Burcu Güneş.... Siyahi gırtlaklı beyaz kız. Yeni teklisi ‘Darmaduman’la her çalışmasında olduğu gibi yine farklı bir tarza büründü. Bu kez karşımızda gördüğümüz Burcu Güneş tam bir bohem. Kendisini birkaç ay sonra çıkaracağı türkü albümüyle yine farklı bir tarzda göreceğiz. Pop, caz, türkü...


Yeni tekliniz ‘Darmaduman’dan başlayalım... Sözü ve müziği Eflatun’a ait bir şarkı. Düzenlemesini Okan Akı yaptı, klibiniyse Murat Joker çekti. Çok güzel dönüşler alıyoruz. İnsanlar benim sesimden Eflatun şarkıları dinlemeyi seviyor. İyi bir ikili olduğumuzu düşünüyorum. n Yeni bir çalışma, yeni bir tarz. ‘Darmaduman’ın klibinde bohem bir tarzınız olduğunu gördük... Yenilenmeyi seviyorum. Her zaman yeniyi, güncelliği, taze enerjileri arı- yorum. İnsanlar, ilk çıktığım zamanla şimdiki halim arasında neden fark olmadığını merak ediyor. Sebebi işte budur. Daha genç ve tazeyim. Yaşlanmaya hiç niyetim yok.


'Cahil, cehaletiyle övünür oldu'

Günümüzde yorumcuların en büyük sorunu nedir? Ne yazık ki kalite dibe vurdu. Teknoloji her şeyi yüzeyselleştirdi, korku ve panikle ilerletilen kariyerler çoğaldı. Gerçekte bir yeri olmayan, bir yere de oturamayan, hem müzikal hem kişilik sorunları olan, olumsuzluklar içeren kimlikler ön plana çıktı. Sosyal medya da bu olumsuzlukların büyüyeceği bir zemin hazırladı. Aslında iyi bir marka yönetimi, iyi işler ve güzel bir duruş için kimsenin çok da düşünüp uğraştığı yok gibi. Asil insan asaletiyle övünmezken, cahil insan cehaletiyle övünür oldu. n Sizin en büyük alameti farikanız nedir? Öncelikle her insan eşsizdir. Beni farklı kılan özelliğimse sanatın içinde doğup sanatla beraber büyümekle birlikte, dünyaya gelirken bana sunulmuş olan özellikler ve yeteneklerimdir. Sadece yaradan tarafından verilen bu armağanlara güvenip yola çıkmak, bu yolda pek çok zorlukla mücadele etmek ve bugünlere gelebilmiş olmak, geçen yılları hazmederek yaşamak ve gittikçe güçlenerek ilerlemenin büyük bir armağan olduğunu düşünüyorum. Sanat hayatımda bir değer oluşturmak, onun büyü- düğünü ve marka haline geldiğini görmek, dışarıya çıkıp yolda kar- şılaştığım insanlardan duyduğum olağanüstü sözler ve iltifatlarla o değerin karşılığını bulmak ve seyretmek hayatın en büyük lütuflarından biridir. Kariyer ilerlerken marka duruşunu korumak, yeni başarılarla güzellikleri bir arada tutmayı başarabilmek, bu sevgi ve ilgiyi derinleştirip artırmak da ayrı bir beceri işi. Buna da ekstra bir özenle dikkat ediyorum.


‘HER GÜN YENİDEN SEVMEK GEREK’


Sizi meslektaşlarınızdan farklı kılan başlıca özellikleriniz nelerdir?

