Tiyatrocular sahne tozu yutmanın nasıl bir tutku olduğunu anlatır durur ya. En iyi tarifi kuşkusuz Muhsin Ertuğrul yapmış: “Yarın kıyamet kopacağını bilsem ‘Bugün bir tiyatro daha açarım’ diyecek ölçüde bir saplantı gibi. Saplantı sözcüğü abartılmış sayılmasın; tam anlamıyla yerinde. Çünkü yeryüzünde tiyatronun bin bir derde deva olduğuna inandım bir kez” diyor büyük usta. Geçen pazartesi 19. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri töreninde ödüllerini alan genç sanatçıların her şeye rağmen tiyatro yapmaya devam edeceğine dair sözlerini duyunca buna ben de inandım.


Duygulanan sadece ben değildim. Yapı Kredi Sanat Danışmanı Haldun Dormen’in gözleri en iyi kadın ve erkek oyuncu ödülleri verilirken dolu doluydu. Bu ödüllere Aslı Yılmaz “Tesir” oyunundaki, Tuğrul Tülek ise “İki Kişilik Yaz” oyunundaki performansıyla layık görüldü. Hem onların heyecanını paylaşmak hem de tiyatro “saplantılarını” konuşmak için ertesi gün ziyaretlerine gittim.





Aslı Yılmaz

‘İyice baktım alkışladıkları ben miyim diye’


Gecenin yıldızlarındandınız...

Teşekkür etmediğim kimse kalmadı ondan eminim. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum! Adım söylenince çok şaşırdım. Sadece eşimi öptüğümü hatırlıyorum. Gerisi yok. İnsanlara baktım gerçekten alkışladıkları ben miyim diye... Çok mutluyum ama anlatamam.


Siz ödülünüzü nereye koydunuz?

Aaa bilmiyorum! Ona bir yer bulmalıyız elbet. Şu anda nerede duruyor onu da bilmiyorum. Mutfak masasının üstünde olabilir. Durun açıklayayım. 3 yaşındaki kızım Elif’e törene giderken “Annecim gelirken ne istersin?” diye sordum. O da “Ödülü getir” dedi. Konuşmalarımızdan duydu sanırım. Ben de getirdim ve mutfak masasının üzerine koydum ama 2 dakika baktı sonra arkasını döndü.


Ödülü aldıktan sonra yaptığınız konuşmada tiyatroda yaşadığınız zorluklardan söz ettiniz. Bağımsız tiyatro yapmanın zorluklarını biliyorsunuz.

Evet, çok şey söyleyebilirim. Devlet kurumlarından sonra öğrencilerimle baş başa kaldık. Size bir anı, “Tesir” Afife Jale Tiyatrosu’nda oynanacaktı. Oyunun tüm atmosferini sağlayan şey perdeler ve perdelerin hepsi kısa kaldı! Işık tasarımcımız Emir’in annesi dikiş makinesiyle gelmiş. Hasta olmasına rağmen gecesini gündüz edip perde dikti. Ne zaman canım sıkılsa bunu hatırlıyorum. Genellikle yer problemi çektik ama Devlet Tiyatrosu kimi zaman kapılarını açtı bize; yarı kaçak, yarı izinli. Mesela kızım oyuncu olmak isterse zorluklarını bildiğim için tek karşı çıkacağım arzusu olacak.


Öğrencilerinizle bağınız çok sıkı. Ödül töreni sırasında yanınızdan hiç ayrılmadılar.

Evet, her biri benim için çok önemli. Sadece öğrencilerim değil yanımda ilerleyen dostlarım kimi zaman onlar. Çok da yetenekliler. Tutku ve yeteneğin bir arada olduğunu görmek inanın beni çok mutlu ediyor.





Sıkıntımız yazar çıkmıyor’


Yerli oyunlar konusunda ne düşünüyorsunuz? İngiltere’de uzun süre eğitim aldığınız için yorumunuzu merak ediyorum. “Tespit” yabancı bir metinden uyarlandı.

Bu bizim temel sıkıntımız, yeterli sayıda yazar yetişmiyor. O potansiyeli bir yere yönlendirememekten dolayı sıkıntı git gide büyüyor. Galiba şair ruhlu insanlar olduğumuz için daha çok şiir ya da roman yazmaya yöneliyoruz. Sahne kurmak ya da diyalog kurmak deyince kimilerine çok zor geliyor. Oyuncu çok ama yazara şu an daha çok ihtiyaç var. Yönetmen sayımız yazara göre iyi ama onları da doğru değerlendiremediğimiz için kimisini de elden kaçırıyoruz. Çok umutsuz da konuşmak istemem, birçok yetenekli isimler var.


Şehir Tiyatroları’nın 101. yılı ve farklı işlerin altına girmeye başladılar.

Evet, eşim orada yer aldığı için yakından ilgileniyorum. Geçen yıllara göre nispeten parlak bir dönemindeler... Farklı metinler ve güçlü isimler yer alıyor. Kolay değil köklü bir kurumu gelenekçi olarak etiketleyip bir köşeye atmak. Çok devrimci işler izledim ve de oynadım ben orada. Gerçi seviyesini uygun bulmadığım işler de izledim. İnanın benim de kırgınlıklarım var ama yine de sahiplenmemiz gerektiğini düşünüyorum.


Yeni projeniz var mı?

Bir süre “Tesir”e devam edeceğiz. Bir de öğrencilerimle iddiaya girmiştik onlar “Ödülü kazanırsanız bizim oyunumuzu yöneteceksiniz” demişlerdi ben de kabul etmiştim. Şimdi onlarla çalışacağım.





Tuğrul Tülek

‘Korkun benden albüm çıkaracağım’


Ödül konuşmanızı kısa kestiniz ama sanki söyleyecek daha çok sözünüz vardı...

