Şimdi kiminle karşılaşsam "yakında" bir kafe zinciri kuruyor. Bırakın bir tane açmayı zincir yapıyorlar. Bu işin hakkını veren de var baştan savma yapan da. İstanbul’un daha çok kafeye ihtiyacı olduğu doğru. Çünkü insanlar trafikte ve işte çok zaman harcadığı için evde yemek yapmak çok zorlaşıyor. İstanbul’un nüfusu genç. Çoğu beyaz yakalı. Evli olanların çoğunda eşler de çalışıyor. O yüzden akşam kafede bir salata yiyip eve gitmek daha doğru geliyor. Böylelikle kişi kendine de zaman ayırmış oluyor. Ama yine de ‘Bu işi, iyi bilenlerin yapması gerek’ diye bir şey söylemek istemem. Çünkü ‘Artık ben bu işi biliyorum’ diyenlerin mekânlarında her gün sorun çıkıyor. Her gün büyümek istedikleri için arkalarında bıraktıkları mekânların çoğu batık ve kendini zor kurtarıyor.


Yabancı fonla Türkiye pazarında büyük pay sahibi olmak isteyen Doors Grubu’nun açtığı mekânlar malum ortada. İstanbul Doors’la ilgili şikâyet mail’lerini yayınlasam sayfalar yetmeyecek. Hemen bütün mekânlarında sorun çıkıyor. Son günlerde ellerindeki kaliteli personeli başka müesseselere kaptırınca iyice çaresiz kaldılar. Şimdi aslında şube açmak yerine biraz toparlanmaları gerekiyor. Yoksa sonra pişman olacaklar. Nişantaşı Mama’yla ilgili olarak da çok sayıda şikâyet var.


Büyümek değil iyi hizmet vermek önemli!

Kanyon ve Etiler Kitchenette için de keza öyle. Bazı iş çevresinde bulunan arkadaşlarım Kanyon Gina’ya gitmeyi bıraktı. Tam iş ortamının göbeğindesin, masalar yan yana. Ne konuşuyorsanız yan masa duyuyor. İş konuşmak neredeyse imkânsız. Birçok profesyonel iş görüşmesini artık Gina yerine başka yerlerde yapıyor. Ama biraz daha fazla para kazanacağım diye bir mekân ancak bu kadar harcanabilir. Daha önce kuver sayısı 100 kişi iken şimdi 200 kişiye çıkmış. E haliyle yan masayla akraba gibi olunuyor. Hal böyleyken o yemeğe o kadar para vermenin anlamı yok. Kişi başı 120 TL’den aşağıya çıkılmıyor çünkü. Anjelique’te bir arkadaşımdan iki kere hesap almışlar. Arkadaşlar grup olarak gitmiş. Biri hesabı ödemiş gitmiş. Arkasından diğerlerinin de hesabını almışlar. Bu kadarına pes. Sonra dost meclisinde konuşmalara başlayınca olay ortaya çıkıyor. “Niye arayıp geri almadınız?” dedim. Arkadaşım, “Onlarla mı uğraşacağım?”dedi.


Doors Grubu’nun tabii ki iyi yerleri var. Zaten grubu bunlar ayakta tutuyor. Mesela Zuma yazın en çok iş yapan mekânları arasında. Vogue aynı şekilde; muhteşem bir manzarası var ve yemekleri çok lezzetli. Suşiyi en lezzetli yapan yerlerden birisi burası. Fiyatlar biraz yüksek ama hakkını veriyor. Personel de çok iyi ve başarılı. Zuma’da yaz aylarında yer bulmak çok güç. Muhteşem bir manzara. Mönü çok iyi. Testing mönü en sevdiğim şey. Her şeyden biraz yemek güzel oluyor. Zuma’nın müdürü Buğra Çakıcı çok klas, çok düzgün biri. Yakında başka yere çok büyük paralarla transfer olursa şaşırmam. Gece hayatında az görülen kalitede bir personel. Yabancı dili ve duruşu çok iyi. Doors kıymetini bilmeli yoksa diğer personeli gibi o da bir cazip teklifle kaçıp gidebilir.


Bir mekân yedi mekân açar!

Bir diğer büyük zincir Bigchefs ise Ankara kökenli bir marka. Şu an toplamda 14 şubeye ulaştı. Çok hızlı büyüyorlar ama zaman zaman şikâyetler yükseliyor. Biraz daha personel yatırımı yapmalılar. Özellikle Etiler’den çok şikâyet geliyor. Kendilerine çekidüzen vereceklerini umuyorum. Bigchefs’in Genel Müdürü Tolga Terzi çalışkan biri. Bunların üstesinde gelir sanırım. En son Kemerburgaz ve Tarabya’da bir yer açtılar. Ama açmak önemli değil diyorum; beni dinleyen yok.


Yeme içme sektörü adamı bir gecede batırır. Bir mekân 7 mekân açar, bir mekân yedi mekânı batırır. Hâlâ bunun farkında değiller. Bu işi en güzel yapanların arasında Kırıntı geliyor. Çok iyi bir yer buluyor ve bütün enerjisini oraya veriyor. Toplamda sanırım dört tane var ama hepsi çok iyi iş yapıyor. Onlarla ilgili bir şikâyet duymadım. Aynı şekilde Midpoint’de öyle. Midpoint’le ilgili Nişantaşı şubesi için şikâyet geldi. O da otoparkla alakalı. Mekânın sorumluluğunda olan bir şey değil. Cook Shop da sessiz sedasız büyüyor. Ama şimdilik iyiler kategorisine girmiyor.


Bir alışveriş merkezi açılıyorsa ilk tercih Cook Shop değil ama ileriki zamanlarda söz sahibi olacağa benziyor. Bebek’te hâlâ sorunlar bitmiş değil. Mekânın dekorasyonu bitmiş ama bir türlü açamıyorlar. Mehmet Koçarslan ile davaları devam ediyor. Ben de ne zaman açılacağını çok merak ediyorum. Nişantaşı Cook Shop açıldı. Hiç deneme fırsatım olmadı ama caddeye koydukları masalar doluyor. İyi bir başlangıç yaptı sanırım.


Asıl beni üzen ise yıllar önce ciddi anlamda kafe kültürünü hayatımıza sokan Chocolate’ların oldukları yerde saymaları. Ritz Carlton Otel’in altında her gece yüzlerce kişi yemek yerdi ve bugün Lucca neyse Chocolate öyleydi. Daha sonra belediye orayı yıkınca bir türlü atılım yapamadılar. Hâlâ bakir ve iş yapacak bir marka. Toparlanıp tekrar sahaya çıkmaları hareket getirir. Çünkü ekip bu işten çok iyi anlıyor. İstikrarlı yürüyen bir diğer kafe zinciri ise şüphesiz The House Cafe. Birçok yerde bulunan mekân son dönemlerde en çok konuşulanlar arasında. Gerek fiyatları gerek ambiyansıyla adından söz ettiriyor. En son Nişantaşı şubesine gittiğimde kendimi Avrupa’da bir yerde zannettim. Şehrin İçinde muhteşem bir bahçe inanılmaz güzel servis ve lezzetli yemekler. Otel zincirinde büyüyen grup, The House Cafe’de daha temkinli davranıyor. Ortaköy ve İstiklal Caddesi her gün yüzlerce kişiyi ağırlıyor.


Haber: Tayfun Topal

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.