Daha en başından bu yola uzun bir yol, bir maraton olarak baktım. İlk hedefim kalıcılık, kalplerdeki yerimi almak ve saygın olmaktı. Starlığın veya efsaneleşmenin yolunun da bu olduğuna inandım. Bu yoldan çıkmamak için hiçbir zaman hissetmeden yazmadım, hissetmeden şarkı söylemedim. Hayran kitlemin her yaş grubundan olması, adımın sansasyonel olaylarda yer almayışı ve yaşam tarzım da sanırım beni farklı kılan diğer bir tarafım. Devamlı gün demde olmak gibi bir derdim olmadı. Her gün, her yerde görünmeye çalışmadım. Her şeye atlayan ve her yerde adı geçen biri olmadım çünkü bunlara hem ihtiyacım yoktu hem de bana bahşedilen armağanlara ihanet etmiş olurdum. n İlerleyen yıllar size elzem olan neler öğretti? Geçen 20 yıllık tecrübem ve yaşadıklarım bana her geçen gün yeni şeyler öğrendiğimi ve öğrenmeye de devam edeceğimi, her günümün heyecanla geçeceğini, her gün yeniden sevmek gerektiğini öğretti. Yenilenmek ve üretebilmek için bunlar elzem olan unsurlar. Duygularınla, insan ilişkilerindeki mantığı dengelemek gerektiğini, başarıya giden yolda en önemli adımın çok çalışmak olduğunu öğrendim. Samimiyetinse açamayacağı kapı olmadığını gördüm.

Hayatınızın bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Sanırım sanat hayatımda 50’nci yılıma bile girsem her zaman daha yolun başındaymışım gibi hissedeceğim. Daha birçok esere imzamı atmak istiyorum. Söylemek ve yazmak istediğim birçok şarkı var; dilden dile dolaşacak, kulaklarda hoş bir seda olarak kalmasını istediğim... Hayatımın bu döneminde kendimi her zamanki gibi enerjik, yeniliğe her zamankinden daha açık, herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabul eden, gideni saygıyla geleniyse sevgiyle karşılayan, her zaman kendinden emin ve güçlü hissediyorum.


'Ne kadar yoksan o kadar varsın'

Kendinizi güncellemek için nasıl bir metot izliyorsunuz?

İnsan zamanla değişir, gelişir ve olgunlaşır. Hepimiz bu değişimin bir par- çasıyız. Ancak önemli olan kökleri sağ- lam, dalları geniş, yaprakları renkli ve gölgesinde huzurla oturduğunuz bir ağaç olmaktır. Güncellenmek, değerini kaybetme korkusu olmadan yenilenmek ve üretmek gerekiyor. Sadece tüketim üzerine kurulu bir düzen işin en kolayı. Bol bol kitap okuyarak ufkumu geniş tutmaya çalışıyorum. Biliyorsun yıllardır tasavvufla da ilgileniyorum. Hayata yabancılaşmamak için mutlaka sokağa çıkarım. Genç, çocuk, yaşlı herkesle sohbet eder ve dertle- şirim. İlham dediğimiz şey kozmik zerreciklerdir. Evrende bir hiçlikten başka bir şey değiliz. Böyle hissetmek en güzeli. Ne kadar yoksan o kadar varsın. İşte bu tip derin düşünceler şarkı- larıma da büyük ilham oluyor.


Tasavvufa olan ilginiz nasıl başladı?

Tasavvuf ruhun terbiyesi, kalbin kötü huylardan arınmasının ve duru bir zihne kavuşmanın en doğru yoludur. İlk zamanlar tasavvufa bu temel felsefesi nedeniyle ilgi duydum. Daha sonra içine girdikçe beni saran, görünmez bir kürenin olduğunu hissetmeye baş- ladım. Hayatta yaşadığım birçok sıkıntıyı bu görünmez, huzur dolu, koruyucu kürenin yardımıyla az hasarla atlattım. Temiz bir kalp, arınmış bir ruh, inançlı bir hayat sanat hayatımda bana çok şey kazandırdı. Her insan işini ibadet eder gibi yaparsa dünya çok ama çok farklı bir hale gelir. Karşılıksız yapılan ve severek üretilen her şey gerçek ve kalıcıdır.


'Kibirden uzak duruyorum'

Tasavvuftan edindiğiniz en önemli öğreti nedir? Bu felsefe aslında anlatılmaz, yaşanır. Tarif edilmez bir ruh ve duygu halidir. Her öğretisi hayata yeni bir pencere açar. Ben öğrenmeye devam ediyorum. Bu konudaki sözlerimi Şems-i Tebrizi’nin bir deyişiyle sonlandırmam gerekirse “Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil... Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil... Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil...’’


