Havalar ısınınca, zamanımızın çoğunu açık havada geçirmeyi tercih ediyoruz. Büyük, geniş, yeşil mekanlarda nefes almak istiyoruz. Evlerde, kapalı mekanlarda olmak her yaştan kişi için sıkıcı ve dayanılmaz oluyor. Kendimizi dışarıya atıyoruz.


Son zamanlarda, özellikle büyük şehirlerde dış mekanlara önem verilmeye ve bu alanlar özel olarak planlanmaya başladı. Önceleri bu hareket sevindiriciydi. Sokaklarda düzenlenmiş çiçekler, ağaçlar, bitkiler görmek hepimizde bir rahatlık duygusu yarattı. Tıpkı temizlenen bir evin düzenli ve sabun kokan hali gibiydi çevremiz.


Zamanla bu düzenlemeler çoğaldı... Bizi her yönden sardı. Şimdi ana yollar, parklar, hatta oturduğumuz sitelerin bahçeleri bir düzen, bir intizam içinde.


Hiçbir çiçek size koklamanız için uzanmıyor. Hiçbirinin yanına iki tane de siz çiçek dikemiyorsunuz. Hiçbiri üstünde yatılası, hiçbiri üstünde koşulası, içine yuvarlanası değil.


Her şey çizgiyle çizilmiş bir disiplin içinde.


Gelişmiş ülkelere baktığınızda, bütün açık alanlar bakımlı ama yönlendirici, durdurucu değil. Zemin çim değil çayır; çiçekler tarhlara dizilmemiş, yeşillerin içine serpiştirilmiş her şey temiz düzgün ama formal, kesin çizgilerle sınırlandırılmış değil.


Bu doğal hal, hem yeşilin doğasına hem de bizim doğamıza daha uygun değil mi?


Bizde her şey bir nevi moda. Şimdi çizgiyle çizilmiş gibi düzenlenen bahçeler moda. Çocuklarımızı bu tip formal planlamalar içinde yaşatmak onların koşma, düşme, yuvarlanma, çimenlere yayılma hakkı tanımıyor.


Yoksa yeşillerin görevi bizim özgürlüğümüzü hatırlatmak mı olmalı.


Özgür dinlenmeler dileklerimle...


Yazı: Yüksek Mimar Bahar Doğu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.