Jeanne Lanvin tarafından kurulan ünlü Fransızmodaevi Lanvin, 125’inci yılını kutluyor. Pre-Fall 2014 koleksiyonunun tanıtımı için Türkiye’ye gelen markanın Global Satış Direktörü Stefano Robino, HT Cumartesi’ye Lanvin’i anlattı.


Öncelikle biraz sizden bahsedelim... Lanvin ile ne zaman çalışmaya başladınız?

Lanvin’de 4 buçuk sene oldu. Mesleğe Ermenegildo Zegna’da erkek giyim satış direktörü olarak başladım. 5 yıl çalıştım ve erkek giyim alanında uzmanlaştım. Lanvin’de ise bambaşka bir dünyayla tanıştım. Modayı burada öğrendim. Geçen sene kadın giyim satış direktörü oldum. Şimdi de hem erkek hem kadın giyim tarafında global satış direktörüyüm.


125 yıllık bir tarihi olan markayla çalışmak nasıl bir duygu?

Çağdaş, modern, özgür bir markayla çalışmak herkese kısmet olmaz. Burada kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim, Lanvin iletişimi çok kuvvetli bir şirket, tıpkı bir aile gibi. Gerek duyduğumda Alber Elbaz’la görüşebilmek gerçekten bir lüks. Çoğu şirkette insanlar birbirini tanımıyor bile bu yüzdenLanvin benim için çok özel.



125 yıl, sizin için ne ifade ediyor?

Bir başarı hikâyesi, büyüleyici, ilham verici bir moda tarihi... Lanvin modaevi Jeanne Lanvin tarafından 125 yıl önce kuruldu. 1885’te Paris’teki küçük dikiş atölyesiyle işe başlayan ve 1897’de doğan kızı Marguerite ile markasını büyüten Jeanne Lanvin, günümüzün en önemli markalarından birinin temellerini attı. Biz de bu mirasa sahip çıkıp bu gururla çalışmaya devam ediyoruz.

Takım elbiseniz çok şık, söylemeden edemeyeceğim. Moda sizin için ne ifade ediyor?

Moda benim için giydiklerinden zevk almak, kendini ifade etme biçimi, ama kendini, başkasını değil... Stil sahibi olmak ve kendini rahat ve güvende hissetmek çok önemli. Tarzıma gelecek olursam rüküş olduğumu söyleyemem. Takım elbise giymeyi seviyorum, marka takıntım yok. Giyinmeyi, şık görünmeyi seviyorum. DNA’mda var galiba, babam çok elegan bir adamdı, dedem de zamanının en şık giyinen erkeklerindendi. Kıyafetlerle iç içe olmayı seviyorum ve bu yüzden kariyerimi de bu yönde çizdim. İtalya’nın kuzeyinde Biella’da çocukluğumu geçirdim. Yün fabrikalarının ve büyük tekstil firmalarının olduğu bir yer burası. Bu bölgede Ermenegildo Zegna ve Loro Piana gibi ünlü markaların fabrikaları var. Biella gibi bir yerde büyümek tabii ki kariyerime de yansıdı.

Lanvin’in yıllara meydan okuyan bir tarzı var. Kusursuz işçilik, ikonik tasarımlar ve zamansız tarzlar...

Lanvin öncelikle asla bir logo markası olmadı, dediğiniz gibi zamansız olması en önemli özelliği... Benim için ne ifade ediyor derseniz benim hayatımın büyük bir parçası. Şu an burada çalıştığım için söylemiyorum, ilerde yollarımız ayrılsa bile Lanvin her zaman hayatımın bir parçası olarak kalacak. Şimdiye kadar benim için müthiş bir macera ve deneyim oldu.

‘ALBER ELBAZ DEMOKRATİK BİRİ’

Alber Elbaz ile çalışmak nasıl bir duygu?

Alber Elbaz ile çalışmak benim için bir ayrıcalık. Çalışma şekli hem de yarattıklarıyla gerçekten bir öncü. Ondan çok şeyler öğrenebilirsiniz. Çok demokratik biri. Aynı zamanda çok romantik ve çok açık sözlü... Bir kadını güzel ve şık göstermeyi çok iyi biliyor.

Lanvin kadını kim?

Aslında belirli bir kadın değil. Markanın tarihine ve logosuna bakacak olursa Jeanne Lanvin ve kızının sonsuz sevgisine şahit oluyoruz. Bu sevgi tasarımlara yansıyor ve her kadına hitap edebiliyor. İster 30’lu isterse 40’lı yaşlar ister klasik ister modern hepsini yansıtıyor.

Diğer markalardan ayrılan özellikleri neler? Lanvin’i diğer moda devlerinden ayıran en önemli özelliği her zaman bir aile işletmesi olması. Kurucusu Madam Jeanne Lanvin’in ailesine bağlılığını, markanın logosunda kullanılan ‘el ele tutuşan anne ve çocuk simgesi’ ile betimlenmiştir. Paris’in en eski moda evi olmakla birlikte, en güncel olmayı da başarmıştır. Marka, pek çok tasarımcıyla çalışsa da ince işçiliğe ve kusursuz süslemelere değer veren kurucusu Madam Jeanne Lanvin’in vizyonuna sadık kalmıştır.

Tüm dünyayı geziyorsunuz. Avrupalı kadınlarla Amerikalı kadınların tarzlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Benzerlikler, farklılıklar neler? Tabii ki farklılıklar söz konusu. Avrupalı kadınlar daha sofistike, baştan aşağıya tek marka giyinmek yerine farklı markaları ve tarzları karıştırmayı biliyor. Amerikalı kadınlar giyim tarzlarında daha tutucular ancak onlar da sofistike bir tarzı benimsemeye başladı.


‘TÜRK KADINLARI YENİLİKÇİ’

Peki Türk kadınları...

Türk kadınları oldukça yenilikçi. Avrupalı kadınların tarzıyla Türk kadınların tarzı birbirine çok benziyor. Oldukça sosyaller ve gördüğüm kadarıyla kıyafetlerine çok özen gösteriyorlar.

İstanbul’da Maçka ve Zorlu Center olmak üzere iki tane mağazanız var. İstanbul’u bir moda merkezi olarak nasıl değerlendirirsiniz?

İstanbul’un en güzel yerlerinde 2 mağaza açtık. Öncelikle Demsa ile çalışmaktan dolayı çok mutluyuz. Burada inanılmaz bir alışveriş potansiyeli var, zaten bu yüzden Türk pazarı bizim için çok önemli. Çok turist alan bir şehir İstanbul ve her yerinden tarih fışkırıyor. Burada olmaktan çok mutluyuz. Türk müşterilerimizle buluşup onları daha yakından tanımak istiyoruz.

Pre-fall 2014 koleksiyonu için buradasınız. Koleksiyon hakkında neler düşünüyorsunuz?

Lanvin, koleksiyonlarına her zaman bir hikâyeden yola çıkarak başlıyor ve tasarladığı her parçaya kadın ruhunu ekliyor. Prefall koleksiyonumuzda yine zamansız tarzlar ve elegan parçalar ön planda.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.