Bach eserlerinin piyano üstadı “Sergei Yerokhin”

Sergei Yerokhin, döneminin en parlak ve tanınmış piyanistlerinden biri olarak kabul edilmekte olup, Avrupa’nın ve de dünyanın en prestijli konser salonlarında performanslar sergileyen ve özellikle Bach yorumlarıyla kendinden çok söz ettiren kariyerinin bir piyanist.





Sergei Moskova’da bir müzisyen ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Babasıyla başladığı ilk piyano derslerinden sonra, Rus Vadim Sukhanov ile birlikte çalışmaya başlamış. İlk profesyonel sahne tecrübesini 16 yaşında Minsk Filarmoni Orkestrası ile solist olarak verdiği konser olarak anlatıyor başarılı piyanist. Genç yetenek sonrasında çalışmalarına piyanist ve eğitmen Dimitri Baskirov’un kanatları altında Moskova Çaykovski Konservatuarı’nda devam etmiş.


Genç Sergei üstün yeteneğini göstermek için “Çaykovski Piyano Yarışması” gibi katıldığı birçok uluslararası yarışmada ödül ve dereceler kazanarak kariyerini perçinlemiş.


İdealist bir piyanist olarak nitelendirilen Sergei Yerokhin şu an yaşamını ve kariyerini İspanya’da sürdürmekte olup, İspanya’nın en tanınan piyanistleri arasında yer almakta.


Lakin usta piyanist başarısı ile ters orantılı denebilecek bir şekilde sosyal mecralardan ve gözlerden uzak sadece sanatıyla ön planda olmayı tercih ettiği bir yaşamı tercih etmekte. Sanatçı “tanınırlık” konusunu biraz abartıldığını düşünüyor Çünkü tanınır olmanın, başarı ile değil sanatçıyı temsil eden kişi ya da kurumların etki alanları ve sahip oldukları ilişki ağı ile orantılı olduğuna dikkat çekmekte. Sergei günümüzde sosyal medya ile sınırların kalktığını ve sanatçının kendini kitlelere daha kolay tanıtabildiği, lakin bu seferde sosyal medyada kolaylıkla yaratılan algı manipülasyonu ile “tanınırlık – şöhret” algısı gerçeklikten ve doğrulardan çok uzak olduğu ifade ediyor. Sanatın, sanatçının ve performansın sanal ortamlarda veya kayıtlardan değerlendirilmesinden ziyade konser salonlarda gerçek performanslarla değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmekte.


Sergei her sanatçı gibi küresel salgın sebebiyle uzun süre salonlardan ve seyircilerinden uzak geçirdiği günlerin sona ermesiyle salonlara geri dönmek için gün saydığını ifade ediyor. İtalya’nın en eski oda müziği orkestrası “I Musici” ile birlikte onların 70. yıllarını kutlamak adına tüm Avrupa’nın müzik başkentleri genelinde çıkacakları yaklaşık 2 sene sürecek turnede solisti olarak onlarla aynı sahneyi paylaşacağı için çok heyecanlı olduğunu ifade ediyor. Başarılı piyanist pandemi sürecinde turnede çalacağı iki Bach eseri mükemmelleştirmek için aralıksız çalışmış.






Kendisi bu turnede “Türkiye var mı?” sorusuna “Neden bu muhteşem turnenin bir konseri Türkiye’de olmasın?” diyerek cevap verdi. Daha önce ülkemizde hiç konser vermemiş olan sanatçı ilk Türkiye ziyaretinin bu konser ile olmasının Türk dinleyicisi ile tanışmak ve buluşmak için harika bir başlangıç olacağını ifade ediyor.


Sergei Yerokhin Mozart, Brahms, Schumann, Schubert, Liszt, Mussorgski, Scriabin, Prokofiev, Rachmaninov ve özellikle Beethoven ve Chopin’in eserleri başta olmak üzere çok geniş bir repertuvara sahip bir piyanist. Ve sanatçı her sezon bunların yanı sıra sezon repertuvarını değiştirerek geliştirmeye devam etmekte. Bunu nedenini ise insan ömrü ile kıyaslandığında piyano repertuvarının denizlerdeki kum taneleri kadar sonsuz olduğu ve her ne kadar çalmak istediklerini aralıksız repertuvarına ekliyor olsa da ancak küçük bir bölümünü hayata geçirebildiği söylüyor. Bir piyanist olarak her daim yapması ve çalması gereken çok şey olduğu hissiyle durmadan çalıştığı ifade etmekte. Her gün düzenli yaptığı çalışmalarımda mümkün olduğu kadar geniş ve çeşitli eser üzerinde çalışmanın yanı sıra yıllar önce çaldığı parçaları da unutmak yerine çalışıp kurtarmak ve sahip olduğu tüm repertuvarı güncel tutmak için çok çalıştığı bilgisini aktarıyor.





