Merhamet’in Deniz’i Burçin Terzioğlu, oynadığı karakterin kendisine iyi geldiğini söylüyor. Oyunculukta gözlemlemenin çok önemli olduğuna değinen Terzioğlu, “Sanatçının işi iyi çalmaktır. O çaldıklarını nasıl harmanlayıp o tipe yedirdiğinle alakalı bir durum bu” diyor.


Çocukken ekranla tanışan isimlerden Burçin Terzioğlu. O kadar çok yapımda rol aldı ki, zaten ailemizden biri gibiydi. Onu yetişkin bir oyuncu olarak 2006 yılında rol aldığı Fırtına’yla kabullendik. Zeynep ve Ali’nin aşkına öylesine inandık ki, Burçin Terzioğlu’nu ve Murat Yıldırım’ı da bağrımıza bastık. Burçin, daha sonra iki yapımda rol aldı ama ömürleri kısa sürdü.


Burçin de ekrana bir yıl ara verdikten sonra Ezel’in Azad’ı olarak karşımıza çıktı. Sonra ortadan kayboldu ve bu sezonun en iddialı projelerinden biri olan Merhamet’in Deniz’i oldu. Bana sorarsanız Deniz müthiş biri. Hani Deniz gibi dostum olsun, milyonlarca borcum olsun diyeceğiniz türden. Burçin de benimle aynı fikirde. Bu kadar laf edip Burçin’den bahsetmemek olmaz. Senelerdir tanıdığım ve çizgisini takdir ettiğim biridir Burçin. Bu üçüncü röportajımız... İşine âşık ve mütevazıdır. Yüzünde öyle bir huzur var ki, yanına oturduğunuz anda sizi sakinleştirir. Bence sakinleştirici bir etkisi var. Biz ikimiz de Deniz’i çok sevdiğimiz için röportajı dostluğa atfettik. Umarım okurken dostluğun önemini hatırlarsınız.


Deniz her eve lazım

Burçin sen bir dizi çektikten sonra ara veriyorsun. Bu alışık olduğumuz bir şey değil. Neden bekliyorsun?

Çünkü bu oyuncu için çok sağlıklı bir şey. Fark yaratmak için cebinde malzemelerin olacak. Herkesin dolduğu yer başka. Ben gezerek ve gözlemleyerek kendini dolduranlardanım. Bir yer de yemek yemeye oturduğum da bile gözüm yan masadadır. Sanatçı yaratıcıdır derler ya, o çalmanın kibarcası.


Nasıl yani?

İzlediğin bir şeyden bir bakış alırsın, okuduğun romandan bir karakterin duygusunu, yemek yerken yan masadaki çiftin konuşmasından bir şey çalarsın. Sanatçının işi iyi çalmaktır. O çaldıklarını nasıl harmanlayıp o tipe yedirdiğinle alakalı bir durum bu. Bende insan gözlemledim, okudum, izledim, gezdim, work shoplara katıldım. Kısacası dinlendim. Bir insanın seti özlemesi de çok önemli bir şey. Arada arkadaşlarıma set ziyaretine gittiğim oldu.


Merhamet’ in senaryosu sana geldi...

Dur onu ben anlatayım... Bazen eline bir senaryo gelir, 5 sayfa okursun ve bırakırsın. Bir cevap vermen gerektiği için akşam kendini zorlar bitirirsin. Ama Merhamet gibi bir iş geldiğinde ne zaman okuyup bitirdiğini anlamazsın. Ben romanı da senaryodan sonra okudum ve 4 saatte bitti.


Merhamet hayatımızda unuttuğumuz bir duyguyken geldi dizi...

Bence son yılların en büyük hastalığı merhametsizlik. Çok acımasız, vefasız, özensiz yaşadığımız bir zamandayız. O nedenle ismiyle, varoluş sebebiyle dizinin zamanlamasının da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hiç bir şey olmasa da merhamet adı geçiyor olması bile insanlara o duyguyu hatırlatıyor.


Bu devirde kimse çıkarsız dostluk yapmıyor. Deniz ve Narin ise gerçek dost. Senin hayatında bir Deniz var mı?

Benim hayatımda ne mutlu ki bir Deniz var. Yeni arkadaşlıklar çok zor dostluğa dönüşüyor. Şimdi iyi ve kötü gün dostu var. Artık herkes kötü gün dosttu gibi duruyor. Bu çok samimi bir şey değil. Kötü gününde arkadaşının yanında olmak belki sana kendini daha iyi hissettiriyor. Deniz gibi bir dost her eve lazım. Ben Narin ve Deniz’ in dostluğunu okurken çok ağlıyorum. Keşke çevremdeki herkes birbirini böyle sevse diyorum.


Aşk geçer, dost kalır

Ben Deniz gibi bir arkadaş için hayatımın en büyük aşkından vazgeçerdim. Sen?

Her şey biter, aile ve dostluklar her zaman kalır. Aşk çok kolay yaşanan bir şey. İlişki ye döndürmek zor iş. Dostluk için emek harcıyorsun. O yüzden birçok kişinin yeri doluyor ama dostum dediğin kişinin yeri dolmuyor. İnsan birkaç defa âşık olur, çok sevgilisi olur. Ama bir tane dostu olur.


Özgü ’yle iyi arkadaş olabildiniz mi?

Özgü ’nün şahane bir enerjisi var. Normalde ben daha dingin ve sakinimdir. Özgü daha enerjiktir. Dizinin tam tersi gibiyiz. Şu anda her şey güzel gidiyor.


Artık tacize uğramıyorum


Murat Yıldırım’ la evliliğiniz beş yıl olmuş...

Düşün beş yıl bitiyor. Nasıl geçti anlamadım. Zaman bir yaştan sonra daha mı hızlı geçiyor. Ama gayet güzel ve iyi gidiyor.


Eskiden Murat’ ın kadın hayranları tarafından tacize uğruyordun. Hâlâ tacizler sürüyor mu?

Artık tacize uğramıyorum. Şimdi bizi çift olarak kabullendiler ve ikili olarak seviyorlar. Buda nadir olan bir şey ama bize “Ailemizin ailesisiniz” diyorlar.


Bugüne kadar hep Murat çalıştı, sen dinlenmek istediğinde durdun. İlk kez senin çalıştığın dönemde Murat dinleniyor. Bu nasıl bir hismiş?

Alışmaya çalışıyoruz. Normalde ben hep evde olurdum ve Murat gelip giderdi. (Gülüyor) Murat oturmuyor ama senaryoları okuyor, işlerini yapıyor, geziyor. Hayatına devam ediyor


Röportaj: Oya Doğan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.