Terazinin ayarı bozulursa...

Seanslarda hayal kırıklığı veya kalp kırıklığı temaları ortaya çıktığında, danışanlarla çıktığımız yol bizi mutlaka adalet duygusunun zedelenmesi konusuna getiriyor. Daha doğrusu, yaraları sarma sürecinde bu istasyona da mutlaka uğruyoruz. Yaşanan ya da gözlemlenen haksızlıklar, adaletsizlikler, kırıp döken eylemler veya sözler, doğrudan içimizdeki "hak etme" sisteminde değerlendirmeye alınıyor. Bu sistemde dünyaya karşı duruşumuz ile dış dünyanın bize karşı duruşunu karşılaştıran, ölçüp tartan bir hassas terazi bulunuyor. Örneğin bize karşı söylenen kırıcı bir söz bir kefeye yerleştiğinde, terazinin dengede durabilmesi (yani her şeye rağmen iyi hissedebilmemiz) için diğer kefede bizden özür dilenmesi hatta kırgınlığımızı onaracak davranışlarda bulunulması gerekiyor. En azından birbirine saygıyla, sevgiyle, empati ve hoşgörüyle yaklaşma ilkesine göre yaşayan insan topluluklarında, hem herkesin içindeki bireysel terazi hem de o coğrafyadaki genel terazi olan hukuk sistemleri böyle işliyor.


Ancak insanın olduğu hiçbir yerde sistem bu kadar ideal biçimde akmıyor maalesef... Özgürlük, eşitlik, haklar, konfor, mutluluk, iyilik gibi kavramlar farklı gruplarda farklı anlamlar bulduğunda kaos başlıyor. Sadece büyük insan topluluklarında değil, en küçük birim olan ikili ilişkilerde bile bir taraf büyük farkla daha özgür, daha konforlu, her anlamda daha doyurucu ve iyi hissettiren bir yaşam sürüyorsa ve bu dengesizlik diğer tarafın yaşam kalitesini ölçülebilir derecede olumsuz etkiliyorsa, terazinin ayarı bozulmuş oluyor.


Bu denli bir dengesizlik, bireyin kendisinden başlayarak toplumun geneline yayılma riski taşıyor. Adaletli (eşit) dağılmış kaynaklar, fırsatlar, haklar ve özgürlükler insanlara huzur, güven ve geleceğe dair umut verirken, sürekli dengesizlikleri yaşamak veya kendimiz yaşamasak bile gözlemlemek, sağlığımızı bozacak derecede öfke, huzursuzluk, güvensizlik ve karamsarlık getiriyor. Çok popüler bir terim haline gelen "toksik" olma durumu, işte tam da bu ortamı tek başlıkta özetliyor. Toksik ilişkilerden toksik çıkar grupları, bunların çoğunluğu oluşturması sonucunda da toksik (hatta vahşi ve kaotik) toplumlar karşımıza çıkıyor.


Peki, hal buralara kadar varınca ne olur? İnsan canlısının doğasındaki "karanlık" ve "aydınlık" özelliklerin sürekli devinim halinde olduğunu düşünecek olursak, toplumun geneline yayılan karanlığın eninde sonunda aydınlığa doğru akacağını söylemek çok da yanlış olmaz. Bu akış, karanlığa gidişte olduğu gibi en başta küçük birimlerden (birey ve topluluklardan) başlar ve yayılarak tüm toplumu kapsar. Karanlığın en dibini görüp orada kalmayı değil, yüzünü aydınlığa dönmeyi seçen bireyler tıpkı bir bebeğin minicik bir hücreden yaşama başlaması gibi birleşerek birbirine tutunur ve büyümeye başlar. Karanlığın içinde giderek görünür olmaya başlayan aydınlık, giderek ışığını güçlendirir ve karanlık olan bölümler bembeyaz alanda birkaç minik koyu leke olarak kalır.


Tüm bu süreç, küçük bir grubun belki de tek bir bireyin genel gidişattan ayrılması ve farklı bir seçim yapacak gücü kendinde bulmasıyla başlar. Ortam yeterince karardıysa artık aydınlığa akışın da doğal zamanı gelmiştir ve akıntıya kürek çekmeye cesaret edecek o minik birim mutlaka ortaya çıkar. İnsan doğası ve toplumlar tarihi bu devinimin sayısız örnekleriyle doludur. Adalet duygusunun yerle yeksan olsa dahi tükenmeyeceği, adeta bir şekilde küllerinden yeniden doğacağı kesin bilgidir.


İçimizdeki terazinin ayarlarıyla uzun süre oynanmış, göz gözü görmeyecek (insan olduğumuzu hatırlayamayacak) derecede karanlıkta kalmış olabiliriz... Ancak karanlığın da ebedi olmadığını, içimizde doğuştan var olan aydınlık tarafın gücünü her zaman hatırlamalı ve bizim türümüze özel bir "organ" olan vicdanımıza güvenerek yola çıkmalıyız. Eğer vicdanımız sağlıklı ise bu yolculukta pusulamız sağlam demektir. Sağlam bir pusula ve tükenmeyen bir cesaret ve azim yakıtı ile her yolculuğun sonu esenliktir.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.