Ve bir devrin sonuna geldik, “Resident Evil: Son Bölüm” vizyonda... Artık her çeşit zombilerle çarpışan kadın kahramanımız Alice’in hikâyesini tamamen öğrenecek, insanlığı kurtarıp kurtaramayacağını göreceğiz. T-Virüsü illetini insanlığa yayanlarla intikam vakti geldi. Mutlu son bekleyenler varsa hiç emin olmayın, Paul W.S. Anderson “Şaşırıp kalacaklar” diyor. Bakalım ne olacak?


Eh yine aksiyon ve görsel efektlerle dolu bir yapım, ancak 14 yıl sonunda her şeyin tek tek açıklanacağı da bir film. Bir veda partisi hak ediyor gibi. Üstelik böylesi büyük ve seri yapımlarda pek kadın kahraman olmaz, bu açıdan da dikkate değer. Bunu Alice karakteriyle özdeşleşen Milla Jovovich, filmin esas kızlarından Claire Redfield rolüyle Ali Larter ve yazar-yönetmen Paul W.S. Anderson da anlatıyor. Sadece onu değil, film hakkında detayları ve perde arkasını da...


Milla Jovovich: Bu film bana bir koca, iki güzel çocuk ve güzel bir hayat verdi

Bu bölümde karşımızda nasıl bir Alice var?

Geçmişiyle yüzleşen ve gerçekten kim olduğunu şüphesiz söyleyebilen bir Alice. Kendisiyle ilgili güvensizlikleri vardı, artık yok. Bunu da suçluluk duygusunu dindirerek ve insan ırkının olası sonuna karşı kendini toplaması sonucu başardı. Sonunda kendi gibi hissediyor ve dünyadaki yerini biliyor. Bir bakıma beni de yansıtıyor.


Bu ne demek?

İnsan yaşlandıkça ve çocuk sahibi olunca kendini daha iyi anlıyor. Sanırım anne olmak insanı bir şekilde güçlendiriyor. Ben de Alice ile birlikte büyüdüm. Ancak o daha çok değişti, bense büyüdüm. Aynı karakteri defalarca oynamanın en iyi yanı da onun olgunlaşmasını görmek.


Oynadığınız karakterlere nasıl yaklaşıyorsunuz?

Her karakter farklıdır ve benzersiz bir yaklaşıma ihtiyaç duyar. Çok sayıda kişiliğe sahip olmak için farklı türlerde ve bağımsız filmlerde de yer almayı seviyorum. Resident Evil serisi çok popüler. Gerçi çok insan o filmleri göremeyecek olsa da ‘esnememi’ sağlıyor.


Resident Evil’ın son bölümüne geldiğinize göre bu serinin tam olarak size katkısının ne olduğunu da söyleyebilirsiniz.

Kadın bir kahraman olarak yerimi sağlamlaştırdı. Birçok kişi bu seriyle büyüdü, bu yüzden bir dönemin parçası sayılırım. Daha da önemlisi bana bir koca, iki güzel çocuk ve güzel bir hayat sağladı.


Zombiler bu filmle popüler oldu.

Aynen! İlk seriden sonra aslında zombileri biz dirilttik...


Alice karakteri aslında bir yalnız kurt ama bir lider de...

Kesinlikle! Zaten insanları arkada bırakırsanız lider olamazsınız. Alice doğuştan lider ve koruyucu. Bu uğurda savaşıyor. Gerçek hayatta da bir uğurda savaşmalı. Kızım Ever’a tekvando eğitimi aldırdım, mavi kemer oldu. Böylece okuldaki zorbalıkla baş edebiliyor. Ben güçlü olursam o da benden ilham alır.


İlham alıyor olmalı çünkü bu filmde o da var.

Çok doğal. Setlerde büyüdü ve bu dünyanın içine girmek istedi. Bu yüzden okumayı hızlı öğrenmek zorunda kaldı. Hatta oyunculuk sınıfına gidip sıkı çalışması gerektiğini söyledim. Hiç ikiletmeden yaptı! Oyunculuk organik bir şey, onda da var. Doğal bir yeteneği var. Elma ağaçtan uzaklaşamadı...


‘Reddedilmek de güzel’

Filme dönersek, Alice ile kendini kıyaslarsan ne dersin?

Kesinlikle benden daha güçlü. Bazı yönlerimle Alice’e göre zayıfım. Gerçi o süper kahraman gibi. Hatalar yapsa bile bir şeylerin ruhunu temsil ettiği için dert edilmez.


Kendinizi hafife almayın. Güney Afrika’da zorlu şartlarda çektiniz bu filmi. Bayağı dayanıklısınız.

