Kültür ve Turizm Bakanlığının restorasyonunu özgün malzemeler kullanarak gerçekleştirdiği, İstanbul’un simge yapılarından Kız Kulesi kapılarını açıyor. 2. Mahmut dönemindeki orijinal haline sadık kalınarak restore edilen ve yapıya sonradan eklenen ve karakterine uygun olmayan eklentilerden arındırılan Kız Kulesi, 2 yıl aradan sonra bugün ziyarete açılacak.
Kız Kulesi’nin hikayesi ışıklarla anlatılacak
Bugün kapılarını ziyaretçilerine açacak olan Kız Kulesi’nin İstanbul’da yeniden bir cazibe merkezi haline gelmesi de planlanıyor. Bu sebeple Kız Kulesi ve Galata Kulesi arasında şiirlere ve hikayelere konu olan aşkı anlatan eşsiz bir ışık ve ses gösterisi de tasarlandı. İlk gösteri Kız Kulesi’nin ziyarete açılacağı 11 Mayıs Perşembe akşamı, saat 21.00’de yapılacak ve her akşam aynı saatte tekrar edilecek. Eski ve yeni İstanbul fotoğraflarını görmek için tıklayınız...
Kız Kulesi hakkında...
M.Ö. 410
M.Ö. 5. yüzyılda bugün kulenin bulunduğu adacıkta bir gümrük noktası oluşturulmuş ve Karadeniz’den gelen gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bir kule inşa edilmiştir.
1143 - 1180
12. yüzyılda Doğu Roma İmparatoru I. Manuel Komnenos tarafından adacıkta bir savunma kulesi inşa ettirilmiştir. Bu kule ile Sarayburnu’nda Mangana Manastırı’nın yanında bulunan bir kule arasında (Deniz Surları restorasyonu yapılan bölüm) bir zincir gerilerek gemilerin Boğaz’a giriş çıkışı kontrol altına alınmıştır.
1453
Fetih’ten sonra Fatih Sultan Mehmet buraya yeni bir kale inşa ettirmiştir. Kaleye bir nöbetçi birliği yerleştirmiştir. Her akşam yatsıdan sonra ve seher vakti, kulede mehter nöbet çalmaya başlamıştır. Bayramlarda ve padişahların tahta çıktıkları zaman sahil saraylarını ziyaretlerinde Kız Kulesi’nden top atışı yapılması gelenek haline gelmiştir.
1660 - 1730
Ahşap kulenin kuzey bölümüne Sultan III. Ahmed’in Sadrazamı, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından Karadeniz ve Marmara’dan gelen gemilere geceleri yollarını göstermesi için fener konulmuştur. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet vermeye başlamıştır.
1830 - 1837
1830 - 1831 yılları arasında kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürülmüştür. 1836 - 1837 yılları arasında 20 - 30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edilmiş, karantina ile salgının yayılması önlenmiştir. 1847 yılında Trabzon'da zuhur eden kolera illeti münasebetiyle yolcular ve hastalar Kız Kulesi'nde karantinaya alınmıştır.
1857
Fenerler İdaresine devredilen kuleye Fransız şirket tekrar fener ilave etmiştir.
1926
İstanbul Liman İdaresi’ne geçtiğinde fener işlevinin yanı sıra gaz deposu olarak da kullanılmıştır.
1959
Kız kulesi bir müddet radar istasyonu olarak kullanılmıştır. Deniz taşımacılığı seyrüsefer emniyeti için kulede akşamları ışık yakılmış, sisli havalarda da sis düdüğü çalınmıştır. Ayrıca Harem ve Liman kılavuzluk istasyonlarının görüş mesâfesi kısa olduğu için, 1983 yılına kadar boğazdan geçen bütün gemileri 24 saat bildirme ve kontrol görevi, Denizcilik İşletmeleri’nin iki memuru tarafından yapılmıştır.
1964
Milli Savunma Bakanlığına bağlı gözetleme ve radar istasyonu olarak kullanılmıştır.
1983 - 1992
1983 yılından itibaren Türkiye Deniz ve Liman işletmeciliğine devredilmiştir. İlerleyen süreçte siyanür deposu olarak da kullanılan yapı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 1992 yılında aldığı karar sonrası siyanürler, Tuzla’daki bir depoya taşınmıştır. 1992 yılı Mayıs ayında kule, şairler tarafından bir dönem kullanılmış ve ''Şiir Cumhuriyeti'' olarak ilan edilmiştir.
1994
1994 yılında kule, Ulaştırma Bakanlığı’ndan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na devredilmiştir.
1995 - 2000
Kapsamlı restorasyon sürecinin ardından turistik amaçlı olarak bir özel bir tesise kiralanmıştır.
Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Sitesinden alındı: https://kizkulesi.gov.tr/t
YORUMLAR