Ama Sergei Yerokhin bu kadar geniş ve çok çeşitli bir repertuvara sahip olmasına rağmen nerede ise hiç yok denecek kadar az albüm kaydı yapmış. Sanatçı bunu şöyle açıklıyor: "Dürüst olmak gerekirse, bir stüdyodaki kayıt süreci ve bir odaya kaparak müziği kayıt altına almak beni hiç cezbetmedi. Resital, sanat eserlerini gerçek zamanlı olarak bestecinin yüklediği belli sorumluluklar çerçevesinde “yeniden yaratma girişimi” eylemidir. Besteci, dinleyici ve sanatçı; her üçü de “resital” dediğimiz şeyin kaçınılmaz bileşenleridir. Seyirci, enerji amplifikatörü olarak hareket eden pasif bir katılımcıdır. Müzikal söylemin her anında, eğer ikna edici ve samimi ise, odada bulunanların her biri onu bir şekilde özümser ve kendi tepkilerinin enerjisini yayar. Bu enerji, her şey yolunda giderse, müzikal özün yoğunlaştığı bir alan yaratır. Ve tüm bu doğrular, zamanın akışı içinde sadece zamanın bir anında gerçekleşir. Bana göre bir stüdyoda, bu kendiliğindenlik, o sihir kayboluyor… Tabii ki bir profesyonel olarak albümlerin ve kayıtların daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşmak için bir araç olduğunu kabul ediyorum, ancak günümüzde plak şirketleri için kayıtların neredeyse tüm anlamını yitirdiğini düşünüyorum…” Sergei yakın gelecekte bir albüm kaydı yapacak olursa bunun kesinlikle bir canlı konser kaydı olacağının altını çiziyor.


Avrupa genelindeki saygın eleştirmenler yazılarında Sergei’nin resital programlarının her birinin transkripsiyonları yorumlarken apayrı bir özen ve titizlik sergilediğinizi vurgulamaktalar. Özelikle sanatçının Bach’ın eserlerinin çoğunda mevcut olan kontrapuntal veya fugato tarzını mükemmel bir şekilde icra edişinizden övgüyle bahsediyor ve başarılı piyanistin en güçlü yönlerinden biri olduğunu yazmaktalar. Sanatçı Bach ve onun müziği ile arasındaki olan bağı şöyle aktarıyor: “Bence Bach’ın müziği en evrensel olmayı başarandır. Bach’ın zorluğu, mükemmellik arayışındaki çok yüksek talep seviyesinde yatmaktadır. Ve ben de bestecinin mükemmellik beklentisini sonuna kadar karşılamak için her zaman elimden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyorum”.


Ayrıca hemen hemen tüm eleştirmenler yazılarında, Sergei’nin eser yorumlarının genellikle besteci ile ilgili çok kişisel bir damgaya sahip olduğunu yazmaktalar. Tecrübeli piyanist eser yorumlarının her zaman entelektüelite ve eserin içerdiği duyguların tümünün özenle harmanlandığı bir bütün olduğu ve hissedilen kişisel damgasının bu iki enerjinin harmanlamasının yarattığı sinerjiden kaynaklandığını ifade ediyor.


Sergei Yerokhin‘e yakında başlayacak olan “I Musici + Sergei Yerokhin 70th Anniversary Tour” turnesi provaları esnasında bize zaman ayırıp sorularımızı yanıtladığı için çok teşekkür ediyor ve kendisine başarılar diliyoruz.


Umarım Sergei Yerokhin‘i “I Musici + Sergei Yerokhin 70th Anniversary Tour” turnesi kapsamında İstanbul’da izleme şansına sahip oluruz.


Bir başka dünyaca ünlü virtüözle gerçekleştireceğimiz söyleşimize kadar sağlıkla ve müzikle kalınız.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.