‘5 board, 10 yelkenle seyahat delilik değil mi?’

Çağla Kubat için tatil yok. O her daim çalışan biri. Her ne kadar dizi ve yarışlar bitmiş olsa da bu defa da Alaçatı’daki akademisinde öğrencileriyle ilgileniyor ve dünya şampiyonasına hazırlanıyor. Tabii bir de annelik var...


Sporcu, oyuncu, güzel, başarılı ve ünlü. Rol aldığı televizyon dizileriyle hayatımızda ve aynı zamanda windsurf denince akla gelen ilk isim. Çağla Kubat (36), yıllardır çizgisinden ödün vermeden kariyerini hep yükselen bir grafikle taçlandırıyor. En büyük hayali olan okulu da açtı. Çağla Kubat Alaçatı Windsurf Academy’nin bu yıl 4. senesi. Kariyerinin zirvesindeyken aşk kapısını çaldı ve sevdiği adamla evlendi. Ve geçen yıl kızı Selin’i dünyaya getirdi. Sağlıklı beslenmeyle kısa sürede eski formuna kavuştu. Anneliğin ardından her ne kadar spora ara vermiş olsa da Türkiye Ligi Datça ayağında 2’nciliği elden bırakmadı. Elbette “Şimdi sırada 1’incilik var” diyor. Akademi bünyesinde çalışmalar tam gaz sürüyor, ne de olsa sezon açıldı. Her zaman doğallıktan yana olan güzel sporcu, kendi yaşam standardına uygun doğal, katkısız meyve suları Zumasol ile de işbirliği içinde. Kasımda dünya şampiyonasının son yarışı için Avustralya’nın biraz uzağındaki Yeni Kaledonya Adası’na gidecek. Kubat ile anneliği ve hayatını konuştuk.





Sizinle en son 2009’da bir araya geldiğimizde Kore’ye yarışa gidiyordunuz ve çocuk programı yapmak istediğinizden bahsetmiştiniz. Sonra hayatınızda güzel gelişmeler oldu. Aşk, evlilik, çocuk ve yine güzel başarılar...

O dönem araya bir de “Arka Sokaklar” dizisi girdi. Dizi sırasında yarışları devam ettirdim ve dünya 3’üncülüğünü yakaladım. Sonra kendime dedim ki; “Dizi süreci güzeldi, yarışta da istediğim sonucu aldım, sevdiğim insanı da buldum, bundan sonrası çocuk”. Geçen sene çocuk için ara verdim. İçimde bambaşka bir slogan var artık; “Çocukla da hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Hayatınızı doğru programlayın, isteklerinizden vazgeçmeyin ve hedeflerinize onunla birlikte yürüyün”. Tekrar yarışlara döndüm. Kore’de 5’incilik geldi. Beni çok sevindirdi çünkü bu kadar hızlı olacağını tahmin etmiyordum. Türkiye’deki 2’ncilik de çok mutlu etti. Çünkü ara verdiğimde rakiplerim çalışmaya devam etmişti. Türkiye’de çok başarılı isimler var. Şimdi hedefim yine 1’incilik.


Ara verip yeniden yarışlara dönmek stresli miydi?

Hayır, çünkü keyif alarak yarışıp mesajlarımı verebileceğimi biliyordum. Biraz kondüsyonla gücün geri gelmesi gerekiyordu ve geldi.


Sizin hep yükselen bir başarı çizginiz var. Bazen televizyon ön plana geçiyor bazen spor. Kendinize çizdiğiniz kariyer çizgisinde planlı bir şey mi bu yoksa öyle mi denk geliyor?

Yaptığım işlere önem veriyorum. O konuda kendimi en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyorum. Hareketli bir hayatım var ve hiç yorulmuyorum. Akademi de işin içine girince o, antrenmanlar ve Selin ile geçiyor hayatım. Eylül itibarıyla televizyona ağırlık vermek istiyorum.


Türkiye’de ünlü isimlerin adlarını açtıkları okula verip orada hiç bulunmamalarına alışkınız. Ama siz bire bir ilgileniyorsunuz, ne güzel...

İnsanlar beni resepsiyonda görünce şok oluyor. Çocuklarla bire bir ilgileniyorum. Çıkıp ders vermiyorum ama bütün hocalar zaten eğitimimden geçtiler. Federasyonda eğitmenlik belgem var ve hepsine belge verebilecek durumdayım. Çocukların ilerleyişini izlemekten keyif alıyorum. Çünkü başlangıçtan yarış seviyesine getirdiğimiz çocuklar var. Okulun en mutlu zamanı.





Bir önceki söyleşimizde çocuk sağlığı alanında bir program yapmak istediğinizi söylemiştiniz. Var mı böyle projeler?

