İlk açıldığı günlerde büyük sükse yapan, sosyete ve iş dünyasının buluşması noktası haline gelen Beymen Brasserie kan kaybetmeye başladı. Daha önce, promosyon bardaklarda 50 TL’ye içki sattıklarını ve her yerin döküldüğünü yazmıştım. Bunun üzerine bütün ekibi değiştirme kararı alan Metin Fadıllıoğlu, mekânı da bakıma sokarak yeniledi. Daha sonra gittiğim mekân gayet keyifli bir yer haline gelmiş ama personel değişikliği pek işe yaramamış açıkçası. Birden müşteri profili değişti, akşamüstü buluşma noktası olan mekân iş yapmamaya başladı. Tüm bunlar personel değişiminin bir mekâna ciddi derecede zarar verebileceğini gösteriyor. Metin Bey tüm yönetimi ele alsa da yaptığı değişiklikler işe yaramamış gibi görünüyor. Demek ki, işletmeci Ayşem Saraçoğlu’nun mekânda olması büyük artıymış. İyi işletmeci midir yoksa değil midir orasını bilemem, ama mekânda büyük etkisi olduğu bir gerçek.




Brasserie turistlerin yeri oldu!


Brasserie’nin artık turistlerin uğradığı bir yer olmasına çok üzülüyorum. Şehrin en prestijli caddesinde, en iyi mağazanın girişinde bulunuyorsun, solunda Louis Vuitton, arkanda Beymen, çaprazında Prada var; olacak iş değil. Nasıl bu hale geldiler bir türlü anlayamıyorum. Eskiden cumartesi günlerini iple çekerdim, çünkü Beymen Brasserie, piyasa diliyle ‘yıkılıyordu’. Kimi arasam oradaydı. Bir keresinde hemen yan tarafımda Aydın Doğan, arka masamda Metin Aşık, içeride Cem Boyner oturuyordu. Daha ismini sayamadığım birçok başarılı ve ünlü isimle aynı havayı teneffüs etmek sıradan bir vatandaş için çok önemli. Zaten mekânları değerli kılan, arada sırada böyle müşterinin gelmesi bana göre. Ancak sonra ne olduysa Aydın Doğan hemen ileride bulunan Hardal’da yemek yemeye başladı. Beymen’e bir daha gitmez oldu. Onun gibi diğer işadamları ve sosyetik simalar da mekânın önünden geçmez oldu.




Biber çok popüler!


Bir dönem Nişantaşı’ndaki mekânlar yazın iş yapmazdı. Mustafa Sarıgül’ün Atiye Sokak’ı geliştirme projesiyle birlikte yılın 12 ayı iş yapar oldu. Ama Nişantaşı ne kadar popüler olsa da bazıları iş yapamıyor. Çünkü hizmet sektörü şımarıklık yapmana izin vermiyor. “Value for money (paranın karşılığını isterim)” sözünü son günlerde çok duyar oldum. Kimse müşteriden daha büyük değil! Sonra çok zaman geçmeden Emre Ergani bir dönem popüler olan Biber’i tekrar Nişantaşı’nda açmaya karar verdi. Beymen Brasserie müşterisi yavaş yavaş buraya kaymaya başladı, yeni akşamüstü buluşma noktası oldu. Erken başlayan gece kulübü konsepti ne olduysa bir anda tutmuş oldu. İlk zamanlar benim de gitmeyi çok tercih etmediğim Biber’de bugünlerde yer buluyorsan şanslı sayılırsın. 7’den sonra birden dolmaya başlıyor. Yıllardır Şamdan’da dinlediğimiz müzikleri Biber çalmaya başladı. Şamdan’ın erken saatte eğlenceye start veren versiyonu oldu. Mekân çok iyi iş yapıyor. Sebebi nedir bilmiyorum, ama iyi hizmet verdiklerini ve personelin güler yüzlü olduğunu biliyorum. En önemlisi ise fiyat politikaları. Biber’de içki çoğu mekândan daha ucuz. Yalnız, Emre Ergani de çok yayılırsa aynı tehlike onu da bekliyor. Bu arada “Vergiler yüksek” diye söyleyen mekân sahiplerine bir çift sözüm var: Markette vergilendirilmiş bir şarabı 20 TL’ye alıp 135 TL’ye satıyorsunuz. Fakat hâlâ “Vergiler yüksek” diyorsunuz. Kardeşim, vergiyle ne alakası var. “Sizin aç gözlülüğünüz” desek daha doğru olur. Daha çok para kazanma hırsınız yüzünden millet evde yemek yiyip içki içmemeye başladı. Ama bütün mekân sahipleri hâlâ “Vergi” diyor. Markette satılan içkiler vergilendirilmiş ve üstüne bir de kâr payı koyulmuş olarak satılıyor. Demek ki vergi bahane.




Atiye sokak yükselişe geçti!


Biber’in popülaritesi ve Atiye Sokak’ın geliştirilmesi projesinden sonra Beymen Brasserie iyice kan kaybetti. Atiye Sokak’taki restoranlarda kişi başı yemek ve içki 40-50 TL arası olunca genç kesim de buralara gitmeye başladı. Sokak başlı başına piyasa oldu. Elio, Quick China, Hardal, Cento Per Cento, Salomanje Nişantaşı’nda en çok iş yapan mekânlar arasında... Hemen alt kısımda bulunan Midpoint günün her saati iş yapıyor. Kan kaybeden diğer bir mekân ise Zanzi Bar. Kendisini hiç yenilemedi ve hep aynı devam etti. Müşteri artık mekândan sıkıldı. Fiyatlar da çok yüksek. “Arz-talep meselesi” diyen olabilir ama artık pahalı satan yere arz olmuyor beyler. Keza Beymen Brasserie, aynı şekilde, onların da fiyatları çok yüksek. Cipriani de bir hevesle başladı ama fiyatları yüksek olunca beklediği ilgiyi göremedi. Sonra fiyatları düşürdüler ama bu sefer de müşteri gitmemeye başladı. Koskoca Cipriani, kendi halinde, varlığı-yokluğu belli olmadan devam ediyor. Artık sektöre küçük girip büyük oynayanlar var. “Ben oldum” diyen mekânlar kan kaybediyor ve maalesef, bir süre sonra bitiyor.






Hazırlayan: Tayfun Topal

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.