Menstruasyon, hamilelik ve menopoz gibi dönemler, kadınlarda aktif olan hormonların dalgalanmalarıyla gerçekleşir ve bu dalgalanmalar, özellikle hormonlar gerektiği gibi çalışmıyorsa, kişinin ruh halini etkileyebilir.


Şiddetli adet öncesi sendromu (Premenstrual sendrom/PMS) veya adet öncesi disforik bozukluk (PMDD) gibi adet öncesi bozuklar yaşayan milyonlarca kadın için, bu ruh hali değişiklikleri normalden çok daha şiddetli olabilir.


Semptomlar genellikle adet kanamasının başlamasından önceki günlerle sınırlıdır; ancak adet öncesi bozuklukların, özellikle de PMDD'nin kronik ve döngüsel doğası, kişinin yaşamını derinden etkileyebilir.


Adet öncesi bozukluklar, ruh hali değişimleri, sinirlilik ve yorgunluk gibi bir dizi semptomla kendini gösterir. PMS genellikle PMDD'nin daha hafif bir çeşidi olarak kabul edilir.


Milyonlarca kadını etkiliyor

Adet öncesi bozukluklar, dünya çapında rahmi olan milyonlarca insanı etkileyen ve kadınların yüzde 1 ila 6'sı arasında PMDD, yüzde 20 ila 30'u arasında ise orta ila şiddetli PMS yaşamasına yol açan yaygın durumlar arasında yer alıyor. Bu durumların getirdiği sinirlilik, ruh hali değişiklikleri gibi semptomlar, pek çok kadın için adet döngüsünün bir parçası olarak kabul ediliyor ve genellikle bir hastalık olarak görülmüyor.


Bu bozuklukların yaygınlığına rağmen, toplumda ve sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında, bu durumların yaşam kalitesi ve sağlık üzerindeki etkileri hakkında yeterli farkındalık ve anlayışın olmadığı gözlemleniyor.


İsveç'te gerçekleştirilen son araştırma, adet öncesi ruh hali bozukluklarının ve bu durumların altında yatan mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor. Araştırma, aynı zamanda, adet öncesi bozuklukları olan kadınların, hamilelik veya doğum sonrasında depresyon yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.


Daha önce yapılan çalışmalar, adet öncesi bozuklukların, intihar davranışı riskinde artış, erken menopoz, şiddetli menopoz semptomları ve hatta erken ölümle bağlantılı olduğunu ortaya koymuştu. Adet öncesi bozuklukların varlığı, genç kadınlarda görülen ruh sağlığı sorunlarının daha yaygın olmasının nedenlerinden birini de açıklayabilir.



Hamilelikte depresyon: Hormonların karmaşık dansı

Hamilelik ve doğum sonrası dönemde yaşanan hormonal değişimler, kadınlarda perinatal depresyon (hamilelik depresyonu) olarak bilinen özel bir ruh hali bozukluğuna yol açabiliyor. Doğum yapan kadınların yaklaşık yüzde 10 ila 20'sini etkileyen bu durum, derin üzüntü, enerji düşüklüğü ve ajitasyon gibi depresyonun temel semptomlarıyla büyük ölçüde örtüşüyor.


Geçmişte, adet öncesi bozukluklar ile perinatal depresyon arasındaki ilişkiler çoğunlukla anekdotlar aracılığıyla dile getirilmiş olsa da, bu iki durum arasındaki bağlantıyı somut kanıtlarla destekleyen yeterli araştırma bulunmuyordu. Ancak, İsveç'te 1 milyondan fazla anne üzerinde yapılan son araştırma, adet öncesi bozukluklar ile perinatal depresyon arasında güçlü bir ilişki olduğunu ortaya koyan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor.


Çalışma, adet öncesi rahatsızlıkları olan kadınların hamileliklerinde perinatal depresyon geliştirme ihtimalinin, bu rahatsızlıkları olmayanlara göre beş kat daha yüksek olduğunu gösterdi. Bu ilişkinin, psikiyatrik geçmiş gibi çeşitli faktörler göz önüne alındığında bile sürebiliyor. Uzmanlar bunun, iki durumun da hormonal değişikliklere karşı anormal bir tepki ile ilişkili olabileceğini düşündürdüğünü ifade ediyor.


Adet gören her kadın, menopoza kadar devam eden 28-30 gün süren bir döngüyü sürekli olarak yaşar. Adet döngüsü basitçe birer haftalık 4 kısma ayrılır... Devamı: Adet öncesinde yaşanan değişimler nelerdir?


Hamilelikte depresyon, daha sonra adet öncesi sendromuna neden olabiliyor

Çalışma ayrıca, doğum öncesi ve doğum sonrası depresyon arasındaki bağlantıları kurarak, adet öncesi bozukluğu olan kadınların hamilelik döneminde de depresyona girme olasılığının dört buçuk kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu bulgu, hamilelik öncesi depresyonun hormonal dalgalanmalarla daha yakından ilişkili olup olmadığını yeniden değerlendirme gerekliliğine işaret ediyor.


Sonuç olarak araştırma, kadınların yaşamının farklı dönemlerindeki duygudurum bozukluklarının hormonal temellerine ilişkin derinlemesine bir anlayış ve farkındalık geliştirmeye yönelik çağrıda bulunuyor.


Uzmanlar, adet öncesi rahatsızlıkları olan kadınların perinatal depresyon için dikkatle izlenmesi ve hamilelik öncesi, sırası ve sonrasında ihtiyaç duydukları destek ve kaynaklara erişimlerinin sağlanması yönünde uyarıyor.



Kaynak: Donghao Lu. "Perinatal depression linked with premenstrual mood disorders – new research". Şuradan alındı: https://theconversation.com/perinatal-depression-linked-with-premenstrual-mood-disorders-new-research-227005. (04.04.2024).





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.