Show TV’nin ilgiyle izlenen dizisi ‘Aşk Laftan Anlamaz’da Derya rolünde izlediğimiz Betül Çobanoğlu, aşkın hissettirdiklerini “Aşk, en laftan anlamayan duygudur. Siz laf anlatmaya çabaladıkça sürekli direnir. Sonunda da kazanır” sözleriyle anlattı
‘Tüm insanlık bir annenin elinden hayat buluyor’
Bir kadın her çocuğun annesi olunca mı annedir, yoksa sadece kendi doğurduğu çocuğun annesi olunca mı? Toplumumuzda anneler sadece kendi çocuklarını önemsiyor ama tüm çocukların annesi olmaları konusunda neler söylemek istersiniz?
Bu soruyu “Bir insan yalnızca kendinden mi sorumludur yoksa etrafındaki tüm canlılardan mı?” şeklinde sorsanız yine aynı soru olurdu bence. İnsanların eğitimli, farkındalığı yüksek bireyler olması, toplumu, yaşamı derinden etkileyecek en önemli şeydir. Böyle olunca kişi vicdanının sesini dinleyebilir, başkalarıyla empati kurabilir. Yoksa kendisinden ve ona ait olandan daha mühim bir şey olamaz ki. Gelişmemiş zihinlerde başka çocuklar hep başkalarının çocukları olarak kalır. Tüm insanlık da bir annenin elinden hayat bulduğuna göre en çok iş annelere düşüyor. Bunlar bir devletin politikaları ile de doğrudan ilgilidir.
Tiyatroyla başlayan bir oyunculuk serüveniniz var. Son yıllarda dizilerle devam ediyor. Şu anda tiyatrodan ne kadar uzaksınız?
20 yılı aşkın süredir tiyatro yapıyorum. Kızımın doğduğu yıl hariç ara vermeden devam ettim. Bu gurur verici bir şey. Şimdi biraz ara verdim. Biraz özlemek güzel olabilir diye düşünüyorum.
Tiyatro sahnelerinden dizi setlerine geçiş, bir oyuncu için olması gereken bir süreç mi?
Olması gereken bir süreç değil aslında. İmkânı olan, tercih eden oyuncular dizi de yapıyor. Benim TV ile tanışıklığım çocukluktan başlar. 9-10 yaşlarında TRT dramalarında rol almaya, radyo ve televizyon için seslendirme yapmaya başlamıştım. Konservatuvarı bitirdikten sonra tiyatro başladı. O zamanlar dizi sektörü yeni yeni filizleniyordu.
Günlük hayatta neler yaparsınız?
Evimde ailemle çok vakit geçiririm. 5 yaşında bir kızım var işten arta kalan zamanlarda en çok onunla vakit geçiriyorum. Onun dışında pek zaman kalmıyor ama arkadaşlarla olmak, gündemi takip etmek, film veya oyun izlemek, kitap okumak ve müzik. Müziksiz asla olmaz. Bir de her türlü oyun oynamaya bayılırım. Tavla, kâğıt, kutu oyunları, Playstation, sessiz sinema aklınıza ne gelirse...
Sizin için sosyal medyada ‘Güzel gözlü, güzel oyuncu’ yorumu yapılıyor. Hem fiziksel hem de mesleki olarak beğeniliyorsunuz, siz kendinizi nasıl buluyorsunuz?
Bu hoş bir yorum tabii, eksik olmasınlar. Ben kendimle ilgili ne kadar objektif bir yorum yapabilirim bilemiyorum. Bir oyuncunun kendini fiziksel olarak sağlıklı ve güzel hissetmesi, işine direkt olarak pozitif yansıyacak bir durum olduğundan kendime iyi bakmaya çalışıyorum. Kendimi çok beğeniyorum desem yalan olur. Mesela spor yapmayı hep isteyip erteleyenlerdenim.
‘Aşk Laftan Anlamaz’da Derya karakterini canlandırıyorsunuz. Hikâyede hayatınızdan izler var mı?
Kızların arkadaşlığını çok seviyorum. Benim de böyle gençlik yıllarımdan başlayıp hâlâ hayatımda olan dostlarım var. Onlar en özel olanlardır ya hani... Ne pahasına olursa olsun birbirlerinin yanında olup birbirlerini asla satmamalarına bayılıyorum. Aşklar biter ama dostlar kapı gibi dururlar arkanızda.
Dizinin bu kadar sevilmesini neye bağlıyorsunuz?
Nedeni masalsı olması, bu masalın iyi yazılması ve kimyası tutan oyuncuların o duyguları seyirciye hissettirebilmesi. İnsanların ve dünyanın içinden geçtiği bu karamsar, zor zamanlarda insanların sevmeye çok ihtiyacı var.
Aşk laftan anlar mı sizce?
Aşk, en laftan anlamayan duygudur. İnsanın en çocuksu, en uçarı halleridir. Siz laf anlatmaya çabaladıkça direnir. Sonunda kazanır da.
Ne kadar süredir evlisiniz?
8 yıldır evliyim. 10 yıldır da beraberiz Cem’le.
Canlandırdığınız karakterin Murat’a olan nefretinin nedeni sadece Doruk’la mı ilgili yoksa Murat’ın annesine karşı bir kıskançlık mı var?
Şu ana kadar daha çok oğlunun ikinci planda kalması korkusu şeklinde ortaya çıkıyor ama biraz altını eşelediğinizde söylediğiniz gibi bir tür kıskançlık söz konusu. Asıl ikinci planda kalan Derya olmuş. Yeterince güçlü bir ilişkisi yok kocasıyla. Tam anlamıyla sevildiğini ve güvende olduğunu hissetmemiş, yani önemsenmek için aslında bütün çabası. Kabul görmediğini hissetmek yıllar içinde onu hırçınlaştırmış. İşini, gücünü, ailesini, her şeyini bu evliliğe feda etmiş ve tek varoluşu oğlu. Ulaşamadığı her şeye oğlunun ulaşması şart.
Siz gerçek hayatta da bir annesiniz. Anne olmak demek en sade anlamıyla nedir sizce?
Tepeden tırnağa bir aidiyet duygusu. Çocuğunuz olduktan sonra kendinizi yeniden keşfetmeye başlarsınız. Kendi çocukluğunuza gider, en arıza yanlarınızı en çıplak gözle görürsünüz. Hayatınızın ve kim olduğunuzun anne olmadan önce önemi yokmuş gibi hissedersiniz. Hayat bir kadın için anne olduktan sonra hiç kolay değil. Bir de şu an yaşadığımız ortama kıyasla kadınların hakkının teslim edildiği bir dünya düşünsenize.
Röportaj: Ebru Ayaz
YORUMLAR