Canlandırdığı çılgın karakter ve pozitif enerjisiyle hayranlarının yoğun ilgisi altında olan Güneş Zavrak, Show TV’nin sevilen dizisi Pis Yedili’nin en sevilen oyuncularından biri. Ayrıca oynadığı reklam filmleri ve 2010 yapımı Kaybedenler Kulübü’ndeki başarılı performansıyla da sosyal medyada adından söz ettiriyor...

Pis Yedili ilk dizi deneyiminiz mi?

Evet, öncesinde reklamlarda oynadım. Ama tiyatro kökenliyim.

Nasıl dahil oldunuz?

Gani Müjde beni çağırdı ve senaryoyu okumamı istedi. Dilkopat karakteri öyle çok repliği olan, önde bir karakter değildi. İlk okuduğumda şaşırdım ve üzüldüm. Sonra Gani Ağabey rolü kabul edersem değişiklik yapacağını söyledi ve bugünkü Dilkopat ortaya çıktı.

Aykırı bir karakteri canlandırıyorsunuz. Biraz gerçek dışı...

Dizideki Esma Sultan, Orço ve Dilkopat, karikatürize edilmiş karakterler. İlk işimde bu kadar komedinin dibine vuracağımı düşünmemiştim. Ama insanları güldürebilmek güzel... Hem içimdeki şımarık kızı da dışarı çıkardım bu sayede. Beni beğenen kitle ikiye ayrılıyor. Bir tarafta çocuklar var. Diğer tarafta da Kaybedenler Kulübü filmindeki rolümle yakaladığım küçük bir topluluk var.

O küçük topluluğun aklına takılan ne?

Filmde seksi bir kadını canlandırdım. Ama dizide bambaşka bir karakteri canlandırıyorum. Şu an için yönümü çevirdim. Beni o filmde beğenenler cinsel kimliği daha ağır basan bir karakteri oynamamı bekliyor...

Oynayabilirsiniz de...

Daha yaşım küçük. Yavaş yavaş ilerlemek istiyorum. Menajerim de sağ olsun, yönümü güzel çiziyor. Öyle ani bir patlamayla gündeme gelmektense çocukluk hayalim olan Gani Müjde’yle çalışma fırsatını değerlendirmek beni mutlu ediyor.

Filmdeki patlama da aniydi ama, en çok hatırlanan sahneler sizinkiler...

Google’a Güneş Zavrak yazınca ilk olarak “sevişme sahneleri” gibi bir şeyler çıkıyor. Halbuki filmde öyle aleni bir sahne yok. Ayrıca ben oyuncuyum, her şeyi oynarım. Hayatın farklı renklerini ortaya çıkarmak, her rengin dili olmak isterim.

Sınırlarınız yok mu?

Şöyle anlatayım; ilkokula giderken arkadaşlarımı gözlemledim. O zamanlar regl olduğunu söylemek ayıp sayılıyordu. Bunun hakkında konuşulmazdı, pedlerimizi kimse görmesin diye gizlerdik. O günlerde ped reklamlarında oynamak istemiştim. Tabuları yıkmak istiyorum.

Prezervatif reklamında oynamanız da böyle sosyolojik bir nedenden dolayı mı?

Ne zaman televizyonu açsam 5-6 çocuklu, geçinemeyen bir aile görüyordum. Çocuklar hasta, aileler düşkün durumda... İnsanların prezervatif denen bir korunma yönteminden haberi bile yoktu. 10 sene öncesinden bahsediyorum tabii ama şimdi de durum farklı değil. İnsanların “Sus, konuşma” dedikleri şeyleri dillendirmeyi seviyorum.

Röportaj: Aslı Öztürk