O gittikten sonra Müfit’e sordum.
“Beni tanıdığını biliyor muydun?”
“Evet.”
“Niye bir şey söylemedin?”
“Ne deseydim? ‘Seni bir arkadaş önerdi’ mi?”
Yüzünde kıskançlığa dair en ufak bir işaret yoktu. Damarına basmak için başka türlü sordum.
“Beni spor salonundan tanıdığını biliyor muydun?”
“Evet.”
Müfit’in yüzündeki tuhaf gülüşe anlam vermeye çalışırken öfkelendiğimi fark ettim. Ona dönüp “İyi de bu seni niye rahatsız etmiyor? Yoksa benden hoşlanmıyor musun?” diye hesap soramadığım için,
“Tamam, şaşırdım. Bilmiyordum, iyice anlamak için sordum” dedim.
Kahve hazırlarken yanıma geldi.
“Sana isminin Erhan olduğunu söyledi değil mi?”
“Evet, öyle değil mi?”
Müfit kendi kendine güldü.
“Kadınlara kendini bu isimle tanıtıyor.”
“Gerçek adı ne?”
“Bedrettin. Salondaki bütün kadınlarla samimi değil mi?”
Sinirden ellerim titremeye başladı. Cevap vermedim.
“Ama zararsızdır.”
“Nasıl zararsızdır?”
“Çapkın gibi görünür, flört eder ama daha ileri gitmez.”
“Neden?”
“Onun kadınlarla işi olmaz.”
“Erkeklerle mi işi olur?”
“Evet. Bedrettin gay. Bunu açık etmemek için, kadınlarla ilgileniyormuş gibi görünmeye çalışıyor.”
“Neden kendini gizliyor ki?”
Müfit yüzüme anlamamış gibi baktı.
“Gerçekten mi soruyorsun bunu?”
“Evet.”
“Şaka mı yapıyorsun Sinem! Adam gay olduğunu saklamasa hayatı kayar. Müşterilerini kaybeder, şirketlerini kapatmak zorunda kalır.”
Bir an, bu gerçekleri göremeyecek kadar kör olduğum için utandım.
“Haklısın.”
“Bu kadarla da kalmaz. Ailesi evlatlıktan reddettiği gibi canına kasteder.”
“...”
“Anlayacağın, kendini gizlemekten başka çaresi yok.”
Konuyu değiştiren o oldu.
“Telif hakları konusunda haklı. Bir an önce al telif haklarını.”
“Ben de ikna oluyorum yavaş yavaş. Peki sen zincir olma konusunda ne düşünüyorsun?”
“Ben dükkân üstüne dükkân açmak istemiyorum. İkinci dükkânı düşünebilirim, eğer güveneceğim birini bulabilirsem. Çünkü aynı anda iki dükkânda olamam, buradaki mantığı orada uygulayacak birine ihtiyacım var.”
Bakışlarından, bu sözleri söylerkenki tonundan ağzımı aradığını hissettim. Oralı olmadım.
“Hayırlısı.”
Akşam Ertan’a anlatınca ilk tepkisi şüphelenmek oldu.
“Müfit de gay olmasın?”
Bir an durdum. Aklımın ucundan bile geçmedi.
“Değil.”
“Nereden biliyorsun?”
“Gay olsaydı anlardım.”
“Spor salonundaki şu adamın gay olduğunu anlamış mıydın?”
“...”
“Müfit’in gay olmadığından emin ol, eğer onunla aranda bir şeyler başlamasını bekliyorsan.”
“Öf, tamam Ertan!”
“Sinem bana kızma. Ben 'Müfit gay’dir' demedim. Bence değil. O gece sana bakışlarını gördüm. Yanıldığımı sanmam. Ama açıkça bir hamle de yapmadı şu âna kadar. Böyle bir durum varsa, sonradan ağır hayal kırıklığına uğrarsın. Yoksa bana ne adamın ne olduğundan.”
Bütün gece uyuyamadım. Sabah mesaj yazdım Müfit’e.
“Bir maniniz yoksa, kahveleri bugün kafede hazırlamak istiyorum.”
“Ne güzel haber. Çok memnun oluruz.”
Niyetim, yanında daha fazla zaman geçirip hal ve tavırlarına bakmaktı. Fakat gittiğimde Müfit yoktu. Dışarıda işleri varmış, dönecekmiş. Geleceğimi bilmesine rağmen çıktı diye bozuldum.
