Başak Sayan iki bebekli, mis kokulu, uykusuz ve yorgun hayatından çok memnun. Eşi Murat Vardal da en az kendi kadar samimi, sıcak ve misafirperver. Başak Sayan’a anneliği ile ilgili merak ettiklerimizi sorduk. Samimiyetle anlattı hamileliğini ve annelik serüvenini.


Hamileliğinizden başlamak istiyorum, nasıl geçti?

Kabus gibi! Başından itibaren çok zordu çünkü ilk üç ay çok mide bulantım oldu, yemek yiyemedim. Dördüncü aydan itibaren taşikardi başladı bende. Kalp atışlarım 150’lere kadar çıkıyordu, iki adımda fenalık geçirme noktasına geliyordum. Altıncı ay rahatladım derken komşuyla yaşadığımız sıkıntı patlak verdi. O gece yaşadığım stres sebebiyle rahim ağzım kısaldı ve erken doğum riski başladı. Hastane süreci başladı ve erken doğum riskini atlattım derken bu defa da preklampsi (gebelik zehirlenmesi) oldum. İnanılmaz ödem yaptı, 25 kilogram kadar ödem vardı. Ayaklarımın üzerine basmakta zorlanıyordum. Lavaboya gitmek bile çok zordu benim için, çok fenaydı. Bir taraftan karnımda ne kadar uzun kalırlarsa o kadar iyi diye düşünüyordum; bir taraftan da bir an önce doğmalarını… Çok stresli bir dönemdi ama çok şükür 34. haftaya girdik ve doğum yaptım. Ben daha 10-15 gün var diye beklerken benim tansiyonum 19'a çıkınca doğuma aldı doktorum. Hiç beklemediğim bir anda doğum yaptım.


Hamileyken bağ kurma gibi bir durum oldu mu bebeklerinizle, bu zorlu süreçte?

Hamileyken ben canımın derdine düştüğüm için bağ kurma olayı çok mümkün olmadı. O sonradan gelişen bir şey oldu benim için.


Kucağınıza alınca peki o zorlu süreçten sonra neler hissettiniz?

O kadar stresli bir doğumdu ki ameliyathanede hiçbir şey hissetmedim. Önce birisine sonra diğerine baktım. Kucağıma alamadım, emmek için veremediler çok küçük doğdukları için. Sarıp kuvöze aldılar, onlar oradayken de çok yoğun şeyler hissetmedim. ‘Bunlar benim mi’ diye düşünüyordum, onlara baktığımda. Ne zaman ki kucağıma aldım, eve geldim o zaman yoğun şeyler hissettim.


Sizin yaşadığınız sıkıntıların benzerini yaşayan anne adaylarına söylemek istediğiniz bir şey olur mu?

Düzenli doktor kontrolü çok önemli. Mesela ben bir ay hastanede yattım, strese girince doktorumdan izin aldım evde dinlenmek için, eve döndüm. Her dört saatte bir tansiyon bildirme sözü de verdim, doktora. Eşimle film izlerken, filmi flu görmeye başladım. Eşimle paylaştım bu durumu. Hemen doktora haber verdik ve bu preklampsi (gebelik zehirlenmesi) belirtilerinden biriymiş meğer. Onun için hamilelik döneminde en ufak bir şeyi es geçmemek gerek, bunu önemle söylemek isterim.


Anne olmanın zorlukları nasıldı peki, daha önce kolay olduğunu düşündüğünüz ama öyle olmadığını gördüğünüz şeyler oldu mu?



Ben ikiz bebek sahibi olmanın zorluğunu biliyorum; çünkü benim kardeşlerim ikiz. Fikir olarak zor olacağını biliyordum zaten. Korkuyordum da aslında ama su akıyor ve yolunu buluyor gerçekten. Ben bir de çok zorlu bir aşamadan başladığım için şu an daha kolay geliyor. Bir süre aynı anda emzirme, uyutma, ağlama gibi bir durum oldu ve bu evde kısa süreli panikler yaşattı hepimize aslında. Ama kısa zaman önce aralarına birer saat koyduk. Çocukları tanıdıkça oturuyor işte bazı şeyler, bu fikir bizde sonradan gelişti. Üç ay kadar gaz atakları sürdü. Çok fena bir süreçti.





Bebeklerin bakımı konusunda nasıl yardım alıyorsunuz, eşiniz yardım ediyor mu?

Bir tane bebekler konusunda yardımcım var, bir tane de evin günlük işleri konusunda yardımcım var. Eşim acayip yardımcıdır. İşten gelir gelmez bebeklerle ilgilenir; gaz çıkarma, uyutma konularında çok iyi. Bebekleri çok iyi sakinleştirir. Zaten çocuklarla arası çok iyidir. O nedenle ben biliyordum iyi bir baba olacağını.


