Otizmliye rapor eziyeti...
Sosyal medyayı hem kullanıyor hem de arada bir şikayet etmeden duramıyoruz.
Fazla vakit alıyor, gerekli gereksiz sayısız haber ve mesaja maruz kalıyoruz diye sızlanıyoruz.
Ancak biz otizmli anneleri için kimi sosyal ağlar vazgeçilmez bir haberleşme aracı. Yıllardır bu yollarla tanıdığımız, başka illerde, hatta ülkelerde yaşayan diğer annelerle her an haberleştiğimiz bir iletişim kanalı.
Kıymet hanım benim böyle tanıştığım, haberleştiğim annelerden biri. Oğlu Emrullah ve Ozan bizim ortak noktamız. Çocuklarımız aynı yollardan geçiyor.
Bizler de uzaktan da olsa birbirimizi takipteyiz ve görünmez bağlarla bağlıyız. Bu bir kader arkadaşlığı. O yüzden de çoğu zaman çok yakınımızda gibi görünenlerden daha iyi anlarız birbirimizi.
Dün yine Kıymet hanımın bir mesajını görünce içimden 'yine mi dedim, yine mi?'
Mesajı şöyleydi:
“Değerli dostlarım.
Bugün yeni bir gariplik daha yaşadık. Bize gelen bir evrakla bu yeni durumdan haberdar olduk. Oğlumuz Emrullah'a asker kaçağıymış gibi işlem yapılmış. Devlet bize 20 yıldır defalarca rapor vermiş durumda. Bu raporların tümünde % 80 engelli olduğu tespit edilen oğlumu bu görevden muafken, askere göndermediğimiz için bizden hesap soruluyor. Biz engelli ailelerinin bu şekilde rencide edilmesini bir türlü hazmedemiyorum. Şimdi buna mı yanayım, yaşıtları askere giderken bensiz evden dahi çıkamayan oğluma mı yanayım bilemiyorum. Bu ay tam 2 kez bizden hastane raporu istendi. Bununla birlikte 3 olacak. Yapacak bir şey olmadığından ağlanacak halimize gülüyoruz.”
Bu ve benzeri mesajlar sık sık bizim zaman akışlarımızda yer alıyor. Ülkemizdeki otizmli bireylerin aileleri için hatta tüm engelliler için çok büyük bir eziyete dönüşen ve yıllardır bir türlü çözülmeyen rapor sorunu bir kez daha karşımızda.
Her bir devlet dairesi otizmli çocuklar sanki ertesi hafta, ertesi ay, sonraki yıl birden değişebilecekmiş gibi bizlerden sürekli yeniden, bir daha, bir daha rapor istiyor. Aynı konuda bile birden fazla heyet raporu almak durumunda kalabiliyoruz. Hatta Kıymet Hanım gibi bazen aynı ay 3 heyet raporu...
Rapor deyip geçmeyin. Özellikle de büyük şehirlerde devlet hastanelerindeki yoğunluk, randevu alma sıkıntısı herkesin mâlumu. Heyet raporu demek birden fazla bölümde gidip gelmek demek. Çoğu zaman hastane personeli de diğer hastalar da engelli önceliklerinden ya haberdar olmuyor ya da buna aldırmıyor. Herkes bir an önce kendi işini gördürmenin derdinde.
Bütün bu hengame içinde aileler her seferinde aynı çileyi neden çektiklerini sorgulayarak, aynı raporu bir daha almak için uğraşıyor. Bunlar olurken otizmli çocukların beklerken yaşadığı dürtüsel tepkiler, öfke nöbetleri, psikolojik travmalar da cabası.
Ailenin bir iş hayatı var mı, her seferinde bu uzun süreci takip etmek için izin alabilir mi, cebinde yol parası var mı, çocuğun durumu buna uygun mu gibi düşünülmesi gereken noktalar da var.
Otizmli bir çocukla hastane süreçlerini yaşamak ne demek ancak çeken bilir. Daha 3-4 yaşlarındayken bile Ozan'ın bir kan alma sürecinde 4 kişi bir çocuğu zapt edememiştik. Öyle anlar geliyor ki siz çocuğu bırakıp hemşireyi, doktoru sakinleştirmeye çalışıyorsunuz. Çoğu otizmi, otizmliyi tanımadıklarından panik ve şok yaşıyor, nasıl müdahale edeceklerini de bilmiyorlar. Dolayısıyla bu gibi sağlık süreçleri bizim için herhangi birini yaşadığından daha farklı ve zor. Her rapor süreci daha bittiğinde 1 hafta kendimi zor toparlıyorum.
Geçenlerde bir vergi denetiminden geçtim. Arayan müfettişe bazı şeyleri izah ederken 'engelli bir çocuğum var' dediğimde 'biliyorum' dedi. Sanırım konu devletin bizden alacakları olduğu zaman durumumuz bir yerlere işleniyor.
Peki konu bizim haklarımız, alacaklarımız, âhımız olduğunda bunu kim biliyor, nerede yazıyor, hesabını kimden sorabiliyoruz.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu kadar yıldır kendilerine defalarca ilettiğimiz bu sorunla ilgili bir proje yürüttüğünü söyleyeli benim bildiğim en az 3-4 yıl oldu. Üstüne 3 bakan değişti. Bu proje ne aşamada? Gelen giden bakanlar bu konularda ne yaptı ya da yapamadı? Bugün ASPB bu konuda ne yapıyor?
Bu soruları doğrudan yetkililere yöneltiyorum.
Zira bu eziyeti bize kimin neden çektirmeyi sürdürdüğünü bilmek sanırım bizlerin en doğal hakkı...
YORUMLAR