Tezgâhın gerisinde, makinaların yanında benim karışımları hazırlarken gözüm hep kapıdaydı. Kapıdan içeri bir girdiğinde başımı kaldırıp bakıyordum. Acaba gelen Müfit mi diye. Dipteki masada oturan, önündeki beyaz kâğıtlara bir şeyler yazıp duran kadının da aynısını yaptığını fark edince yalnız değilim diye düşündüm. “O da birini bekliyor” dedim içimden.
Onun varlığını unutmuş, Müfit’le ilgili düşüncelere dalmıştım ki, “Pardon” sesiyle kendime geldim.
“Şu zarfı Müfit Bey’e verir misiniz?”
Köşedeki kadın, elindeki zarfı bana uzatmış, onu almamı bekliyordu.
Zarfı alıp önüne arka yüzüne baktım.
“Tabii. Birazdan gelince veririm. Kimden diyeyim. Üzerinde isim yok.”
“Sen sadece ver lütfen.”
“Sen” lafıyla beraber, kan beynime sıçradı. Önce süslü kokonanın gidişine, sonra etrafa baktım. Zarfı aldığımı gören olmadığı gibi, dükkânda kamera da yoktu. Baktım, beyaz, alelade bir şeydi. İçindekini okuyup başka bir zarfa koyarım, anlaşılmaz diye düşündüm. Açtım.
Mektubu bırakan, Müfit’in henüz ayrıldığı sevgilisiydi.
12 Ekim 2018 Cuma hthayat.haberturk.com’da...
Diğer bölümler
Kıskanç sevgili çekilmez
Kadınla erkek yakın arkadaş olamaz mı?
“Aranan düzgün adam bulundu!”
Arkadaşa iş yaptırmayacaksın
Canını sıkma, her şey hallolur
Oyalayan erkek modeli
Bir maniniz yoksa sizi de bekleriz
Evlenilecek kız kimdir?
Bir kadın, bir erkeği ne zaman terk eder?
Bir erkek, bir kadını ne zaman terk eder?
Hayatının erkeğini buldun mu?
Bu erkekler nereye bakıyor?
El âleme bakmayınca çiçek açıyorum
Beğenilme, sevilme isteği = Onaylanma ihtiyacı
Kıskançlığın diğer adı: Kendini kıyaslamak
Her kadının nadasa ihtiyacı var
Ağzı iyi laf yapan erkeğe gıcığım var
Erkek, sonu gelen bir şey mi?
Babam seninle evlenmeyecek
İtiraflar... İtiraflar...
Her şey çok güzel olacak
Kadınların anlamadığı bir erkek dili var
Tarçınlı zencefilli kahve zayıflatır mı?
İlginin, fedakarlığın fazlası erkeği bozar
İşte güzel kadının hiç olduğu an!
?
Garantici değilim, gayet insani bir durum
Mutluluktan eriyorum
Hesapsız sevgililik güzel şey
Yeni yıla ne istediğimi bilerek giriyorum
Acımakla âşık olmak arasında gidip gelmek
Teşekkürler hayat
“Müsait değilim Atila, teşekkürler. Sinem.”
Sevgili değil pansuman arıyor!
Bazen bir erkeğe haddini ânında bildirmek gerekir
Güçlü kadın, erkek gibi olan kadın değildir
Belki de o kadar üzülecek bir şey yoktur
“Atila Bey, eşiniz aradı, telefonunuzu bekliyor”
Bazen birkaç saniye ne çok şeyi değiştirir
Hayatın sürprizlerle dolu olduğu doğrudur
Bileğimdeki paket lastiğine güveniyorum!
Mutluluğa layık olduğuma nasıl ikna olacağım?
“O olmazsa ben bir hiçim” ya da muhtaçlık duygusu
İlk gelene gene yapışacak mıyım?
Her yalnız kadın arada bir salaklaşır
Ruh eşimi hayatıma nasıl çekerim?
Bekâr kadın bazı gerçekleri hemen kabul etmek istemez
Sahtekardan sevgili olmaz
Çapkın mı, yoksa çapkın olmaya mı çalışıyor?
Hilmi’ye misilleme
Erkeklerin kafası kadınlarınki gibi çalışmıyor
Bir erkeğin sol elinden önce gözlerine bakmak
Ben bekarsam kimse evlenmesin
Erkekler güçlü kadından korktuğu için yalnızım
Koca adamsın ne yapacaksın 1+1 daireyi