Bu kadar göz önünde olan ve sürekli üreten birinin bebeklerden sonra onların bakımları ile ilgilenmesi nasıl hisler uyandırıyor? Bunaldığınız oluyor mu? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Yok hiç bunalmadım, çok anlık bunalmalar oluyor tabii ama uzun süreli o hissi hiç taşımadım. Ben zaten çok sosyal biri değilim. Evde olmayı severim. Bu yanımı bildikleri için arkadaşlarım da hayatında bir şey değişmedi ki diyorlar. Belki yardım aldığım içindir bilemiyorum ama bunalma yaşamadım. Şu anda TV, yazı işlerim için kafamda planlar net değil ama bu da kısa süre içinde yolunu bulacaktır diye düşünüyorum.


Bir paylaşımınızda, bebek sahibi olduktan sonra tüm hırs ve bencilliğin bitmesi ile ilgili bir şey söylemiştiniz. Annelik hangi hırslı yanınızı törpüledi?

Bebek sahibi olana kadar şöyle olmalı, bunu başarmalıyım, şu da olsun vs. derken bebekler olduktan sonra amaç onların mutluluğu oluyor. Daha önce para da amaçlar arasındayken artık para; bebeklerin mutluluğu ve rahatı için araç haline geldi. Başarı, para, daha fazlası sadece onların geleceği için araç oluyor. Herkesin sağlıklı bir bencilliği olmalı ondan bahsettim aslında. Bir zorluk, felaket anında önce kendini kurtarmaya çalışıyor insan. Ama çocuk sahibi olduktan sonra artık önce onları düşünür hale geliyor.


İkiz bebek annesi olarak bebeklerin tüm ihtiyaçlarını karşılayamama duygusuna kapılıyor musunuz? Tek bebek varken bile bunu yaşayan anne sayısı çok fazla.

Öyle bir his vardı aslında. Bu birer saat olayı ile dengeye soktuk. Şu an içerde biri besleniyor diğeri uyuyor. Dolayısıyla daha kolay oldu ihtiyaçlarına karşılık vermek.


Kariyeriniz, kitaplarınız,TV… Önünüzde yakın vadeli planlar var mı, bebeklerden sonra?

Kendi geliştirdiğimiz projeler var önümüzde. Farklı işler de var ama kesinleşen bir şey yok henüz. Çok yormayacak, kalbimi de çalacak bir şey olduğunda kesinleşecek. Çok ara vermeden…


Zaman yönetimini nasıl sağlıyorsunuz, yalnız kalabiliyor musunuz? Yalnız kalmaya ihtiyacınız oluyor mu?

Beni en çok sarsan uykusuzluk oldu. 3-4 saatte bir süt sağıyorum. Annem ilk 40 gün lohusa olduğum ve süt verdiğim için yorulmamam gerektiği konusunda ısrar etti ve kalkmamı istemedi geceleri. Ama ben yine de kalkıyordum. Sürekli süt sağmam gerekiyordu. Yakın zamana kadar gözlerim kapalı geziyordum neredeyse evde. Oldukça zorladı uykusuzluk beni çünkü. Yalnız kalmaya ihtiyaç duymuyorum çok fazla. Süt sağma zamanlarımda yalnız kalıyorum ve galiba bu bana yetiyor. O sürede kitap okuyorum, bir sağma seansında filmin bir kısmını diğerinde de kalan kısmını izliyorum. Bu da tek başıma aktivite yapma ihtiyacımı karşılıyor galiba.


Bebeklerin yetiştirilmesi konusunda olmazsa olmazlarınız var mı kafanızda?

Hepsi yalan oldu. Mesela asla kucağa almam ağladıklarında diyordum. Ya da meme almazlarsa mama veriririm, modern çağdayız mamalar yeter diyordum. Bu da düşündüğüm gibi olmadı. Ares almadı bir süre memeyi, sağıp verdiğim halde. Bunu çok dert ettim. Bir yudum fazla meme alsınlar diye sırtımdan ter dökülüyor bazen. Düşündüğüm gibi olmadı yani bazı şeyler.


Bu süreçte kendi annenizle ilişkiniz değişti mi?

Annemle her anne-kız gibi tartışırdım. Hamilelik, annelik derken annemi çok daha iyi anladım. Bu kadar zorlu süreç ile, bir annenin bebeğine beslediği sevginin nasıl bir sevgi olduğunu anlıyor insan. Yoksa herkes bilir ki anneler çocuklarını sever. Bu muazzam sevgi karşısında evladın bir ters bakışı bile annelerin kalbini paramparça edebilir. Onun için annelerle tartışılmaması gerektiğini öğrendim. Zaten annemle tartışmalarımız bıçak gibi kesildi.


Kendi yetiştirilme biçiminizden yansıtmak istedikleriniz veya istemedikleriniz listesi var mı?

Annem çok disiplinli bir anneydi. O zamanlar bu zor gelse de, bunun çok faydasını gördüm ben sonrasında. Muhtemelen ben de disiplinli bir anne olurum, onların iyiliği için.


Röportaj: Bengü Kantekin Günal


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.