Aşkın kanunu…

Aşk nedir? Sevgilinin gözlerinin içinde kaybolup, başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan geçirilen anlar mı? Sevgiliyi görebilmek için amaçsızca onun olabileceği yerlerde dolaşmak mı? Çayını kaç şekerli içtiğini, uyurken ne tarafa döndüğünü bilmenin konforu mu? Bir zamanlar yaşanmış ve kaybedilmiş bir heyecanın bedende bıraktığı silik bir iz mi?


Günlük hayatın içinde sıkça kullandığımız, insanlık tarihi boyunca betimlemeye çalıştığımız, bulup bulup kaybettiğimiz, kaybettikçe daha da idealleştirdiğimiz, seneler içinde arkadaşlığa, güvene, tanıdıklığa dönüştürdüğümüz ama hadi gel tarif et deyince nasıl tarif edilir bilmediğimiz bir kelime aşk. Karında uçuşan kelebekler; peki ya sonra…


Aşk nedir?


86 yaşındaki 3 çocuk ve 22 kitabın annesi Ursula Le Guin aşkı şöyle tanımlar: “Aşk taş gibi duran değil, ekmek gibi her gün yeniden yapılması gereken bir şeydir”… Yani aşk çaba ister ya da ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ın Asya’sının meşhur repliğiyle: “Sevgi emektir.”


Cemal Süreya “Aşk” isimli şiirinde: “…Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya. Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız. Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu. İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük…”


Erich Fromm ise Sevme Sanatı adlı kitabında aşkı: “Sevgi bir etkinliktir; edilgen bir olay değildir; bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değildir. Sevgi vermektir, almak değildir” diye anlatır…


Aşkın Metafiziği’nin yazarı Arthur Schopenhauer’e göre aşkın amacı: “İnsanın gelecekteki varlığını sürdürme isteğidir. Birini bir kez daha görmek çok yoğun bir istek duymamızın nedeni, bilinçdışında bir gücün bizi üremeye ve bir sonraki kuşağı yaratmaya doğru itmesidir. Aşkta seçici olunmasının nedenini de çocuk sahibi olma isteğine bağlayan Schopenhauer yalnızca sağlıklı çocuklar dünyaya getirebileceğimiz karşı cinse âşık olabileceğimizi iddia eder. (Schopenhauer hayatı boyunca hiçbir kadınla ilişkiye girmemişti…)


Freud da Schopenhauer’e yaklaşır aşka karşı tutumuyla: “Aşk yoktur, libido vardır...” buyurur!


Aşk neden biter?


Peki, insanı karındaki kelebeklerden hissizliğe ya da ayrıyken nefes alamayanlardan sokakta karşılaşsa selam vermeyenlere dönüştürme gücü olan bu hissi bitiren olağan şüpheliler neler? Aşkın Halleri kitabının yazarı Dr. Alper Hasanoğlu aşkın bitişinin en sık dillendirilen sebeplerini şöyle sıralamış:


Aşk biter, çünkü zaman ve başarı aşkın düşmanıdır. Aşk ancak gizemli ve tehlikeliyse büyür. Güvenlik aşkı öldürür. Sonsuz bir aşk kendi içinde çelişkilidir.


Aşk biter, çünkü itici güç cinselliktir ve cinsellik de ilkeldir. İhtiras ve arzu sevginin diğer özellikleriyle, örneğin saygı ve hayranlık duygusuyla bağdaşmaz. Bu nedenle aşk çok kısa bir sürede ya tutkusuz bir dostluğa ya da saf cinsel ilişkiye dönüşür.


Aşk biter, çünkü idealize eder, bu da illüzyondan başka bir şey değildir. Hayallerin etkisi altında aşık oluruz; zaman aşkın düşmanıdır, çünkü gerçekliği gün ışığına çıkarır ve illüzyonun geçmesine neden olur. Bu nedenle aşk tutkusuz, çıplak bir saygıya ya da acı bir hayal kırıklığına dönüşür…


Aşk biter, çünkü çok kolay nefrete dönüşebilir. İnsan ruhunun karanlık yüzü kendini gösterir ve romantizmin yumuşaklığı doğuştan gelen agresyonla olan iktidar savaşını kaybeder. Bir romans karanlık bir gecede atılan havai fişeklere benzer güzel ama geçicidir.


Aşk biter, çünkü hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hepimiz ilişkilerimizde devamlılık isteriz, bu nedenle de hem kendimizi hem karşımızdakini durmadan hayal kırıklığına uğratıp dururuz. Hasanoğlu’na göre insan aşkın başka bir şeye dönüştüğü gerçeğini kabul edebilse, bu dönüşümü acı olarak değil de hayatında yaşanması gereken aşamalardan biri olarak yaşantılayabilse, kendini gerçekleştirme yolunda önemli bir adım atmış olur.


Sevgililer Günü


Bütün bu tanımların ötesinde Sevgililer Günü demek, mutlak tüketim demek… Aşk nedir, nasıl biter diye edebiyat ve psikoloji dünyasından alıntıladım diye bu güne sempati beslediğim sanılmasın rica ederim. Haftalardır elektronik postamı dolduran Sevgililer Günü temalı postalarda “… ayakkabısı ile aşkını yansıt”, “…ona Sevgililer Günü’nde bembeyaz dişler hediye et…”, “…. Terliğinden alırsan en çok seven sensin…”, “… küreğinden yersen en afili sevgilisin…”e kadar uzanan bir çerçeve mevcut…


Aldığın hediyenin ay sonunda kredi kartına yansıtacağı rakamla aşkını ölçen bir neslin kadını olarak Sevgililer Günü’nü bana değmeden bir kere daha atlatmış olmaktan memnunun şahsen…


Özel günleri bir ay öncesinden yaşamayı şiar edinmiş tüketim ve piar camiasında bundan sonraki temamız 8 Mart Kadınlar Günü… Bekleriz!


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.