yaşanan bu değişim ile yeni nesil malzeme kullanımı doğrultusunda yükselen trendleri ve yeşil mimarinin bir yansıması olarak sürdürülebilir uygulamaları analiz etti.





Spa ve duşakabinlerde daha radikal çözümler ile iç mimari tasarım deneyiminin banyolara taşındığını belirten Eda Tahmaz, mutfak tasarımlarında ise zamanla ‘az alanda çok iş’ mottosu ile ferahlık ve işlevselliğin ön plana çıktığını vurguluyor. Klasik tasarımları modernleştirmek için cam detaylar üzerine yoğunlaşılabileceğinin ipuçlarını veren iç mimara göre gri tonlarının kullanımı ve duşakabine kazandırılacak spa etkisi, banyolara sihirli bir dokunuş veriyor. Standartların dışına çıkılan mutfak tasarımlarında ise ada tipi veya L tipi formlar oluşturularak modern ve pratik çözümler yaratılabiliyor.


Dünün eğilimlerinin geçersiz kaldığı bugünün mutfaklarında, insan ve çevre odaklı bir yaklaşımla tüketicinin günlük konforuna ve hareket özgürlüğüne katkıda bulunan fonksiyonel tasarımlar yaratılırken, sürekli yenilenen form ve malzemeler ile farklı deneyimler ortaya çıkarılıyor. Mutfak dolaplarına entegre edilen ergonomik özellikler ile yükseklik, ağırlık ve derinlik, kullanıcının özel gereksinimleri etrafında planlanıyor ve böylece duvar birimlerine erişimden tutun, kapılara kadar her hareket basitleştiriliyor. Mutfak ve kullanıcı arasındaki etkileşimi artırmak için tasarlanan bu yenilikler sayesinde, akıllı mutfaklar dönemine bir adım daha yaklaşılırken hem kullanıcı ergonomisine fayda sağlanıyor hem de mutfakta çalışmanın keyfine varma ve yeni deneyimler kazanma gibi konularda da çıta yükseliyor. Yenilikçi malzemeler ve çok fonksiyonlu unsurların kullanımının gitgide önem kazandığını aktaran Tahmaz, cam ve alüminyum gibi zarif malzemelerin dayanıklılık anlamında diğer malzemelerle yarışabilecek noktaya geldiğini, hatta bu malzemelere artık “geri dönüşüm” özelliği kazandırıldığı bilgisini de paylaşıyor.


Sürdürülebilir konut tasarımlarının en önemli kriterlerinden birinin yapının oryantasyonu ile ilgili olduğunu dile getiren iç mimar, özellikle pasif güneş evleri olarak adlandırılan yapı türlerinde güneş enerjisinden yararlanılırken, güneş enerjisiyle ısınan sıcak su panellerinden oluşan herhangi bir aktif solar mekanizma kullanılmadığını; tipik bir pasif güneş evinin tasarımında güçlü ve pahalı izolasyon malzemeleri ile yapıyı yalıtmak yerine termal kapasitesi yüksek, ısıyı efektif bir biçimde kullanan, kaybını önleyen, yapının bulunduğu iklime elverişli malzemeler kullanıldığını aktarıyor. Yani binaları ısı yalıtımına elverişli olmayan malzemelerle inşa ettikten sonra enerji tasarrufu için yalıtım malzemesi kullanmak sürdürülebilir mimarlığın ilkeleriyle pek de bağdaşmıyor. Pencereleri yapıların güney cephelerinde yoğunlaştırmak, kuzey cephelerinde de minimuma indirerek, çift ya da üçlü camlı pencereleri tercih etmek, en etkin yöntemlerden biri.





Sürdürülebilir mimarideki bir diğer önemli konunun enerji, su ve yiyecek atıklarının yaşam alanında yeniden dönüştürülerek kullanılması olduğunu düşünen Tahmaz, enerji geri dönüşüm teknolojileri sayesinde yapının kendi atık enerjisini muhafaza ettiğini ve örneğin atık sıcak suyu soğuk suya, bayat havayı taze havaya dönüştürebildiğini belirtiyor ve ekliyor: “Gerek tüketiciler gerekse mimarlar, yapılabilecek birkaç küçük seçimle bile gelecek nesillerin daha kaliteli bir yaşam sürmelerini garanti altına alabilmenin mümkün olduğunun daha fazla bilincine varıyor. Geleneklerin ve kültürün akışına bırakarak alışkın olduğumuz biçimlerde yaşamaya devam etmekten vazgeçmek çok kolay bir seçim olmasa da, en azından alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece insanlığın geleceğini sürdürülebilir kılmanın mümkün olmadığını da bilmek gerekiyor.”

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.