Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Yaklaşık 11 yıldır bir iletişim danışmanlığı şirketi yönetiyorum. Hayat boyu eğitimi benimseyen yapım sebebiyle halen öğrenciyim ve sosyal psikoloji alanında doktora yapıyorum. Aslında Uluslararası ilişkiler mezunuyum fakat kendi işimi hiç yapmadım. Anne ve babamın gazeteci olması sebebiyle çocukluğum hep Bab-ı Âli yokuşunda geçti. Işıklı masaların ve gretuarların olduğu o güzel dönemi yaşamak belki de hayatımın en güzel şansıydı. Bir dönem gazetecilik yaptıktan sonra masanın karşı tarafına geçtim ve bir iletişim danışmanlığı şirketi kurdum. Şimdi ulusal ve uluslararası birçok markaya iletişim/ marka ve imaj danışmanlığı veriyoruz.


Ne kadar süredir stil danışmanlığı yapıyorsunuz?

Moda ve stilin yaptığım işin bir parçası olduğunu düşünerek yaklaşık 2 yıldır önce Vakko Esmod’da sonra da Çolpan İlhan Moda Okulu’nda Moda ve Stil danışmanlığı eğitimleri almaya başladım. Önce iletişim danışmanlığı yaptığım markaların yönetim kurulu başkanlarına televizyon programlarına çıkarken nasıl giyinmeleri konusunda danışmanlık vermeye başladım. Daha sonra iş kadınları, CEO’lar ve işadamları danışanlarımın arasına katıldı. Tabii ki daha çok insana ulaşmak ve bilgilerimi paylaşmak için kurumlara bu konuda seminer ve eğitimler de veriyorum.


Nasıl stil sahibi olunur?

Bir insanı sadece lüks giyinmek veya bir ürünü sadece sezon trendi olduğu için almak stil sahibi yapmaz. İyi bir stil sahibi olmanın yolu öncelikle insanın kendisine güvenmesidir. İnsanın kendinden emin olması ve giydiği kıyafetler içinde kendisini iyi hissetmesi gerekir. Dolayısıyla özgüven sahibi her insan stil sahibi de olabilir. Dergilerde ya da reklam kampanyalarında ya da arkadaş gruplarında dayatılan dönemin trendlerini takip etmemek gerekir. Alışveriş yaparken gerçekte kullanmaktan keyif alacağı parçaları seçmeli insan.





Vücut şeklimize uygun kıyafeti nasıl buluruz?

Kendimize uygun olan kıyafetleri belirlemek ilk önce kendi vücut tipimizi ve alt ten rengimizi bilmemizden geçiyor. Bayanların en büyük sorunu vücut tiplerine göre giyinmeyi bilmemeleridir. Her kadının vücutlarında beğenmedikleri bir yer vardır. Eğer bu yerleri doğru şekilde kapatmayı öğrenirlerse hem kendilerine özgüven gelir hem de mutlu olurlar. Bayanlara has 6 tane değişik vücut tipi var.


Size yakışan en doğru rengi bulmak için; renk denemesi yaptığınız kıyafeti giyip ayna karşına geçip, kendinizi inceleyin. Gözlerinizin rengi ortaya çıkıyorsa; yüzünüz aydınlanıyorsa; doğru rengi seçtiğinizden emin olabilirsiniz.



En çok yapılan stil hataları nelerdir?

Yapılan moda hatalarının başında yanlış kıyafet seçimi geliyor. Trend kıyafetleri giymek uğruna vücudunuza uygun olmayan kıyafetler tercih etmemelisiniz. Kalçanız genişse skinny jeanler, taytlar size uygun olmayabilir. Göbek bölgeniz genişse düşük bel pantolonlar hoş durmayabilir. İç çamaşırlarının yanlış tercih edilmesi yapılan hatalar arasında yer alıyor. Kıyafetin üzerinde gereksiz detayları görünen, pot duran, hatlarınızı olduğundan büyük veya küçük gösteren iç çamaşırları kıyafetlerinizin görünümlerini mahvedebilir. Vücudunuzu tanıyarak iç çamaşır seçimlerini yapmak gerekir.


