Dünyanın damarını tıkamak…

“Bütün nehirlerin bir şarkısı vardır. Nehirlerin sesleri susturulduğunda, insanların da sesleri susturulur“ diyor.

Patagonya’dan Mapuçi halkının lideri Moira Millan geçen hafta sonu İstanbul’da toplanan Uluslararası Nehirler Konferansı’nda yaptığı konuşmada...


Nasıl insanın kanı, damarları vasıtasıyla dolaşıyorsa tüm vücudunda...


Kalbini, beynini, tüm hayatı besliyorsa bu kan, nehirler de dünyanın damarları aslında.


Nehirler, durup dinlenmeden taşıdıkları suyla toprağı, hayvanı ve insanı besleyen yegâne kaynak. Gelmiş geçmiş bütün büyük uygarlıkların nehir boylarında kurulması bir tesadüf olabilir mi?


Geçtiğimiz yüzyılda dünya üzerindeki büyük nehirlerin yarısından fazlasının üzerine 50 bin civarı baraj yapıldı.


Buna tıpta “damar tıkanıklığı” diyoruz ve tıkanan damarımız ölümümüze yol açmasın diye açık, kapalı ameliyatlar oluyoruz.


Akışı tekrar elde edebilmek için. Peki, dünyanın can damarları “enerji sorununu çözmek” adına tıkanmaya devam ettikçe ne olacak? Daha çok barajın yapılması suyun döngüsüne zarar verecek. Tabiatı “akmak” olan bir doğal sistem artık “durmaya” zorlanacak. Dağlardan gelen temiz yağmur suları tarlalara, ormanlara en nihayetinde denize ulaşamayacaklar.


Nehirlerin etrafında yaşayan on binlerce insan yerinden yurdundan edilecek ve göç etmeye zorlanacak. Nehir havzalarında yaşayan canlı türlerinin çoğu yok olacak.


Barajların yapıldığı yerlerde ekosistem tamamen değişecek. Sorun gerçekten “enerji sorunu mu?” Bizdeki “sular boşa akmasın” zihniyetinin bir benzeri Brezilya’da hüküm sürüyor. Dünyanın oksijen kaynağı Amazon Ormanları’nı besleyen Amazon


Nehri ve kolları üzerine sayısız baraj yapılıyor. Tıpkı Karadeniz’in HES’lere (hidroelektrik santral) karşı isyanda olması gibi Brezilya yerel halkı da direniyor barajlara.


Brezilya’da Belo Monte Baraj Projesi’ne karşı mücadele eden Kayapolardan, Megaron Txucarramae enerji sorunu adı verilen problemi çok güzel açıklıyor:

“Brezilya’nın enerji sorunu değil, enerji israfı sorunu var.” Txucarramae, hükümetin yerli halkları ve onların kültürlerini koruması gerektiğini ancak bunu yapmadığını, aksine müteahhitler ve maden şirketleri adına hareket ettiğini ve onları koruduğunu ifade etti Nehirler Konferansı’ndaki konuşmasında.


Belo Monte Barajı’nın inşaatı 40 bin insanı yerinden edecek; 688 km2’lik yağmur ormanı su altında kalacak. 2012’de proje kapsamında kabilelere danışılmadığı için baraj projesinin askıya alınması kararı çıktı; ancak federal mahkeme, yerel mahkemenin bu kararını iptal etti. Baraj için 15 ayrı suç duyurusu yapıldı.


Bizde 50 yıldır ısrarla yapılmak istenen Ilısu Barajı Projesi’nde de benzer bir durum var. Ilısu Barajı’nın yapılması istenen bölge UNESCO’nun 10 Dünya Mirası özelliğinin 9’unu içeriyor.


Civarda 35 bin insan yaşıyor. Ilısu Barajı inşasının 12 bin yıllık Hasankeyf antik kentini sular altında bırakacağı biliniyor.


Temiz suyun iklim değişikliğine maruz kalan dünya için ne kadar büyük önem arz ettiği tartışılacak bir konu değil. Nehirlerin yönetimi bugünkü gibi devam ederse bundan 50 yıl sonra elektrik için değil su için mücadele edileceği aşikâr. Yine de kör göze parmak sokar gibi kalkınma adına tabiatı katletmenin yolları ısrarla aşındırılıyor. Büyük yatırım projeleri (3. havaalanı, nükleer santrallar vs.) için Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’nun gerekli olmadığına dair bir yasanın çıkarılmaya çalışılması da bunun kanıtı.


Nehirler Konferansı’nda konuşan Kayapo Kabilesi’nden, Şef Megaron Txucarramae‘nin kızı Mayalu, “Doğa satın aldığınız her şeyden daha önemli. ‘Nehirler için neden bu kadar uğraşılıyor?’ diye sorabilirsiniz. Sular taze, güçlü, yaşamsal, yaşam için gerekli.

Yaşam, doğanın bir sonucu” diyor; biz hâlâ tıkanmış damarlarımızla sağlıklı bir geleceği düşleyebileceğimizi sanıyoruz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.