İstanbul Gönüllü Eğitimciler Derneği (İGEDER), bu yıl ilk defa 18-20 Mart 2016’da Haliç Kongre Merkezi’nde ‘Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi’ düzenliyor. Eğitim politikaları ve disiplinlerarası eğitim konusunda uzman olan aynı zamanda kongrenin bilim kurulu başkanlığını da yapan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan ile çocuklarda teknoloji kullanımı hakkında konuştuk.


Fransa’da 0-3 yaş arası çocukların hiç- bir şekilde teknoloji kullanmaması (TV dahil), 3-6 yaş arasında ise haftada birkaç saatten fazla kullanılmaması önerilirken, Türk çocuklarının ekran kullanımının epeyce özgür olduğunu görüyoruz. Bu konuda görüşleriniz neler?

Yeni nesil hızlı bir şekilde teknoloji bağımlısı haline gelirken, çocuklarımız da yönsüz ve koordinatsız bir dijital çağ içinde kendilerini buluyorlar. Anne-babaların ve eğitimcilerin dikkatine bu ve benzeri sorunları yöneltmek, çocukların hayatı bir bütün olarak algılayabilmesi için gerekli stratejileri geliştirme konularında bilimsel tartışma platformu oluş- turmak üzere Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi’ni düzenledik.


Teknoloji kullanımının sınırları nasıl olmalı?

Teknoloji maalesef günümüzün hastalığı. Türk çocukları da teknoloji bağımlısı oldu. Bu nesil görsel okuyor. Günde 5-6 saat bilgisayar kullanmak da, 20 bardak portakal suyu içmek de zararlı. 2000 sonrası doğanlar, potansiyellerini ortaya çıkaramıyor. Bu çocuklar 2030, 2040’lara gelindiğinde kendilerini yönetemeyecek. Sistem, çocuğa hayat becerisi kazandırmıyor. 1 milyon TL verseniz de işyeri bile açamayacak.


‘ÇOK YÖNLÜ YETİŞTİRİLEMİYORLAR’

Şehirli yaşam tarzı ve küçük aileler halinde yaşamanın bu konuya etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

90’larda internetin ortaya çıkması, okullarda-evlerde oyun alanlarının azalması, çocuk sayısındaki düşüş, boşanma artışı, medyanın pedagojik özensizliği nedenleriyle çocuklar çok yönlü yetiştirilemiyor. Geleneksel aile yapısı Türkiye’de de bozuldu. Çocuk büyükannebüyükbabayla yaşam şansını kaybetti. Oysa, çocuk annesinden daha çok anneanneyi ve babadan daha çok dedeyi örnek alıyor. Anne-babanın çalışma hayatına girmesiyle çocukların hayatı bir bütün olarak algılama ihtiyacı zayıfladı.

Ebeveynlere çocuk yetiştirmekle ilgili vereceğiniz tavsiyeleriniz neler?

  • Her çocuk, biricik ve kendine özgü bir dünyadır. Başkalarıyla karşılaştırmayın.
  • Çocukların öğrenme heyecanını ve motivasyonunu bozacak eylemlerden kaçının.
  • Yakın akrabaları ziyaret edin, sosyal etkinliklere katılın.
  • Sokaklarda ve oyun alanlarında oynayabilmesi için fırsatlar oluşturun.
  • Tatillerinizi sadece denizde değil, doğada da yapmaya özen gösterin.
  • Tarihi yerleri çocuklarınızla birlikte ziyaret edin.
  • Çocukların, büyükanneleri ve büyükbabalarıyla birlikte vakit geçirmeleri için fırsatlar oluşturun.
  • Çocuklarınıza nitelikli zaman ayırın.
  • 12 yaşına kadar çocukların internet kullanımını denetleyin.
  • Evde mümkün olduğu kadar çocuğunuzla konuşun.

‘ALTERNATİF MODELLERE İHTİYAÇ VAR’

Akademik başarıya odaklı ve tek konuya ağırlık veren eğitim sistemlerini nasıl buluyorsunuz?

Hayat bir bütündür; çocuğun da hayatı bir bütün olarak algılayacağı farklı etkinlikler yapılmalı, akademik öncelik ikinci sıraya, iyi evlat ve çocuk yetiştirme birinci sıraya alınmalı.


Teste dayalı ölçme sistemini nasıl buluyorsunuz? Bunun çocuklar üzerindeki etkilerinden bahseder misiniz?

Her bir çocuğu sınavda elemek, Türkiye’nin geleceğini elemektir. Çocuğu çok yönlü değerlendirecek alternatif modeller geliştirilmeli.



Damla Çeliktaban

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.