Kıyafet seçimlerimizde renk kombinasyonu nasıl olmalı?

Renkleri uyumlu bir şekilde kullanmanın temel yollarından birisi kontrast yaratmaktır. Ayrı renk gruplarında yer alan iki zıt rengi seçerek yaratılan kombinler oldukça dikkat çekici olabilir. Örneğin üçüncül renk grubuna ait bir renk olan bordo, birincil renk grubuna ait mavi ile kombinlenirse oldukça estetik ve etkileyici bir renk uyumu yakalanabilir. Aynı şekilde kırmızı ve yeşil kombini de kontrast renklerin uyumuna iyi bir örnektir.


Bir diğer kural ise tek renk kombinleri yaratmaktır. Burada amaç birbirine yakın renklerle uyumu yakalamaktır. Kırık beyaz ve bej gibi birbirine yakın renkler tek renk uyumuna girer. Kontrast yaratma tekniğinden daha kolay bir teknik olan tek renk daha az iddialı ama garantili bir uyum sunar. Bunun yanında iddialı renklerin yakın tonlarıyla oluşturulan kombinlere moda dilinde ton sür ton denmektedir. Fransızca bir kelime olan ton sur ton renk üstüne renk olarak bilinmektedir.





Hangi cilt tonuna hangi renk kıyafetler daha çok yakışır?

Öncelikle cilt alt tonunun cilt rengiyle hiçbir alakası olmadığını söylemek lazım. Cilt alt tonu; sıcak, soğuk ve nötr olmak üzere 3'e ayrılır. Nötr en az rastlanan türüdür, bu sebeple cilt alt tonu genellikle sıcak veya soğuk olarak tanımlanır.


Soğuk cilt alt tonuna sahip kişilerin cilt altındaki pigmentleri kırmızı/pembedir. Bu nedenle bu cilt alt tonuna pembe alt tonlu da denmektedir. Sanılanın aksine soğuk alt tonlu ciltlerin mutlaka soluk pembe beyaz olması şart değildir. Oldukça esmer bir kişi de soğuk alt tonlu olabilir. Sıcak alt tonuna sahip kişilerin cilt altındaki pigmentleri sarıdır. Bu yüzden sarı alt tonlu cilt olarak da tanımlanmaktadır. Bej tonlu olarak da tabir edilen bu cilt alt tonu, sıcak ve soğuk kategorisine uymayan ciltleri tanımlıyor. En nadir ve en şanslı grup budur.Çünkü her şeyi kendilerine yakıştırabilirler.


Cilt alt tonunu belirlemede kullanılan en basit yöntem, damar kontrolü. Gün ışığında bileğinizdeki damarlarınızı kontrol ediyorsunuz; damarlarınız mavi görünüyorsa soğuk, yeşil görünüyorsa sıcak alt tona sahip olduğunuz anlamına geliyor. Hem yeşil, hem maviyse de nötr alt tonu demektir.


Cilt alt tonunuzu bilmeniz, size yakışanı bilmeniz demektir. Soğuk tona sahipseniz, pembe, lacivert gibi soğuk renkler size daha çok yakışır. Sıcak tonlular ise doğal olarak yeşil, kırmızı gibi sıcak renkleri daha iyi taşır.



Kıyafet seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

İnsanların vücut dili ve konuşmaları kadar giyimleri de karşısındaki insana verdiği değeri ve önemi yansıtır. Bu yüzden kıyafet seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, karşımızdakini giyimimiz ile etkilediğimizi bilmek ve bu etkinin, çevremizdekilerin ve ailemiz ile aramızdaki iletişimin nasıl olacağını bilinçli bir biçimde tahmin edebilmektir.


