Yazar Aliye Akan ile eşi şair ve ressam Bünyamin K., başta kendi çocukları olmak üzere tüm çocuklar okusun diye, masal dilinde kitaplar yazıp çizmeye başladı. Monera Yayınları’ndan geçen Şubat ayında basılıp yayımlanan ‘Yusuf’un Sarı Gömleği’, ‘Musa’nın Yaprakları’ ve ‘İbrahim’in Kuşları’ isimli kitaplara, yenilerini eklemeyi planlayan çifte, sorular sordum.
İşte yanıtları:
Aliye Hanım, niçin çocuk kitabı yazdınız? Şu an sayısı 5'e ulaşan hikâyelerinize yenisini ekleme planınız var mı? Yetişkinler için yazmayı düşünüyor musunuz?
Çünkü çocuklara hikâye anlatmak, büyüklere anlatmaktan daha keyifli. Zaten hemen her meseleyi hikâye ederek anlatmaya meyyal bir yapım var. Muhatabım çocuklar olunca bu benim için daha da heyecanlı bir şeye dönüşüyor. İki evlâdım var. Onlara hikâyeler anlatmayı seviyorum. Karşılıklı bir verimlilik söz konusu oluyor. Onlara anlattığım hikâyelerden en sevdiklerimi ayırdım ve sesli anlatamayacağım diğer çocuklara da ulaşması için kitap haline gelmesini istedim. Bir ressamla evli olmak, bu anlamda işimi kolaylaştırdı elbette. Ben yazdım, o çizdi ve evvela kendi çocuklarımıza sonra da diğer tüm çocuklara "işte bu hikâyeler ve çizgilerde bizden" demiş olduk. Çocuklarla buluşan bu 5 hikâyenin ardından başka hikâyeler de sırasını bekliyor; hem anlatılmak, hem yazılmak hem de resimlenmek için. Daha evvel, sizin deyiminizle -yetişkinler için- yayımlanan üç hikâye kitabım var. Onlar, bambaşka bir kanaldan akan bambaşka sular.
‘Göz gördüğünü, kulak duyduğunu kolay unutmuyor’
Yaşanan yoğun dijital etkinin çocukları okumaktan uzaklaştırdığı fikrine katılıyor musunuz? Sizce çocuk kitabı yazmanın incelikleri nelerdir?
Okumaktan ziyade gerçeklikten uzaklaştırdığını, hatta daha tam yerleşememiş gerçeklik algılarını tamamen alt üst ettiğini düşünüyorum. Fakat -onların gerçeği- diye bir şey de var. Bunu da göz önünde bulundurarak hareket edilmesi gerektiği kanısındayım. Kastım, tam ve tüm bir gerçeklikle hayale yer bırakmamak değil elbette. -Dijital etki-nin içeriğini çok önemsiyorum. Çünkü çok tehlikeli çukurlarla dolu bir alan. Göz gördüğünü, kulak duyduğunu kolay unutmuyor. Bu sebeple çocukların göz göze geldikleri şeyleri, kulaklarına dolan sesleri eğer iyi filtreleyemezsek çok ciddi sorunlar oluşabileceğini düşünüyorum. Tabletten bir ninni ile değil anne ya da babanın -güzel söyleyemese bile- sesiyle uyuyan çocukların daha güzel düşler büyüteceğine inanıyorum.
Şair ve ressam Bünyamin K., eşi yazar Ali Hanım ve çocuklarıyla atölyesinde.
‘Çocuklarımızın önüne koyacağımız bir şeyin peşine düştük’
Eşinizle ortak bir işe imza atmak, sizde hangi duyguları uyandırdı?
Her şeyden önce Bünyamin'in çok keyifli bir iş arkadaşı olduğunu söylemeliyim. Yük olmaz, aksine üzerinizden yük alır. Hazırladığı yiyeceklerin güvenilirliğini ifade için bazı insanlar "Kendi çocuğuma yedirmediğimi kimsenin önüne koymam" derler. Bizimki de aslında tam olarak böyle; ikimiz de kendi çocuklarımızın önüne koyacağımız bir şeyin peşine düştük ve önce onların önüne koyduk. Benimle hemen her konuda aynı hassasiyeti paylaşan bir insanla beraber olmak, beraber iş üretmek, bolca şükredilesi bir şey benim için.
‘Oğlumuzdan yıldızlı pekiyi aldık’
Henüz çok küçük olsa da çocuklarınız, eşinizle birlikte yazdığınız eserlerin çok özel olduğunu fark etti mi? Büyük oğlunuza ilk okuduğunuzda aranızda herhangi bir diyalog geçti mi? Anlatmak ister misiniz?
Bu hikâyelerin ilk dinleyicisi zaten o oldu. Daha sonra da çizim aşamasında bütün taslakları gördü. En nihayetinde kitap halinde elimize gelince de sanki kaybettiği bir oyuncağını bulmuş gibi davrandı. Defalarca ve defalarca okuttu. Bu tekrar okutmaları bir beğeni ifadesi olarak değerlendirilirse, yıldızlı pekiyi aldık diyebiliriz.
Bünyamin Bey, bir röportajda şöyle demişsiniz: "Biz bir hikâye anlatmak, çocuklarımıza hem okumak hem de bırakmak istiyoruz, Bunu nasıl yapabilirim, dedim.25 yıldır sulu boya çalışıyorum. O zaman iyi yaptığım şeyi deneyeyim, başka hiçbir şeye gerek duymadan fırçamı ve kalemimi kullanayım." 3 şiir kitabınız var. Peki, daha önce hiç kitap resimlediniz mi?
Daha önce ciddi anlamda kitap resimlemedim diyebilirim. Bazı kitaplar için iç sayfa resimleri yaptım, ama onlar kitapların esas ögeleri değillerdi. Bu anlamda kitaplarımıza yaptığım resimler, ilk resimlemelerim diyebilirim.
‘Kağıt, kalem, fırça ile emek vermenin güzelliği’
Bu kitaplarda yer alan resimlerin tümünü elle çizmişsiniz, 30 yıl önceki gibi...Bu emek, eserlerinizi daha da kıymetli hale getiriyor bence. Bu dijital çağda her sayfayı ve her karakteri tek tek elle çizerek, bizlere bir mesaj mı vermek istiyorsunuz?
Bunu yapmamdaki en önemli sebep; çocuklar, el emeğini küçük yaşta görsün istedim. Bir işe tuşlarla klavyeyle değil de eski zaman usulü kalem, kağıt, fırça ile emek vermenin güzelliğini görmeliler ve buna anlam verebilmeliler.
Noktayı birlikte koymak
Eşinizin yazdığı kitapları resimlemek nasıl bir duygu?
Harika bir duygu. Güzel bir ikili olup her şeyi kendi küçük atölyemde yapabilmek ayrı bir keyif. Hele hele hayat arkadaşınla bir işin iki ucundan tutup onu hakkınca yapabilmek, harika vakitler yaşamak demektir. Bu çalışmayla bunu fark ettim; o başlatıyor ve sen devam ettiriyorsun. Sonra noktayı birlikte koyuyorsunuz.
Çocuklara yönelik yeni projeleriniz olacak mı? Açıklamak ister misiniz?
Yeni hikâyelerimiz var. Bu kitaplarımıza benzer ama biraz daha büyük yaş çocuklar için. Bitmiş bir hikâyemiz var mesela, resimlemeye başlayacağız. Yayınlandığında neler olacak diye bir heyecan içindeyiz.
Kitaplarda yer alan sulu boya resimleri Bünyamin K., tek tek elle çizdi.
YORUMLAR