Ölüm yok, korku yok…

Işığı izliyorum bir tepeden.



Güneş, bir başka tepenin ardında kaybolurken saklambaç oynuyor benimle. Karşımdaki vadiye arkamdaki tepenin gölgesi vurmuş. Gölge, bir ağaçtan diğerine el veriyor. Tepelerin ardında deniz yavaş yavaş kararıyor.


Işıkla gölgenin dansı bu.


Şimdi bir ağacın dalında, bir sonraki an karşıki tepenin ucunda ışık. Işık geri çekiliyor, gölge ışığı yutuyor gibi.


Günün son ışıklarını kovalıyorum Tahtalı Dağı’nın eteklerinde.


Güneş yarın yine doğacak.


Bugün bizi her bir candaki güzellikle onurlandırdı; yarın yine can verecek her şeye ışığıyla.


Bugün hepimize yaşattıklarına şükürler olsun.


Ölüm diye bir şey yok ya, korku da yok o yüzden.


Bizimle birlikte yaşamış canlar, an gelip de aramızdan ayrıldıklarında, biz onları bir daha göremeyecek olmanın hüznüyle iç çekiyoruz.


Ağlıyoruz; gözyaşları çaresizce akıyor.


Bir daha onları görememek ne demek ki acaba?


Anılarda hep canlı olmayacaklar mı? Yüreğimizde yaşatmayacak mıyız onları? Gözlerimizin içine bakan gözlerini ömrümüz oldukça hatırlamayacak mıyız? Gün gelip biz de son nefesimizi verdiğimizde ruhlarımız hep birlikte olmayacak mı? Yeniden kavuşmayacak mıyız? Ezelde doğmuş aşkımız ebede kadar sürmeyecek mi?


Şükürler olsun varlıklarına, bize yaşattıkları o güzel anlara.


Onları hatırlamaya, sevmeye devam ettiğimiz sürece yaşayacaklar.


Küçükken ağladığımı hatırlıyorum, “Ya anneannem, dedem ölürse” diye. Terk edilme korkusu muydu bu acaba? Ya da ilk kaygı?


Kim bilir?


Ölümü nasıl bir şey olarak algılar ki bir çocuk? Niye ağlar?


Benim için sevdiklerimi bir daha göremeyecek olmaktı sanki ölüm. O halde kendime ağlıyor olsa gerek idim. Ölünce, bir canlı için üzülecek ne kalır ki yoksa?


Mutfaktan çıkan organik çöplerimizi, bahçeden çıkan ot ve dalları biriktiriyoruz onca yıldır. Bir zaman sonra toprağa dönüşüyorlar.


Bu inanılmaz bir süreç.


Toprak oluyorlar!


Sonra biz onları bahçemizdeki fideler, ağaçlar ve çiçekler için gübre olarak kullanıyoruz.


Bir başka tohumun büyümesine yardım ediyorlar.


Muhteşem bir döngü bu!


Çiçek, yeniden hayat bulmak için canını tohumlarının içine saklıyor. Tohumlar, rüzgârın o güzelim dokunuşlarıyla toprağa karışıyor. Çiçeğin ölmüş bedeni can oluyor yenisine. Yeni canlar fışkırıyor sonra; büyüyüp ağaç oluyorlar, ciğerlerimizi dolduruyorlar. Meyveleriyle, yapraklarıyla doyuruyorlar bizi.


Sevdiklerimiz de öyle.


Nefes alıyoruz sanki onlarla, yaşıyoruz tüm hallerini. Anları paylaşıyoruz. Eğleniyoruz birlikte.


Gözlerimize son kez baktıklarında sonsuzluğa karışıyoruz o anda. O anı sonsuza dek gözlerimizde saklıyoruz. Gözlerindeki son bakışı hiç unutmuyoruz. Ruhları huzura kavuşuyor o gözler son kez kapandığında.


Bir daha birbirimizi dünya gözüyle göremeyeceğiz…


Yirmi yıldır kırda bir hayat sürüyorum. Bunca yıldır öğrendiğim bir şey varsa o da ölümün olmadığı. Her canlı öldüğünde, dilimize yerleşmiş o çok güzel deyişle “toprak oluyor”, başka canlara hayat veriyor.

Sadece toprak mı oluyor ki?


Hoşçakal Falkor.*

Ölüm diye bir şeyin olmadığı o yerdesin şimdi. Ormandasın…

Merhaba sana.


4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde ruhunu teslim eden köpeğimize saygıyla:

Ben, her gün, etrafımdaki her şeye derinlemesine bakarım: Ağaçlara, tepelere, arkadaşlarıma. Kendimi onlarda, herkeste ve her şeyde görürüm ve ölmeyeceğimi bilirim. Ben bir sürü şekilde devam edeceğim. Arkadaşlarım bana baktıklarında bu görünen bedenden başka şekillerde beni görmelidir. Bu günlük çalışma, şu anki tezahürümün ortadan kaybolma vakti geldiğinde, arkadaşlarımın ağlamamalarına yardımcı olacaktır; çünkü bu tezahür ortadan kaybolduğunda, diğer tezahürlere yer açar.**


*Michael Ende’nin “Bitmeyen Öykü” adlı kitabındaki başkahramanlardan “Şans Ejderhası”.

**Ölüm Yok Korku Yok – Thich Nhat Hanh…..Okuyan Us -Flora Dizisi


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.