Eşim eskisi gibi olur mu?

“Merhaba Yeşim Hanım, cevap verirseniz çok mutlu olacağım. Sizin samimi fikirleriniz güven veriyor. İki yıldır evliyim, eşim 24 ben 21 yaşındayız. Bize yeni evli demezsiniz. Sorunum eşimle hep kavga etmemiz. Eşim çok kıskanç, benimle evlenene kadar hiç sıkmadı; giyinmeme, konuşmama, gezmeme sorun çıkarmadı. Evlendik on gün içinde başka biri geldi. Tanıyamıyorum onu. “Bunu giyme, nasıl oturuyorsun, niye öyle gülüyorsun, niye bakıyorsun?” cümleleri ağzından düşmüyor. Gezmek yok, çalışmak yok… Kadın çalışırsa gözü dışarda oluyor diyor. “Instagram’ını kapat, o fotoğrafı niye koyuyorsun?” kavgalarımız hep bunlardan… Aileme söyleyemiyorum. Akşam küsüyoruz, yatakta barışıyoruz. Ertesi gün yine yeniden kavga ediyoruz. Ayrılmayı düşünmek istemiyorken kendimi ayrılmayı düşünürken buluyorum. Tartışmamız itişmelere döndü. Eşim eskisi gibi olur mu?”


Yeşim Tijen’in cevabı:

“İki umudun birbirine değmesi kadar

Güzel ne ki”

- Nilgün Marmara


Merhaba sevgili okurlar; ümitler bir şekilde birbirine değiyor. Değdikçe o ümitler nasıl da çoğalıyor değil mi? Her şey rüya olacak kadar güzel yaşanırken ne oluyor bazen? O yükselen ruhlar, ümitler neden bir zaman sonra irtifa kaybetmeye başlıyor? Çünkü benlik sonunda kendini daha fazla saklayamıyor, ille ortaya çıkıp kendini göstermek istiyor. Sizin pamuk sevgilinizde olduğu gibi “Ben ben” demeye başlayınca yaşanan o rüya sandığınız ilişkinin bütün kimyası bozulmaya başlıyor. Size de pirincin taşlarını ayıklamak düşüyor. Bütün mesele nedir biliyor musunuz sevgili okurlar? O birbirinizde çoğalttığınız yükselttiğiniz ümitleri, sevgiyi, saygıyı, ilgiyi, hoşgörüyü muhafaza etmek. Muhafaza etmeyi bıraktığınızda yani birbirinize eskisi gibi saygılı sevgili hoşgörülü davranmadıkça birbirinizde suyu verilmemiş, ışık almamış çiçekler gibi solmaya başlarsınız. Onun içindir insanların çiçeğe benzetilmesi kadınlar daha narin çiçektirler oda ayrı tabii. Yine de bütün çiçekler özen, ilgi, alaka, sevgi ister. Sürekli eleştirdiğiniz, kısıtladığınız, yaşam hakkı vermediğiniz neyi aynı güzellikte tutabilirsiniz? Hiçbir şeyi...


Eskiden nikah defterinize imzayı attınız mı nikah defteri her şeye kadirdi. Şimdiyse insanlar her şeye kadir, o nikah defterinin çok fazla hükmü yok dersem abartmış olmam. İşte bu hükümsüzlükte eşiniz bayağı cesaretli… Sizi bu kadar sıkarak sizi kendinde tutmak mı maksadı yoksa güvensizlik mi? Size mi güvenmiyor kendisine mi güvenmiyor? Ya da ebeveynlerin demesiyle diyelim –etraf- Kötü etrafa mı güvenmiyor? Son şık hepsi mi? Her ne nedenle bu sık boğazlığı size yapıyorsa sizi bu şekilde kendinde tutamaz ki ancak kaçırır. Elinize aldığınız mayalı hamur gibi mayayı avucunuzda sıkarsanız avucunuzdan fışkırır gevşek bırakırsanız akar gider. En iyisi ayarını bilmek. Radyoyu dinleyebilmek için doğru frekansta tutmanız gerek yoksa cızırtı yapar değil mi? Sizdeki cızırtılar sizlerin birbirinize uyumu sağlayamamanızdan biraz… Siz eşinize uyum sağlayacaksınız, bir adım siz ona atacaksınız bir adım o size gelecek. Evlendiniz mi birbirinizin çizgilerine saygı göstereceksiniz. Kimse birbirinin sınırlarını ihlal etme hakkını kendinde bulmayacak. Dediğim gibi artık nikah defteri eski zamandaki gibi her şeye kadir değil.


Birbirini saymak önemli, kadın içinde erkek için de bu böyle. Eşinizin bu durumunun sebebi günümüz Türkiye’sinin kültür bozulmasının bir etkisi… Dolayısıyla onun korkusu da olabilir. Gördükleri duydukları onu bu denli eski kafa yapısıyla düşünecek hale getirmiş olabilir. Çalışma hayatı konusunda sakın eşinizin bu sözleri sizi baskılamasın. Günümüz kadının mutlaka çalışma hayatına girerek bugünün ve geleceğinin güvencesi olmalı. Bu konuda kararlı olun ama kavga ederek değil. Günümüzde bu kafayla evlilik yürütmek zor. Sizi evde tutsa ne olacak aklınızda yanlış varsa o yanlışı her yerde yaparsınız. İlle çalışma hayatıyla yanlışlar yapılmıyor. Yanlışlar çalışma hayatıyla ilgili değil kişilerle ve eksik hissettikleriyle, karakterleriyle, sınırlarıyla ilgili bir durumdur. Evet kızım eşiniz sizi kaybetmemek için her şeye “-he –he” demiş de olabilir, gerçek karakteri belki de budur. Ya da evlilik sorumluluğu onu böylesi baskıcı hale getirmiş olabilir. Siz gerektiği kadar ona uyum sağlayın gerekmediği yerde yani sizin sınırlarınızı ihlal ettiğinde orda durması gerektiğini tavrınızla, sözlerinizle ona hissettirin. Ya bu evlilikte birbirinize uyum sağlamayı öğreneceksiniz henüz çok gençsiniz. Her şeyi bildiğini sanan acemilersiniz, birbirinize biraz zaman tanımalısınız. Bu zaman zarfında çocuk yapmamaya da özen göstererek birbirinize şans vermeye devam edin. O şans tanıdığınız zaman size ne yapacağınız konusunda yol gösterecektir. Dilerim her şey güzel gelişir. Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Hastalik aldatilmayi hakettirmez o hasta olsa siz yapmazdınız 15 yıl evlilik 3 cocuk hep calistim yaşadığım tüm zorluklara ailem için gayret ettim ama değmezmiş maddi gücünüz varsa kendinize yeni bi hayat kurun affetmeyin yolunuza bakın ben yapamadım affetmek zorunda bırakıldım mutsuzum dahası yaşıyormuş gibi hissetmiyorum kendimi.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.