Ah! Kocam bu filmlerle bana cehennemin ne olduğunu resmen gösterdi. Hep daha kötüsünü... Bir gün -20 derecede beni sabaha karşı 2’de uyandırıp çekime çıkardı. Berbattı. Yine de çok eğlenceliydi.


Böyle davranması ilginç, siz Paul W.S. Anderson’un hem eşi hem de yıldızısınız.

Prensipler... Aynı zamanda sonsuza kadar tek kahramanı olamayacağımı da biliyorum. Gelecekte ona ilham verecek başka bir aktris olacak: Ever.


Bu mesleğin iniş ve çıkışlarını kızınıza anlattınız mı?

Kesinlikle. İstediğim son şey onu bu endüstriye girmesi için zorlamaktı ama kamera önünde ve arkasında olmayı çok seviyor. Benden ve babasından aldığı yetenekleri sergiliyor. Ama her şeyi ağırdan almaya çalışıyoruz. Her şeyi öğrenmeli. Mesela reddedilmek de güzel. Bu yüzden etrafımdaki insanları, rolü oynamasalar bile seçmelere katılmaya teşvik ediyorum.




Ali Larter: Bir aksiyon filminde önderlik eden iki kadın göremezsiniz

Resident Evil’a geri döndünüz.

Paul aradı ve geri dönmemi söyledi. Milla ve ben hamile olduğum için de farklı bir filmdi. Kesinlikle de eğlenceli. Normalde aksiyon filminde önderlik eden iki kadın göremezsiniz. Bu film ondan önemli. Üstelik Claire Redfield’ı oynamayı çok seviyorum.


Niçin? Onda ne buluyorsunuz?

Claire sadık ve inanılmaz derecede akıllı. Zor bir durumdan aklı ve gücünü kullanarak kurtuluyor. Kendini motive etmeyi de iyi başarıyor. Bir de serinin 3 filminde yer aldığım için gururluyum. Claire karakterinin fanlarının bana ulaşmasını çok seviyorum.


Peki, Resident Evil dünyasını nasıl tarif edersiniz?

Orada her şey, her zaman zorlayıcıdır. Zombilerle uğraşırken bir de kimlere güvenebileceklerini bulmaları gerek.


Resident Evil: Son Bölüm’ü diğer filmlerle kıyaslarsanız, ne dersiniz?

Bu seri çok gerçekçi ve derin bir film. Güney Afrika’da çekildi, benzersiz bir manzarası var elbette... Taşocağında koştuk, gece bataklıklara ve soğuk göllere atladık. Gerçekçi olsun diye ve bu doğal ortamlarda çalışmak harika.


Aktör William Levy nasıldı?

O filme baharat, parıltı ve tutku kattı. Çok çalışkan. Film dışında da iyi şaraplar ve yemekler paylaştık. O da benim gibi obur! Rola ile de öyle... Koca kuzu pirzolasını birlikte yedik. Umarım tekrar görüşüp yemek yeriz.


Bu işin en sevdiğiniz yanı nedir?

Kavga! Koreografi ve dövüş dersleri çok eğlenceli. Bazen kendimi durduramıyorum, insanlar tutuyor beni. Fiziksel çalışmaları seviyorum.




Paul W.S. Anderson: Tüm hayatım film setinde

Bu seride bizi ne bekliyor?

Şaşırtıcı, eğlenceli ve karışık durumlar... Ancak insanlar bu sonla şoke olabilir. Geri dönüp diğer filmleri tekrar izlemeler gerekebilir. İnsanların sinemadan çıkıp “İlk filmi tekrar izlemeliyim” demesini istiyorum. Bir de bu film diğerlerinin görsel anlamda çok ötesinde.


Alice hakkında ne öğreneceğiz?

İlk filmde Alice hafızasını kaybetmişti ve sadece bazı şeyleri arada hatırlıyordu. Dolayısıyla hâlâ bu kadının gerçekte kim olduğunu bilmiyoruz. Taa ki bu filme kadar. Şaşırtacak demiştim.


Yani son bölümde de Raccoon City’ye geri dönüyoruz.

Boşlukları doldurmak için hem oraya hem de The Hive’e geri dönüyoruz. Umbrella Corporation ve Kızıl Kraliçe ile olan ilişkileri...


Ali Larter’in karakteri Claire Redfield’ı niçin geri getirdiniz?

Ali’yi çok seviyorum! Bu film güçlü kadınlar üzerine kurulu. Milla öncülük yapıyor belki ama onun yanında da hep güçlü kadınlar oldu; Michelle Rodriguez, Sienna Guillory, Ali Larter...


Karınızla film yapmayı seviyorsunuz sanırım.

Aksine tüm hayatım film setinde. Ama bu film için cesur davranmak ve herkese eşit davranmak durumundaydım.


Röportaj: Ece Ulusum

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.