27 Ekim Salı günü Resmi Gazete'de Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı yayımlandı. Programda en dikkat çekici başlık ise Türkiye'de sadece kadınların gidebileceği "Kadın Üniversitesi" başlığı oldu.

Geçen yıl G-20 zirvesi için Japonya'ya giden Recep Tayyip Erdoğan, orada kendisine fahri doktora unvanı veren Mokugawa Üniversitesi'nde yaptığı konuşmasında "Japonya’daki 800 üniversitenin 80’i kadın üniversitesi. Bu benim için çok anlamlı. Bizde böyle bir şey yok, olması halinde de neler olur o ayrı bir soru işareti. Japonya’daki 80 kadın üniversitesini, büyükelçime görev veriyorum, incelemek suretiyle ülkemde de bunun adımını inşallah atacağız" sözlerini kullanmıştı.

Bu proje Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda şu ifadelerle yer alıyor;

“Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır. Japonya’daki kadın üniversiteleri incelenerek bir rapor hazırlanacaktır. Kız öğrencilerin ülkemizde farklı derecelerde yükseköğretime katılımları değerlendirilecek, sorun bulunan alanlar saptanacak ve buna yönelik çözüm önerileri geliştirilecektir. Kurulması planlanan kadın üniversitesinin akademik birimlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatılacaktır.”

Japonya'da Kadın Üniversiteleri neden kuruldu?

Japonya tarihine baktığımızda uzun yıllar boyunca samuray geleneğinin hakim olduğunu görüyoruz. Bu gelenek kadının yerinin evi olduğunu, çocuklarına bakması gerektiğini savunan bir tavır sergiliyordu.

Japonya'da 1871 yılında ilk defa Amerika'ya bir grup kız öğrenci okumaları için gönderildi ve bu öğrencilerin misyonu geri döndüklerinde ''Japonya'yı yönetecek erkeklerin yetişmesine yardımcı olmak'' olarak belirlenmişti. Başlangıcı 1871 yılına kadar dayanan Kadın Üniversiteleri günümüze kadar gelmiştir.