Şu an İTÜ’yle ortaklaşa yürüttüğümüz temiz enerji üzerine çalışmamız var. Windsurf, doğanın bize verdiği en güzel nimetlerden biri. Keyifli ve doğa dostu bir spor. Bu yönünü farkındalık yaratmak için kullanmak istiyorum. Temiz enerjiyi yeşil teknolojiyle birleştirip okulumda ufak bir merkez kurmak istiyorum. Okulun elektriğinin bir kısmını rüzgâr ve güneş enerjisiyle sağlandığını göstereceğimiz bir projenin içindeyiz. Yapacağım televizyon programının da bu konuyla bir bağlantısı olmasını istiyorum.


'Selin’i her yere götürüyorum'


Siz nasıl bir anne oldunuz? Panik mi, rahat mı?

Selin’i her yere yanımda götürüyorum. Bazen sosyal medyada paylaştığımda “Benim de bebeğim var dışarı çıkarmaya korkuyorum” diyenler oluyor. Hamileliğimden beri Türk kadınlarının her şeyden korktuğunu görüyorum. “Spor nasıl yaptınız?” diye garip tepkiler alabiliyorum. Böyle bir düşünce tarzı var. Bunu yıkmaya çalışıyorum. Bebekle her şeyi yapmak mümkün. Tabii ki eskisi kadar özgür değilsiniz. Bir yere giderken öncesinde araştırma yapıyorum. Bunun getirdiği bir sorumluluk var. Ama özgür büyüyen, çok mutlu, benimle spor yapan bir çocuk. Bazen spor yaparken onu ağırlık olarak da kullanıyorum, kahkahalarla gülüyor, çok eğleniyoruz. “Hamilelikte spor yapılmaz” diye bir algı var. Hayır, her şeyi yapabilirsiniz. Ama tabii hayatınız boyunca hiç spor yapmadıysanız hamilelik başlamak için en uygun dönem olmayabilir.


Hamilelik ve sonrasında nelere dikkat ettiniz?

Beslenmem önemliydi. İçimde bir can olunca yediğim her şeyin daha kaliteli olmasına özen gösterdim. Çok doğru kilo aldım ve verdim. Beslenmeyle ilgili çok kitap okudum.


Anne sporcu, baba sporcu... Selin de kesin sporcu olacak değil mi?

Biz elimizden geleni yapacağız o kesin. Mutlu ve hobileri olan bir çocuk olsun isterim. Sadece okulda başarı, çocuklarda bir şey ifade etmiyor. İlerleyen senelerde insan, psikolojisi için hobilere ihtiyaç duyuyor.





Anne olunca kendinizde neler keşfettiniz?

Ben çok rahatmışım, onu anladım. Eşim her şeyden daha çok korkuyor, panikleyebiliyor. Ben daha rahatım. “Sanki daha önce çocuğun olmuş gibi davranıyorsun” diyorlar bana. “Olabilir, düşebilir” diyorum mesela.


Önceden de mi böyleydiniz?

Akademi dolayısıyla çocuklarla ilgiliydim ama bebeklerle hiç alakam yoktu. Hatta “Kucağımda tutamam, düşürürüm” diye korkup almazdım. Böyle bir insanın kendi bebeğine de öyle olması gerekirken gayet rahatım. Şimdi diğer bebeklere de ilgi duymaya başladım.


‘Yüreğinin götürdüğü yere gitsin’

İlerde kızınıza vereceğiniz en güzel öğüt ne olacak?

Mutlu olduğu işleri yapması. “Yüreğinin götürdüğü yere git” derler ya, ben hep öyle yaptım. Onun dünyaya gelişi de bu sayede. Yarışlara devam ettiğim için Kore’de eşimle tanıştım. Beni bambaşka bir hayata götürdü. Ona da tavsiye ederdim.


Siz güzel bir kadınsınız, başarılısınız, hep iyi işlerdesiniz. Bu kadar olumlu şeyin arasında hiç arızanız yok mu?

Aslında bu da bir arıza değil mi? 5 tane board, 10 tane yelkeni ülkeden ülkeye taşımam, bu yolda her şeyden vazgeçmem, karşıma pek çok imkân çıkmışken bu yolu seçmem de arıza değil mi? Özellikle bizim yurtdışı yarış tempomuzu izleyenler, okyanusta dalgaların arasında beni bayağı arıza buluyorlar aslında.


Bebeğine 3 aylıktan beri yüzme dersi aldırıyor

Çeşme’de günleriniz nasıl geçiyor?

Akademide geçiyor. Müsait olduğumda antrenman yapıyorum. Selin’in bütün eğitmenlerle arası çok iyi, suya çıktığımda bazen onlara bırakıyorum. Sabah sporumu Selin’le yapıyorum. n Suyu seviyor mu? Çok seviyor, bize soğuk gelen suya bile girmek istiyor. 3 aylıktan beri yüzme dersi alıyor.

İnanmıyorum, o kadar erken başlanabiliyor mu yüzmeye?

Çok doğru olduğunu söylüyorlar çünkü çocuklar yürümeden önce tek yapabildikleri aktivite yüzme. Eğer bilinçli derslerle çocuğu suyun içinde tutabilirseniz yüzmeyi bile öğrenmeleri gerekmeyebiliyor.


Röportaj: Ekin Türkantos

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.