Seçtiğiniz kıyafetler, ilk bakışta sizin hakkınızda bir şeyler anlatırlar, bu yüzden boyunuza, ten ve saç renginize göre seçim yapmalısınız. Başkalarını taklit etmeyin, kendi tarzınızı bulun. Hem iyi görünen, hem de içinde kendimizi iyi hissettiğimiz kıyafetler giymeliyiz. Kıyafetleri satın almadan önce mutlaka deneyin. Üstünüze uyup uymadığını en iyi siz bilirsiniz. İyi bir elbise bedeni size tam uyan bir elbisedir.


Desenli kumaşlar kullanılırken nelere dikkat etmeliyiz?

Çok fazla aksesuar kullanmak gibi, fazla ve farklı desenleri de bir arada kullanmak, göz yoran bir görüntü yaratır. Desenli bir parça tercih ettiyseniz, mutlaka bunu düz bir parçayla kullanmaya dikkat edin. Ya da tek parça giysilerde desen tercih edin. Bu sezon birçok ünlü tasarımcının, farklı desenleri bir arada kullandığını görsek de, bu herkesin kullanabileceği bir stil değildir. Siz siz olun, eğer üstünüze desenli bir bluz giyiyorsanız, altınızdaki pantolonunuz veya eteğiniz mutlaka düz ve tek renk olsun.


Kıyafete göre uygun aksesuar seçimi nasıl olmalı?

Bir kadını şık gösteren detaylar olduğu gibi tüm şıklığını yok edecek hatalar da var. Aşırı ya da kaba aksesuarlar bizleri bir anda eleştirilere maruz bırakabiliyor. Kombinlerimizi öne çıkartmak isterken onları gölgede bırakacak aksesuar seçiminden uzak durmalıyız. Sonuçta her şeyin fazlası zarar ve bu aksesuarlar için de geçerli.


Pantolon veya eteğinizin daha iyi görünmesi için pahalı olmayan deri kemerler alarak kenarları uygun bir şekilde yeniden işleyin, bitirdiğinizde çok daha güzel görünecektir. Çantalar seçtiğiniz kıyafetler ile bütünleşmelidir, rastgele giyinmiş biri bile bir evrak çantasıyla işadamı havasını yakalarken, takım elbise giyen birisinin taşıdığı bir poşet ya da ağzına kadar dolu bir çanta bütün imajını mahvedebilir. Büyük ve omuzdan askılı çantaları da kilolu gösterir, minyon görünmek için orta boy çantaları tercih etmelisiniz. Çanta seçimi yaparken, ayakkabılarınızın rengine uygun kıyafetleri tercih edebilirsiniz.





Stilini beğendiğiniz ve takip ettiğiniz biri var mı?

Marc Jacobs’un neşeli, Stella McCartney’in fresh, Alexander Wang’in ise farklı tasarımlarını seviyorum. Sokak modasını en iyi anlatan ve stilini konuşturan kadınlar yaratan tasarımları ile de Isabel Marant. Türkiye’den ise Arzu Kaprol, Simay Bülbül, Zeynep Tosun ve Tuvana Büyükçınar’ın tasarımlarını çok beğenirim. Ece Sükan, Eda Taşpınar, Alexa Chung, Olivia Palermo, Kate Moss ve Victoria Beckham’ın ise stilini. Ayırıca takip ettiğim bloggerlar arasında da Chiara Ferragni ve Anabelle Fleur var.


Stil sahibi olmak için marka giymek gerekli mi?

Kıyafete çok para harcayarak stil sahibi olamazsınız. Eğer aldığınız giysiyi kendi tarzınızda giymezseniz asla imajınıza yatırım yapmış olmazsınız. Size neyin yakıştığı, vücudunuzun güçlü ve zayıf taraflarını bilmekten geçiyor.


Yeni alacağınız giysilerin çok pahalı bir marka olmasındansa gerçekten size yakışması ve sahte –kalitesiz özellikte olmamasına dikkat edin. Bazı markalar sadece marka için tonlarca para alır. Boşuna para harcamak istemiyorsanız sadece gösteriş olması için alışveriş yapmaktan kaçının.


Röportaj: Çağla Küçükdereli

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.