Adet gören her kadın, menopoza kadar devam eden 28-30 gün süren bir döngüyü sürekli olarak yaşar. Adet döngüsü basitçe birer haftalık 4 kısma ayrılır:


1. hafta: Adet kanamasının başladığı gün, döngünün ilk günü olarak kabul edilir. İlk 7 gün de, döngünün ilk haftasıdır. Bu haftada vücutta progesteron hormonu azalmışken östrojen hormonu yükselmeye başlar.


2. hafta: Kanamadan sonraki ikinci hafta, rahmin yumurtlamaya hazırlandığı ve haftanın sonunda yeni yumurtaların oluştuğu evredir. Yumurtlama günlerinde yumurtalar sperm ile buluşursa, hamilelik gerçekleşir. Bu evrede de, yine rahim ve yumurtalıklarda meydana gelen değişimleri desteklemek için östrojen hormonu yükselmeye devam eder. Aynı zamanda erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron salınımı da bir miktar artar.


3. hafta: Yumurtlama evresinde doruğa ulaşan östrojen salınımı, üçüncü hafta itibariyle düşmeye başlar. Östrojen azalırken, salınan progesteron hormonu yükselmeye başlar. Bu da rahmi adet kanaması için hazırlamaya yardımcı olur.


4. hafta: Östrojen hormonunun iyice azaldığı, progesteron hormonunun da azalmaya başladığı evredir. Adet öncesi evre olarak anılan bu son evre tamamlandığında, adet kanaması ile yeni bir döngü başlar.


Adet döngüsünün evreleri boyunca yükselip alçalmaya devam eden hormonlar, vücudumuzda fiziksel ve psikolojik bazı belirtilerin ortaya çıkmasına neden olurlar. Özellikle son haftada hormonlarda görülen dramatik düşüş, ani belirtilerle kendini gösterir. Vücutta bazı vitamin ve minerallerin azlığı, stres, hareketsizlik gibi unsurlar, bu belirtilerin ‘adet öncesi sendromu’ olarak adlandırılan negatif etkilerle tanımlanırlar.




Adet öncesi evrede neler olur?

Premenstrual evre olarak da anılan adet öncesi evre, vücudun mevcut döngüdeki fazlalıkları atmaya başladığı ve yeni bir adet döngüsü için hazırlandığı bir evredir. Eski kültürlerde Dolunaydan sonra ayın iyice küçülmeye başladığı evre ile ilişkilendirilen bu zamanda doğada da, kadın bedeninde de benzer etkiler gözlenmeye başlar.


Adet döngüsünü mümkün kılan ve kadınlık hormonları olarak bilinen östrojen ve progesteron, döngü boyunca belirli zamanlarda yükselip alçalarak üreme işlevlerinin devamını sağlarlar. Bazen, kötü hayat koşulları ya da genetik nedenlerden ötürü, bu hormonların doğal ve sağlıklı döngüsü bozulabilir. Adet döngüsünde gereken zamanda bu hormonlar gereğinden az ya da fazla salgılandığında, hem fiziksel hem de psikolojik birçok etki görülebilir. Adet Öncesi Sendromu (PMS – Premenstrual Syndrome) da, böyle bir hormonal dengesizlik nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Kanamanın başlamasından önceki haftada, yani adet öncesi evrede görülen huzursuzluk, ağrılar, duygusal değişimler gibi olumsuz etkiler, bu tip hormon dengesizliklerine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ancak bazen de, hormonlarla ilgili her şey yolunda olmasına rağmen, mevcut stres koşulları nedeniyle bu evrelerdeki doğal hormon iniş-çıkışlarından gereğinden fazla etkilendiğimizi hissedebiliriz.


Menstruasyon Uzmanı Gabrielle Lichterman, adet öncesi evrede meydana gelen değişimlerden 4 farklı şekilde faydalanabileceğimizi ifade ediyor:


1- Tasarruf etmeyi öğrenin

Adet öncesi evrede yaşanan östrojen düşüşü, daha içine kapanık bir ruh hali sergilememize neden olur. Gabrielle Lichterman, bu içe dönüklükten faydalanmanın iyi bir yolunun tasarrufa yönelmek olduğunu söylüyor. Ayın geri kalanı boyunca yüksek östrojen seviyeleri ile daha çok harcama yapma eğiliminde oluruz ancak döngünün son evresinde, elimizdeki kaynakları koruma konusunda daha duyarlı hale geliriz. Adet öncesi evresini ‘tasarruf haftası’ olarak belirleyip psikolojik meylinizden faydalanmanız mümkün.


2- Sesinizi yükseltin

Yine östrojen düşüşüne bağlı olarak, sizi huzursuz eden durumlara ve kişilere karşı tahammülünüz biraz daha azalır. Bu tahammülsüzlüğü bir ‘semptom’ gibi algılamak yerine, hayatınızı daha kaliteli hale getirmeniz için bir gözlem fırsatı olarak görürseniz, bir sonraki döngünüzün ikinci haftasında östrojen hormonunuz yükselmeye başladığında aynı şekilde yükselen enerjinizi kullanarak, bu huzursuzlukları düzeltmek için bir şeyler yapabilirsiniz. Adet öncesi evrede sizi rahatsız eden şeyleri not edin ve sesinizi yükseltin.


3- Kendinizi şımartmayı öğrenin

Bedenimiz bazen ‘benimle ilgilen!’ diye yakarır... Adet öncesi evrede yaşanan huzursuzlukların nedeni bazen bedeninizle ilgilenmeyi ihmal etmiş olmanız olabilir. Bu evrede özellikle baş ağrısı, sırt ve bel ağrısı, kramplar gibi semptomları deneyimliyorsanız, durup kendinizle ilgilenmeniz gerektiğine dair önemli sinyaller alıyorsunuz demektir. Adet öncesi sendromu belirtileri göstermeye başladığınızı düşündüğünüzde, size ve en çok da bedeninize iyi gelecek şeyleri yapmaya yönelin: İzin alın ve bir gün evde kalın, sizi dinlendiren bir yerlere uğrayın, masaj yaptırın, uzun banyolar yapın... Size iyi gelen şey her neyse, onun peşine düşün ve yeni döngünüz başladığında, siz de yenilenmiş olun.


4- Duygularınızla haşır neşir olun

Modern dünya bize duygularımızı dinlememiz, onları tanımamız için pek fırsat vermiyor. Ancak biz fiziksel olarak yavaşlama zamanımız geldiğinde, duygusal olarak da sakinleşip kendimizi dinleyerek adet öncesi evreyi kendimiz için bir ‘kendini dinleme ve özşefkat’ evresi ilan edebiliriz. Östrojenin düşmeye başlaması, daha çok içimize dönmemize ve duygularımızın daha etkili hale gelmesine neden olur. Biz de bu evrede duygularımızı gözlemleyip serbest bırakarak psikolojik olarak rahatlayabilir, hatta sanatsal üretim ve yaratım süreçleri için de kendimizi desteklemiş oluruz!




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Eksikler var gibi geliyor
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.