Çocuklar için eşitlik!

“Çocuk olmak nasıl bir şey?” diye sorduk Uzay’ın okul arkadaşlarına. Şu cevaplar geldi her birinden: Eğlenmek, oynamak, istediğin oyuncağı seçmek, ağaca çıkmak (büyükler ağaca çıkarlarsa düşerler)... Bunlar şanslı çocuklar. Eğitimli, ilgili, işi gücü olan ailelerin çocukları... Ülkenin genelinden farklı bir yerdeler. Neden mi? UNICEF, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi 41 ülkede çocuklar arasındaki fırsat eşitliğinin incelendiği “Report Card 13-Çocuklar İçin Adalet” adlı raporu inceledim geçen hafta. Raporun ortaya koyduğuna göre Türkiye çocuk olmak için hiç de iyi bir ülke değil. Neden mi? UNICEF’e bağlı araştırma merkezi Innocenti, araştırmada 2002-2014 yılları arasındaki veriler vasıtasıyla ülkedeki çocukların gelir, eğitim, okul başarısı, sağlık ve yaşam memnuniyeti gibi alanlarda orta halli aileler ve en fakir aileler arasındaki farkları inceledi. Araştırmanın yürüdüğü neredeyse her alanda ya sondayız ya sondan bir önce...


Kast sistemi gibi


Mesela eğitim fırsatlarındaki eşitsizliği ele alalım. Türkiye çocuklar için eğitimde fırsat eşitliğinde 39 ülkenin arasında en son sırada yer aldı. Bizden önce Meksika ve İsrail geliyor. Buş u demek: Orta halli ailenin eğitim imkânlarıyla fakir ailelerin eğitim olanakları arasında dağlar var... Fakir ailenin çocuğu eğ-i timde, sağlıkta, yaşam memnuniyetinde hep gerilerde... (Yaşam memnuniyetinde yine en son sıradayız.) Araştırmaya göre Türkiye’de çocukların yarısından fazlasının her gün en az bir sağılk sorunu olduğu ifade ediliyor. Yani bu çocuklar baştan dezavantajlı başlıyor ve eğer bir mucize olmazsa bu dezavantajı kendi çocuklarına aktarıyorlar. Çünkü eğitim alamadıkları için daha yüksek bir gelir grubuna giremiyor, daha yüksek bir gelir grubuna giremedikçe eşit sağlık olanaklarına kavuşamıyor ve bu yüzden de yaşamdan memnuniyetleri hep alt seviyelerde kalıyor...


Çocuğun refahı öncelik değilse


Bir yetişkinin diğer yetişkinden daha az olanaklara sahip olması adaletsizlik olarak algılanamaz. İşin içinde çalışkanlık, zekâ, fırsatlar gibi birçok etken olduğu düşünülebilir lakin hayatının en başında olan çocuklardan birinin diğerinden az olanağa sahip olmasının o çocuğun beceriksizliğinden kaynaklandığı söylenemez. Bu, ülkesinin ve onun politika yapıcılarının sorunudur. Çocuğa yatırım yapmamayı seçenlerin, çocuğun refahını (buna ülkenin geleceği de diyebiliriz) geri kalan her şeyin önüne koymayanların suçudur. Apaçık da suçtur aslında; geleceği bugünden yakmanın suçudur. Çünkü biliyoruz ki çocuklarımız bizim ürünümüz değiller ama biz nasıl yetişkinlersek bu çocukluğumuzun ürünü. Çocukluk yaşantıları kişinin sadece çocukluk zamanını değil tüm geleceğini, tüm yaşamını etkileyen bir zaman. Yaşamın toprağı gibi; iyi bir toprağın varsa iyi bir bitki açabiliyor üzerinde.

Finlandiya’nın nesi iyi?



Geçen senelerde Finlandiya Eğitim Bakanı Pasi Sahlberg’i dinleme ve orada iyi olanın ne olduğunu ilk ağızdan öğrenme şansı bulmuştum. Sahlberg, Finlandiya’da iyi olan şeyin “Her çocuğa iyi eğitim” politikası olduğunu belirtmişti. Genel olarak zaten gelir eşitsizliğinin düşük olduğu bir ülke olmasına rağmen eğitim politikası gereği dezavantajlı grupların eğitimine daha çok öncelik verildiğini, onların kendilerini iyileştirme şansları olmasının önemli bir hedef olduğunu ifade etmişti. Bir ülke başka türlü nasıl aydınlık bir geleceğe kavuşabilir ki?

Çocukların mutluluğunu ciddiye alın


Araştırmanın sonuçlarına göre, 41 ülkeden 19’unda çocukların yüzde 10’u ülkedeki ortalama gelirin yarısından da az gelire sahip olan ailelerde büyüyor. Innocenti Direktörü Sarah Cook, raporun çocukların mutluluğunun sadece bireysel koşullar ve ülkenin ekonomik durumuyla değil, belli başlı siyasi önlemlerle de ilgili olduğunu belirtti. Cook, hükümetleri politikalarında çocukların mutluluğuna daha fazla özen göstermeye çağırdı. Raporda, çocukların durumunun iyileştirilmesi için yoksul ailelere sosyal yardım yapılması, dezavantajlı konumdaki çocukların eğitim imkânlarının iyileştirilmesi, çocukların sağlıklı bir hayat sürmesi için önlemler alınması ve çocukların bireysel mutluluğunun ciddiye alınması önerileri yapıldı.


Neşe dolduk mu şimdi?


Karaman’da 2012-2015 arasında 10 çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan öğretmen Muharrem Büyüktürk, 508 yıl, 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Büyüktürk’ün 28 ila 32 yıl arasında yatacağı belirtildi.


Bugün 23 Nisan, kutlanmayan bir 23 Nisan

Bugün çocuğunuz yanınızdaysa, kimse tarafından istismara uğramadıysa, önünde şahane fırsatlar olmasa da en azından olduğu gibi kabul edildiği, sevildiği ve onore edildiği bir aileye sahipse o şanslı bir çocuk. Ona sarılın. Sıkı sıkı. Çünkü çocuklar en çok anneleri onlara sarıldığında, bir de birlikte oyun oynayabildiklerinde seviniyorlar. Nereden mi biliyoruz... Videoyu izleyin.


23 Nisan'ı çocuklara sorduk

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.