Şöhret sizi ne ölçüde ilgilendiriyor?

Sizin için ne ifade ediyor? Şöhret, yaptığım işin vazgeçilmez bir parçası. Ancak öte yandan ağırlığı olan ve herkesin taşıyamayacağı bir yük. Kişiyi vezir de edebilir, rezil de. Ne yazık ki çoğu zaman istediğimiz gibi hareket edemiyoruz. Ben de şapka takıp tanınmamak için türlü haller alabiliyorum. Bu, ilgiden veya sevgiden rahatsız olduğum için değil, sadece sıradan bir gün geçirme özlemi hissettiğim için. Şöhretin yan etkisi olan kibirden her zaman uzak duruyorum. Yatağıma kahvaltılar getirtmiyorum mesela. Aradaki köprüyü iyi kuruyorum diye düşünüyorum. Sahnede alkışlar içinde diva, evdeyse yemeğini yapan Burcu’yum. Sıradan ve sade bir hayat yaşıyorum. Mütevazı olmayı çok önemsiyorum. Yüksekten bakanlar, biliyorum ki bir gün baş dönmesinden aşağıya düşer.

İlişkiye başlamak için ilk adımı siz atar mısınız yoksa bekler misiniz?

İlişki dansa benzer. İlk adımı erkek atmalı ve partnerini nazik dokunuşlarla yönlendirmelidir. Tabii bu durum o anın, ilişkinin akışına göre, karşıdaki kişinin verdiği kıymet ve enerjiye göre de deği- şebilir. Şartlanmalarım yok. Kalplerde aynı notalar çalı- yorsa gözleri kapatmak ve özgürce dans etmek gerekir.


"Sırada türkü albümü var"


Yakında çıkaracağınız türkü albümünüzden bahsedelim. Türkü söyleme fikri nasıl oluştu?

Türküler özümüz. Onlarla büyüdük. Benim için her zaman çok özel ve değerliydiler. Yıllardır konserlerimde, katıldığım televizyon ve radyo programlarında ara ara Türk halk müziği eserleri seslendirdiğimde hep güzel tepkiler aldım. Her zaman aklımda bir proje albüm hazırlama fikri vardı. Hasan Saltık prodüktörlüğünde, Kalan Müzik ekibiyle, Doğan Müzik adına türkü albümümüzün çalışmalarına başladık. Çalışmalar çok güzel gidiyor. Çok heyecanlıyım.


Türkülerimize yeterince ilgi gösteriliyor mu?

Türküler özümüzdür. Zamanında toplum olarak o kadar acılar yaşamışız ki, her acı birer saz olmuş, söz olmuş, ağıt olmuş ve kalbe dökülmüş. Belli bir dönem bazı müzik tarzları ötekileştirilmiş olsa da günümüzde özüne sahip çıkan, müziğin farklılıklardan doğan bir hazine olduğunu bilen gençler çoğunlukta. Selda Bağ- can’ın yurtdışında kazandığı başarılar ve yabancıların türkü- lere verdiği önem görüldükçe Batı meraklılığı da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Türkü albümünüzde yer alacak eserleri hangi kriterlere göre seçtiniz?

Yaptığımız toplantılar sonucunda duygusunu en iyi verebileceğim, gönül telimize dokunabilecek eserleri seçtik. 300’e yakın eser içinden 10’unda karar kıldık.


Burcu Güneş kimdir?

  • İlk bestesini 12 yaşında yaptı.
  • Babası Ali Güneş’le kurdukları orkestrayla büyük otellerde ve tatil köylerinde caz ve pop şarkıları söyledi.
  • Kariyerinde 6 albüm, 9 tekli çalışmasına imza attı.
  • 25 albümde konuk sanatçı olarak yer aldı.
  • Bir televizyon dizisiyle, bir sinema filminde konuk oyuncu olarak kamera karşısına geçti.
  • İlk albümünden bugüne kadar 6 ödül kazandı.

Röportaj: Mehmet Çalışkan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.