Şöyle bir durun ve düşünün, “Benim çocuğumu ne mutlu eder?”


Büyük olasılıkla ona bir şeyler aldığınızda mutlu oluyordur. Oyuncak? Yeni bir bilgisayar oyunu? Parka gitmek? Belki de sadece bir lolipop onu mutlu edecektir. Belki de, uyku saatinden bir saat geç yatmaktır onu asıl mutlu eden. Hemen hemen bütün çocuklar fast-food tüketmeyi sever mesela. (Onu bazen yetişkinler de çok seviyor ama bu başka bir zamanın konusu.) Yine de, günümüzde ebeveyniyle çocuğu mutlu eden şeylerin dinamikleri birbirinden kat kat farklı. Ve bir taraf mutluysa, diğeri de mutlu mu oluyor, bu kısmı da tartışmalı. Neden mi? Çünkü bugünlerde ebeveynler çocuklarını hunharca mutlu etmeye çalışıyorlar da, ondan.


Ne kadar yürekli bir söylem, değil mi! Aslında değil. Elbette ki asli görevimiz mutlu çocuklar yetiştirmek. Evet, mutlu bir çocuk harika bir şey. Ama sizin işiniz, çocuğunuzu mutlu etmek mi, yoksa ona nasıl mutlu olacağını öğretmek mi? İşte bu ikisi, birbirinden çok farklı şeyler. Onlara mutlu etmeyi öğretmek, daha önemli çünkü:


Eğer çocuğunuza mutlu olmayı öğretmek yerine mutlu etmeye odaklanırsanız, o zaman mutluluğunu başka yerlerde arayan ve hep bir başkası sayesinde mutlu olabilen bir insan yetiştirmiş olursunuz. Bundan vazgeçin. Sizin asli göreviniz, büyüdüğünde size hiçbir açıdan ihtiyaç duymayacak kadar yeterli bir birey yetiştirmek. Sadece mutlu edebilmek yetse, o yetişkin olduğunda onu kim mutlu edecek? Artık siz de etrafta yokken onu kim mutlu edecek? Bu işi bir gün, eşleri mi üstlenmek zorunda kalacak? İyi de, bu iş oldukça zor bir iş. Ve inanın, eninde sonunda başarısız olacaklar.



Eşinizin sürekli sizi mutlu etmesini beklediğiniz bir ilişki düşünün. O ilişkinin üzerindeki gerginliği düşünün. Herhangi bir günde, taraflardan biri mutlu değilse, bu diğerinin kabahati olmak zorunda mı? Kötüye kullanma ya da ihmalin içinde bulunduğu hatalı ilişkileri kenara koyalım, normal bir ilişkiden söz edelim. Sıradan bir ilişkinin içerisinde de, her şey yolunda giderken, mutluluğunuz başkasının değil, bireyin kendi elindedir. Öyle değil midir?


Eğer gerçekten mutluluğu, uzun sürecek, anlamlı bir mutluluğu arıyorsanız gidin alın. Onu size kimsenin hediye paketinin içinde getirmesini beklemeyin. Çünkü ya çok uzun sürecek bu, ya da zaten imkansız. Mutlu olmak tamamen insanın zihniyle alakalı bir konu. Herkesin bu noktadaki yolculuğu farklı ve insanı farklı yerlere götürebilir. Ancak, çocuklar bunu anlayamaz, en azından henüz anlayamazlar.


Doğru insanı bulmak mutluluğu bulmak konusunda size yardımcı olabilir. Doğru insan harika bir şeydir, mutluluk verici de bir şeydir. Zamanla mutluluk seviyenizi daha da arttıracak bir şeydir o insanla bir hayat geçirmek. Ama bazen ilişkiler de başarısız olabilirler, olamazlar mı? Ne yapacağız o zaman? Mutluluğu bize getirecek diğer kişinin arayışındayken mutlu olma ihtimallerini kaçırmaz mıyız? Mutluluğu kaçırmak demişken, bunu çocuklarımıza da yapıyor muyuz acaba? Her şey yolunda gitmeden asla mutlu olunmadığını onlara gösterecek şekilde mi model oluyoruz onlara acaba?


Mutlu bir çocuk yetiştirmenin en temel anahtarı insanın kendisinin mutlu olması. Ona, böyle ufak şeylerle mutluluğu bozulmayan, özünde mutlu bir insanı model olarak gösterin. Yeni bir araba sadece yeni bir taşıma aracadır örneğin, mutluluk kaynağı değil. Onun en sevdiği restoranda yemek ise, yarın ne yediğini unutacağı düşünülürse, pek uzun süreli bir mutluluk sayılmaz.


Mutluluk yolculuğu sizi ve ailenizi nereye doğru götürürse götürsün, çocuklarınıza mutluluğu nasıl öğreteceğinizle ilgili olarak düşünün. Unutmayın, çocuklarınız yalnızca yemek yemeyi falan değil, bütün her şeyi ama her şeyi sizden kopyalar ve öğrenirler.



Kaynak: Bill Flanigin. Şuradan alındı: https://www.huffpost.com/.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.