DepecheMode heyecanımturnenin açıklandığı tarihlerde Paris’te Dave Gahan (Grubun efsane vokali) ile yüz yüze röportaj yaptığımda başlamıştı. Şimdi Andy Fletcher ile telefon konuşmamla devam ediyor. 17Mayıs’ta Küçükçiftlik Park’ta saat 21.00’de gerçekleşecek konser için geri sayım yaparken bu sohbete siz de okuyarak dahil olmak istiyorsanız, buyurun Andy Fletcher karşınızda.


İlk İstanbul konserinizle ilgili ne hatırlıyorsunuz?

Çok renkli, bambaşka bir şehir... Dinleyici kalabalığı da muhteşemdi.


2013 Dünya Turnesi kapsamında geleceksiniz İstanbul’a. Ve neredeyse 30 senedir turnelere çıkıyorsunuz. Yollarda olmaktan sıkıldığınız oluyor mu hiç?

Seyahat etmek sıkıcı değil daha çok yorucu olabiliyor. Her gün başka şehirde konser verdiğimiz dönemler var. Seyahat yorucu olsa da konserler her seferinde şahane ve o yorgunluğa değiyor. Zaten müzik kariyerinin yarısı stüdyoda olmaksa diğer yarısı canlı çalmak demek. Ve bence dünyadaki en iyi meslek müzisyenlik.


Çıktığınız ilk turneyi hatırlıyor musunuz?

Evet bir karavanın arkasında yol alıyorduk ve hiç konforlu değildi...


İlk yıllardan bugüne kulisinizde neler değişti?

İlk yıllarda bir kulisimiz yoktu ki!


Değişmeyen bir şey var mı?

Futbol!


Mesleğinizin bir kısmı da röportaj sorularına cevap vermek... Bundan şikâyet ettiğiniz oluyor mu?

Dediğin gibi bu işin bir parçası. Bir albüm yapıyoruz ve insanların bunu duymasını istiyoruz. İşin ilginç yanı şu ki sen röportaj vermek istediğinde, yani henüz çok tanınmazken soru soracak çok gazeteci olmuyor. Senin için artık müziğini duyurmak daha kolay olan bir pozisyona geldiğindeyse soru sormak isteyen binlerce gazeteci oluyor. Üstelik ne kadar uzun süre sahnelerde, müzik hayatında olursan soruların sayısı da artıyor. Bu yüzden de işin en zor kısmı röportaj vermek haline geliyor...


Yaşlandıkça akıllandık


Depeche Mode’un ilk zamanlarını, o heyecanı özlüyor musunuz?

O dönemler çok gençtik. Her şey yeniydi ve yeni olan heyecan vericiydi. Yaşlandıkça akıllandık. Galiba akıllandık. Yine de hâlâ her yaptığımızdan zevk alıyoruz. Yıllar içinde çok güzel anılar biriktirdik ve şimdiki halimizden memnunuz.


Bildiğim kadarıyla artık hepiniz başka ülkelerde hatta başka kıtalarda yaşıyorsunuz.

Evet, ben İngiltere’de Londra’dayım. Martin (Gore) California’da. Dave (Gahan) New York’ta. Yani dağılmış durumdayız.


Bu mesafelere rağmen yeni şarkılar yapmayı nasıl başardınız?

Stüdyoda olduğumuz zaman zaten birbirimizi her gün görüyoruz. Dave de Martin de Amerikalı kadınlarla evliler ve Amerika’da yaşamayı tercih ettiler. Bu hiçbir zaman bizim birlikte çalışmamızı engellemedi. Eskisi kadar çok sık görüşmüyoruz, iş dışında birlikte vakit geçirmiyoruz. Tek fark bu.


Sizce Martin’i eşi mi daha iyi tanıyor siz mi?

Sanırım ben Martin’i eşinden daha iyi tanıyorum. Neredeyse 42 yıldır arkadaşız. Ama bunu o duyarsa ne der bilmiyorum.


Hayatlarınızdaki kadınlar için sizin bu bağınız rahatsız edici değil mi?

Hayır, biz kardeş gibiyiz. O yüzden hayatımızdaki kadınlarla birlikte hepimiz bir aileyiz.


Dave (Gahan) ciddi sağlık sorunları yaşadı. Onunla röportaj yaptığımda iyi olduğunu söylemişti. Şimdi nasıl?

Yüzde 100 iyileştiğini söyleyebilirim. Tanrı’ya şükürler olsun.


Dave’in hastalık süreci sizin için nasıl geçti, zorlandınız mı?

Bu nu ka bul et mek du ru mun day dık. Herkesin başına gelebilir. Neyse ki çok iyi bir hastanede tedavi gördü. Şanslıydı. Çok erken teşhis konuldu, bu da onun için bir şans oldu. Şimdi çok sağlıklı ve fit!


Röportaj: Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.