Evet ya. Bazen arkadaşlarımıza “Hadi ama artık, tamam süpersin anladık, kazandın” dediğimiz için ben de çok uzatmak istemedim. Bir konuşma da hazırlamadım. Çok mutluyum. Bu yıl hemen hemen aynı kuşaktan oyuncularla özellikle aday gösterilmek harika bir şey. Aslına bakarsanız ekleyeceğim bir şey de yokmuş onu da anladım.


Ödülü nereye koydunuz?

Dolaplar yaptıracağım böyle kocaman! Hatta kasalar ve kilitler, kimse dokunamayacak ona. Yok canııııım... Kitaplıkta. En uygun yeri orasıymış gibi geldi.


Sürekli yakın dostlarınızla aynı aday tablosunda oluyorsunuz. Rekabet söz konusu mu?

Yoo. Hemen hemen aynı yıllarda başlamış insanlarız. İnanın arkadaşlarım daha çok seviniyor benim adıma. Ben de onlar adına seviniyorum başarı elde ettiklerinde. Bu kazanmak ya da kaybetmek değil bana kalırsa. Birbirimizi görmek için de fırsat oluyor. Tabii ödülü alınca da kaymaklı ekmek kadayıfı!


Konuşmadaki son sözünüz “Nükleere hayır” idi. Şu sıra ödül törenlerinde toplumsal ya da politik mesaj vermek popüler mi ne?

Bu bir fırsat. Ben çok popüler bir adam değilim. Popüler olan isimlerin söylediği sözlerin önemi var ve küçük bile olsa bir farkındalık yaratabiliyor. Bizim için de bu tür durumlar bir fırsat oluyor, düşüncemizi söyleyebilmek için. Ben o sözü politik bir amaçla söylemedim; gerçekten içimden geldiği için söyledim. Ama bu durum biraz da konuşulsun istedim tabii.


DOT’un 10. yılındayız. 8 senedir DOT bünyesinde olmak size neler kattı?

Okulda belli bir skala dahilinde eğitim görüyorsunuz. Geleneksel sınırlar fazla aşılmıyor. Okuldan sonra DOT ile günümüze ışınlanmış oldum. DOT benim için ikinci bir okul oldu. İyi bir metnin ne olduğunu öğrendim. Sadece bu değil, oynadığımız oyunlar sayesinde boks yapmayı az çok öğrendim. “İki Kişilik Yaz” oyunu için gitar çalmayı öğrendim. Tam çalıyorum diyemem de bana eğitim veren arkadaşın dediğine göre hemen hemen tüm Türk pop parçalarını çalabiliyormuşum. Korkun benden, albüm çıkaracağım!


Görmeyelim sizi kumsalda ateş başında “Akdeniz Akşamları”nı söylerken?

Tabii! Provalarda çok hazırlandım ben buna, ona göre...


‘AVM’de tiyatro yeni bir başlangıç’


DOT’un Kanyon AVM’de sahne açma projesi nasıl gidiyor?

Devam ediyor ama biraz yavaş ilerledi. Bu sezon iki oyunumuzu yeni sahnenin açılışında yapmak istiyorduk. Fakat uzayınca önümüzdeki sezona kaldı. Her şey yolunda giderse bu haziranda taşınıp başlayacağız. Heyecanlıyız, 10 yıl sonra yeni bir başlangıç olacak.


“AVM’de tiyatro olur mu?” gibi olumsuz eleştiriler aldınız mı?

Evet. Yaptığınız her işin desteklenmesi mümkün değil. Sosyal medya denilen yer, herkesin klavye kahramanı olduğu bir yere dönüştü. Çok fikir sahibi olmasanız bile ahkâm kesilebiliyor. Bunlar hep olacak, biz devam ediyoruz.


Oda tiyatroları gün be gün artıyor. Destekleniyor da... Fakat kimi zaman ortaya bu desteğe rağmen iyi iş çıkmıyor. Hatta kurunun yanına yaş da yanıyor, iyi iş çıkaranlara da burun kıvrılıyor.

Tabii, epey kötü var. Ama iyi işler mutlaka sıyrılır. Bir genellemeye kurban gidebilirsiniz. Duruşunuz sağlam olmalı. Bu uzun bir yol. Kendinizi anlatmaktan çok, bir şeyler yapmalı ve imaj kazanmalı. Bu çoğalmadan mutluyum aslında. Niceliğin çok olması, niteliğin de çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Ama kötü işler, iyi işe giden bir yol olabilir. Her şeyi destekleyerek iyi yapmış olmayız.


Yerli oyunları pek göremiyoruz hâlâ sanırım. Keza “İki Kişilik Yaz” da yabancı bir metin. Yapı Kredi Afife Ödülleri’ndeki aday oyunların arasında da yabancı metinler baskındı.

Aslında ben bu konuda gün geçtikte daha iyiye gittiğimizi düşünüyorum. Yerli yazarların tiyatroların çoğalmasıyla birlikte alan bulduğunu düşünüyorum. Ama yine dediğim geçerli, çok şey üretiliyor ama hepsi iyi değil. Bu yıl Afife’ye de öyle denk gelmiş diyelim. Ama çok iyi yazarlarımızı unutmamalı, tek tek isim saymayayım haksızlık olur. Umuyorum daha da artar. Yerli metin oynamayı çok isterim. Hep araştırıyoruz.


Yeni projeler var mı?

Var bir şeyler. Önümüzdeki sezona sıkı hazırlanıyoruz. Cuma günü oynadığım “Tehlikeyle Flört” filmi vizyona girdi. Çok keyifli bir film. Televizyon konusunda dikkatli olmak gerekiyor.


Röportaj: Ece Ulusum

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.