Geçen gün bizim Google Sarp ile Karaköy Lokantası’nda felekten bir öğle çalıp, güzel bir yemek yemeğe karar verdik. Salon her zamanki gibi tıklım tıklım... Sonunda bir yer bulup oturduk. Tam siparişi vermiştik ki yan masadaki sohbette ‘Yılmaz Erdoğan’ lafı duydum ve kulakları diktim tabii... Masadaki bir kadın “Ben Yılmaz Erdoğan’ı pek sevmem” diyor; diğeri ise “Sev sevme fark etmez, şu son filminin girişini görme fırsatı olan bir arkadaş söyledi. Gerçekten harikaymış...” diye devam ediyordu. Masadaki "film eleştirmeni"nin anlattığına göre siyah-beyaz olarak başlayan filmin bu ilk sahnelerinde kullanılan teknik ve görüntülerin eşi benzeri yokmuş.


Oscar için lobi...

Belli ki Yılmaz’ın, "Kelebeğin Rüyası" filminden söz ediyorlardı. Konuşulanlara bakılırsa Yılmaz yeni yıldan sonra filmini koltuğunun altına alıp Hollywood’un yolunu tutacakmış. Hanımefendinin söylediğine göre Oscar için lobi yapmaya gidiyormuş. Ama aklımın basmadığı şu oldu. Bizim Oscar adayımız zaten Ateşin Düştüğü Yer olarak belirlenmemiş miydi? Fısıldayarak Sarp’a bunu sorduğum zaman her zamanki bilgiç gülümsemesiyle “Önümüzdeki yılın Oscar’ından bahsediyorlardır” dedi... “Yahu... 1 yıl öncesinden...” diyecek oldum, hemen lafımı kesti: “Akademi ödüllerinde jüriyi etkilemek için her safhada lobi yapılır. Jüri deyip geçme tam 5830 kişilik bir grup bu. Onun için aday gösterilmeden önce ayrı, aday gösterildikten sonra ayrı lobi yapmak lazım. Yılmaz erken harekete geçmiş herhalde” dedi. “Yahu” dedim “5 bin kişiyi nasıl kafa kola alacaksın ki?” “Güç tabii” dedi Google efendi ve devam etti: “Mesela 2009’da en iyi yardımcı kadın Oscar’ını alan Mo’Nique "Ben lobi filan yapmam arkadaş" demişti de millet şaşırıp kalmıştı.”


Piramide gidiyor...

Bunları konuşurken yan masada Yılmaz’ın dedikodusu devam ediyordu. Meğer Yılmaz Erdoğan, Amerika’dan önce 21 Aralık’ta, Foton Kuşağı değişikliğini yerinde izlemek, dünyevi işlerden biraz olsun uzaklaşıp arınmak için Meksika’ya gitmeyi planlıyormuş.


Foton kuşağı ne derseniz; M45 Ülker Takım Yıldızı ile birlikte Güneş Sistemi’ nin de içinde bulunduğu sanılan hayali bir kuşak bu. İnanışa göre Maya Takvimi‘nin bittiği Aralık 2012’de dünya uygarlığının yeni bir boyuta gireceği iddia ediliyor. Bu yeni boyutun düşünebilen canlılara, farklı yetenekler ve farklı fikirler kazandıracağı ileri sürülüyor. Yılmaz Erdoğan da, o tarihte Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda eski Maya Kenti Chichen Itza’da bulunan ve dünyanın 9. Harikası sayılan Kukulkan Piramidi’nde olacakmış. 21 Aralık günü ise ilk defa çok ilginç bir olay gerçekleşecekmiş bölgede. Güneş öğleden sonra batarken, piramidin kuzeybatı kenarının gölgesi, merdivenin tabanında oyulmuş yılan kafası figürünü aydınlatarak onu hareketli bir hale sokacakmış. 34 dakikalık bir sürede güneş üstten alta doğru inerken ve her merdiveni terk ederken bu doğal ışık ve gölge oyunu sayesinde yılanın piramidin tepesinden kayarak dünyaya süzüldüğü görülecekmiş. Nasıl olacak derseniz valla benim de pek fikrim yok ama Yılmaz Erdoğan bile 21 Aralık’taki bu olayı izlemek ve arınmak için Meksika’ya kadar gittiğine göre bu işin bir hikmeti olsa gerek.


Birden gözüm tabağıma ilişti... Baktım bomboş... Yan masa dedikodularına öyle dalmışım ki önümdeki yemeği ben mi yoksa bir başkası mı yemiş fark edememişim. Tam bir tabak daha söyleyecektim.... Vazgeçtim.


Haber: İzzet Çapa

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.