Kaostan kozmosa…
Yine bir sessizlik inzivası… Bu kez yemek ve organizasyonu Özge devraldı, ben ekibe yardım edeceğim, yıllardır hayalim olan hâle aniden birkaç adım birden yaklaştığımı hissediyorum, şükür.
“Kendimle uğraşmıycam daha fazla” dedim sonunda! Birlikte bişeyler yapmayı seviyorum ya, acaba tek başına yapmakla ilgili bir dersim mi var? Mutlaka vardır zaten de, acaba birlikte yapalım derken sorumluluğu da paylaşmak niyetinde miyim ve acaba bu, bir sorumluluktan kaçış yoluna dönüşmüş olabilir mi? Hepsi başlı başına ve birbirine bağlı soru. Banane banane, ben tek başına yapmıycam işte! Tek başına yaptıklarım da var hâlbuki, onlar ayrı, birlikte yapmayı sevdiğim şeyler ayrı.
Birlikte menü hazırladık, Yıldız’la da alışveriş listesi yaptık, liste için Çağım, Birsen ve Özge alışverişleri yaptılar, unuttuklarımızı katılımcı arkadaşlar tamamladı sağ olsunlar. Gelen gönüllülerimiz de aynı güne denk gelince herkes birbirine Hızır olmuş oldu. Ayda mutfağa yardım etmeye niyetlenince benim işim daha da hafifledi. Özge ile konuşabildiğimiz zamanlarda aramızda iş bölümü yapmıştık, en sonunda “akşam için çorba yapmak” konusunda anlaştık, elimden geldiğince yardım zaten her zaman. Ohh! “Salıver, salıver…” dedikleri bi hal var ya, kendimi gözetmeyi akıl ettiğimde başlayan bir süreçmiş, dinlenme ihtiyacımı karşılayabiliyorum artık. Beni bir süreliğine yerimde oturtan canların varlığına şükürler olsun.
Artık “N’oolucak, n’oolucak?” diye gezinmekten vazgeçmiş, bi nevi ümidimi kesmiştim evin ve bahçenin hafiflemesiyle ilgili ama evren benden ümidini kesmemiş anlaşılan. Birkaç ay önce yaptığım yardım çağrısını kalbinde hisseden canlardan Yıldız ve Özge bahçenin ve evin ihtiyaçlarına ve iş akışına oldukça hâkim bir durumda olunca güzel bir Voltran oluştu. Evin müzik bölümündeki eski halıyı kaldırıp yerine İnci Teyzem’in kilimlerinden serdik, ev oradan hafiflemeye, bi geniş görünmeye başlamıştı zaten. Elimiz değdikçe de bir yeri temizleyip düzenliyoruz, böyle böyle inziva öncesinde girişmeye niyet edip tek başıma cüret edemediğim birtakım yeni düzenlemelere Gamze’nin de gelişiyle birlikte cesaretle giriştik. Evin altı üstüne geldi, tüm giysi dolapları açıldı, her şey dışarı çıktı, verilecekler ayrıldı. “Allahım bu yığınlar nasıl toplanır?” diye hepimiz içimizden geçirmişiz doğrusu ama oldu sonunda. Gönüllü kullanımı için dolaplar ayrıldı, yorgan ve çarşaflar yerine yerleşti, gayet sadeleşerek o yığınları iki minik tepeciğe dönüştürdük. Son iki tepenin biri, kuşlar toplantısına* gidecek giysilerim, diğeri de ayrı bir odaklanma ile yerine yerleşecek, olsa iyi olur, hiç acelesi yok, bu kadar oldu ya, sonsuz şükür.
Özgeciğim heyecanlanmış, pır pır yürekleriz ya, normal bu, şaşırmıyoruz artık. Hayırlısıyla yüzümüzün akıyla inzivamız bitince şu şarkıyı çalıp söyleyelim birlikte diye hayal kurmuş ve dahi etkinliklerin kapanış kutlaması müziği olsun bu şarkı. Mooji Abimiz heybetli sesiyle konuşmaya başlıyor ve sonra koroyla birlikte söylüyor, onu dinlerken gülen yüzü canlanıyor gözümde. Daha ileri hayalim, burada kalıcı bir ekip oluştuğunda benim de böylesi inziva çalışmalarına iç huzuruyla katılabilmem. Birlikte nice etkinlikler için heyecanlıyız.
