Girişimci bir annenin hikayesi

Annelik kadınlarda yeni bir algının kapısını açan en önemli dönüşümlerden biri. Hayatınıza bir çocuk eklendikten sonra daha önceden sahip olduğunuzu bilmediğiniz yeni fonksiyonlara kavuştuğunuzu görüyorsunuz. Uykusuzlukla başa çıkamam diyenler aylarca uykusuz kalınabildiğini, yumurta bile pişiremem diyenler çocuk için mönüler hazırlayabildiklerini görüyorlar... Bu girizgâhın sebebi, oğlunun hastalığını tedavi edebilmek uğruna girişimci olmuş, bu girişimi sayesinde şifa kapısını aralamış ve hatta kurduğu iş modeliyle birçok ödül almış bir kadından bahsetmek isteyişim.


Aslı Elif Tanuğur’un oğlu 11 aylıkken sebepsiz yere sürekli ateşlenmeye başlıyor. Şu anda 12 yaşında olan oğlu 5 yaşına kadar yüksek miktarlarda ve sık sık antibiyotik kullanmaya başlıyor. Sürekli antibiyotik kullanarak 5 yaşına kadar geliyor. Antibiyotikle ateşi kontrol edebilseler bile bu yoğun kullanımın sonucunda oğlanın vücudunda yan etkiler belirmeye başlıyor. Bir gün oğlunun cildinde hızla yayılan kızarıklıklar görüyor ve bunun kanın damar dışına sızarak cilt altında toplandığı bir hastalık olduğu anlaşılıyor. Doktor bunun nadir görülen bir durum olduğunu, artık antibiyotik kullanamayacağını, tek çözümünün çocuğu en az 6 ay boyunca eve kapatarak dış dünyayla ve insanlarla ilişkiyi kesmesi olduğunu belirtiyor. Bir de diyor ki: “Ne yap yap, bu çocuğun bağışıklık sistemini güçlendir.


İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği’nden mezun olan, uzun yıllar bal sektö- ründe Ar-Ge ve Kalite Direktörü olarak görev yapmış olan Tanuğur bağışıklık sisteminin nasıl güçlendirileceğine dair araştırmalar yaparken propolis ve arı sütünün bunun için biçilmiş kaftan olduğu bilgisine varıyor. Arıcılık sektörünün içinde olduğu için, tanıdık arıcılara, bunları üretip üretmediklerini sorduğunda Türkiye’de üretilmediklerini öğreniyor. Bir arıcıdan rica ederek propolis ve arı sütü ürettiriyor. Bunları oğluna vermeye başladıktan 6 ay sonra hem kızarıklara yol açan etkiden hem de sürekli ateşlenme sorunundan kurtuluyor oğlan. Bu etkiye kavuştuktan sonra da arı ürünlerinin şifasını herkese ulaştırmak için Türkiye’de propolis üretme yoluna giriyor. 2013 yılında KOSGEB destekli propolis projesiyle yola çıkarak kendi markasını yaratıyor.


Bol ödüllü bir girişim


İlk olarak 2015’te “En Hızlı Büyüyen KOBİ” ödülünü alıyor. 2016 yılında İTÜ Arı Teknokent BEETECH Ödülü, TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD Ödülü. KAGİDER, Garanti Bankası ve Ekonomist tarafından verilen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Ödülü. Ve AB tarafından verilen Eco İnovatif Firma Ödülü’nü alıyorlar. 2017’de ise Amerika Özel Gıdalar Birliği (Specialty Food Association) tarafından verilen gıdanın Oscar’ları olarak bilinen Sofi Ödülleri yarışmasında birinci oluyorlar.


Propolis arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladıkları çok güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip bir arı ürünü. Arılar bunu kovandaki mikropları yok etmek ve kovanın sterilizasyonu için kullanıyorlar. Aslı Hanım, propolisin insandaki etkisini şöyle anlatıyor: “Propolis kovanda hangi görevi görüyorsa, -doğru işlendiği takdirdeinsan vücudunda da aynı etkileri gösterir. Virüs ve bakterileri yok ederek vücudun hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur. Propolisin solunum sistemi rahatsızlıklarında, ağızda çıkan yaralar, aftlar, uçuklarda, mide bağırsak rahatsızlıklarında kullanım alanının bulunduğu ve kansere karşı etkilerinin olduğu yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlandı. Ayrıca, yapılan bilimsel çalışmalarda propolisin vücutta sağlıklı ve canlı hücre sayısını artırdığı kanıtlandı.”


Aslı Hanım üretime başlamadan önce piyasadaki propolisleri laboratuvarlarda incelettiğini ve bu incelemeler sonucunda çoğunun Çin menşeli, kalitesiz ürünler olduğunu keşfettiğini ifade ediyor. Dünyanın en büyük bal üreticilerinden olan Türkiye’de diğer arı ürünlerinin layıkıyla üretilmemesi gerçekten ilginç.


Aslı Elif Tanuğur’un diğer bir başarısı ise arıcılarla yaptığı sözleşmeler. Arıyı seven arıcılarla çalıştığını belirten Tanuğur, kovandan itibaren doğru arıcılık uygulamalarının hedeflendiği bir iş modeliyle hareket ettiğini gururla anlatıyor.


İşte böyle; oğlunun derdine derman ararken bir derya bulan ve bunu hayata geçiren bir annenin öyküsüydü bu... Ben çok etkilendim şahsen; keşke böyle ilham veren örnekler daha da çoğalsa ve hak ettikleri ödülleri aldıklarına şahit olsak...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.