Bir Çetin Altan yazısı

O bilirdi.

Ne kadar büyük bir yazar olursan ol, bir gün kitapların 2 liraya bir sahaf rafında tamamlayacaktır ömrünü.


O bilirdi.

Bir çınar ağacının vasiyetini, liliputları, tuhaf şeyleri yazmak siyaseti yazmaktan çoğu zaman daha önemliydi.


O bilirdi.

Yılbaşları biraz da iktidarlara benzerdi. Her ikisinin de gelişini, ne getireceklerini bilmeden daima alkışladığımızı.


O bilirdi.

İnsanoğlunun yüzde doksandokuzundan kötülük bile görsen, geri kalan yüzde bire inanmaya, insana güvenmeyi seçmek gerektiğini.


O bilirdi.

Fikir yazısı önemli olmak, şiirse kız tavlamak için yazılırdı.


Ozan küçüktü, henüz hiç konuşmuyordu. Genelde yalnız oluyorduk. Sokaklarda el ele birlikte yürüyorduk. Evimizden çok da uzaklaşamadan.


Bir cumartesi öğlen vakti, ağır adımlarla Teşvikiye camiinin önünden geçerken rastladık ona. Epeyce kocamıştı. Ama içi hep gençti. Saçları ağarsa da yüreği hiç yaş almıyordu.


Durdurduk onu. Ozan’ın başını okşadı. Şefkatle sevdi bizi. İki satır konuştuk. Kocaman gülümsedi.


Okuduklarımı anlamaya başladığımdan beri, az kişiye duyduğum bir hayranlık ve sevgi duyardım ona. Kalenderlik deyince aklıma o gelirdi. Deli fişek deyince. Kim ne der diye hesabını yapmadan konuşmak deyince.


Akılla tahlil, kalple düşünme, ezberleri fırlatıp atma, her şeyi tersinden de okuma deyince o gelirdi.


O benim için delikanlılıktı. Gerektiğinde cesaretle fikir değiştirebilmekti. O benim için düşünmeyi, yazmayı değerli bulmaktı. Sadece doğru bildiğini söyleyerek yaşamayı göze almaktı. O benim için herkesin itip kaktığı günlerde, hukuku sevmekti.


Bazen önemlinin değerli olmadığını anlamaktı. Bazense değerlilere önem verilmeyeceğini göre göre, göze ala ala yaşamaktı.


Geç doğmuş bir filozof, erken doğmuş bir uzaylıydı belki de.

Hayata her sabah amuda kalkıp da sıfırdan tekrar bakabilmekti.





Kimse onu kadar keyifle ‘deli derler adama’ diyemezdi.

Kimse onun kadar güzel ‘yapma yahu’ diyemezdi.


O üçüncü adamdı.

Ne elli kağıtlık zam, ne han, ne hamam.

Üçüncü adamdı. Üçüncü adam.


Anlayan. Bilen.

Alkışsız dövüşen.


Güle güle Çetin baba. Ellerinden öperim.


Enselerimiz seni unutamaz.

Unutmayacak.




Not: Bu yazıdaki bazı satırlar, Çetin Altan’ın 1968 yılında yayınlanan ‘Geçip Giderken’ kitabındaki yazılarından esinlenerek yazılmıştır.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.