5 Mayıs’ta flora’da Hıdrellez kutlaması olacak ayrıca, yöredeki arkadaşları bekleriz, farklı farklı yerlerden birbirimize şifa olmaya, destek olmaya, dualar yollamaya devam edelim.
Hem her fırsatta şarkı söylüyorum hem de örgü örmeye başladım yeniden, tığ işi büstiyerler örüyorum. Bir prototipi bitirdim, onu örerken Yıldız ısmarladı bi tane, bitirince hemen onunkini örmeye başladım. Duyanlar birbirine söylemiş, siparişler almaya başladım şimdiden. Onları örerek kuşlar toplantısına gidip şarkı söylemek şimdiki hayalim. Onun tarihi belli, 5-12 Mayıs arası. Can kadınlar, kız kardeşlerim, ördüklerimi rahat rahat derilerle, boncuklarla süslemek için biraz daha zamana ihtiyacım var gerçi ama, şimdiden kuşlar toplantısına uçmama destek olmak ister ve bana Haziran sonuna kadar zaman verebilirseniz elimde olan ip renklerinden seçerek siparişlerinizi ve desteklerinizi iletebilirsiniz. Ezcümle “50 Lira ile katkıda bulunacak 30 dişi kuşa ihtiyacım var” dedim, üçü belli oldu bile, dilerim gökkuşağı renkli kadınlar dolaşsın etrafta bu yaz.
Orman yolumuzun kirası için Antalya Orman Genel Müdürlüğü’ne gide gele çalışanlarla arkadaş olmuştuk. Bi keresinde, Orman Araştırma diye bi bölüm var, orada çalışanlarla bir sohbetimizde bize dediler ki: “Bahçede yıllar sonra açmış bir çiçek görürseniz şaşırmayın, bazı tohumlar özel şartları bekler, onlar oluşunca çatlarlar ancak, o yüzden 6-7 yıl sonra mesela, bahçede yepyeni bir bitki ile karşılaşabilirsiniz.”
Bi de üstüne bi bilgi daha verdiler: “Araştırdığımız şeylerden biri de bitki sosyolojisi, bazı bitkiler bir arada yaşamayı seviyorlar, benzer gıda ihtiyaçları olanlar aynı toprakta buluşuyorlar. Bir dahaki sefere doğaya baktığınızda dikkat edin, siz de fark edeceksiniz.”
Ve öyle de oldu, yeni çiçekler gelmeye başladı bahçeye.
Yıllardır gelmek isteyip bir türlü gelemeyen Özlem de sonunda geldi ya daha ne isterim? Diğer tatlı cadılarımı da burada görmek isterim tabii ki, yapılacak önemli büyüler var. Çiçeklerle, polenlerle oluyor o lezzetli ballar, arı gibi enerjilere ihtiyaç var. Pek severiz kendisini, Charles Eisenstein diyor ki: “Aydınlanma bir grup çalışmasıdır.”
Örümceklerle anlaşmamız var, temizlik sırasında eski ağlarını temizlerken kenara kaçılacaklar, ben temizliğimi bitirince de gelip yeni ağlar kuracaklar. Bir zamana kadar anlaşılmıyor da çok fazla olup da tepemizden sallanmaya başlayınca gözümden gönlüme doğru ilerlemeye başlıyor o ağların yorgunluğu. Örümcek ağına yakalanmış gibi debelenip durup, en sonunda kıpırtısız kalıp nefessiz hissettiğim zamanları hatırladım da sonra aklıma arkadaşımızın anneannesi geldi. Bi keresinde baltayı ayak parmağına rast getirmiş de, “Bulun, getirin bana bi örümcek ağı” demiş, getirmişler. Ağı kanayan parmağına sarınca bi süre sonra kan duruvermiş. O ağlar, o bağlantılar şifa hep. Susmaksa büyük şifa, ucundan bucağından bize de bulaşıyor enerjisi, ne mucize.
Şu umudun da hangi yollardan, nasıl geleceği belli olmuyor yahu!
Umudum geri geldi artık!
*Kuşlar toplantısı –Conference of Birds adıyla bilinen Feridüddin Attar’ın Mantıkut-Tayr kitabındaki Simurg öyküsünden esinlenen bir müzikli buluşma.
YORUMLAR