Sıcak öyle bir bastırmış ki, lepiska saçlı başıma yumurta kırsam anında pişecek. Erkenden kalkmışım, İstanbul’un harala gürelesi arasında koşuşturuyorum. Biri “Canım” dese, canını kafasına geçirivereceğim. Telefon böyle bir anda çaldı. Karşı taraftan hışır hışır dalga sesleri geliyor. “Kimsin ulan, konuşsana!” diye hırladım. Kıs kıs gülüyor hattın öbür ucundaki Gargamel... “Abi dalgaların sesini dinle. Göcek senin Selimiye benim geziyorum, buraları harika valla” diyor. Cinlerim tepeme çıktı. “Bunun dönüşü de var” diye bağırmışım. Tam kapatacaktım ki “Dur” dedi. “Tatilde bile çalışıyor senin köle... Şimdi kulaklarını aç da dinle!”


Ünlüler çoktan keşfetmiş

Bozburun Yacht Club diye bir yer keşfetmiş. “Burası adeta ev” diyor. Tekneyle gidiliyormuş. Otelin sahipleri Zeynep ve Ethem Dirvana’ın soyu Osmanlı’ya kadar dayanıyor. Ethem Bey’in babası Süleyman Bey Türkiye’nin en önemli cerrahlarındanmış. Burası babasının yazlık eviymiş, restore edip otel yapmışlar. “Abi burası tam sana göre, yemekler süper” diyor Gargamel telefonda. Zeynep Dirvana masaları tek tek dolaşıp siparişleri alıyor, yemeklerin hepsini kendi pişiriyormuş. Gargamel, “Tam kaçamak yapılacak yer abi” dedi ve “Odaların isimleri de acayip” diye devam etti: “Cemile Sultan, Barbaros Paşa filan...” Ünlüler çoktan keşfetmiş Yacht Club’ı. Faruk Süren, Berrak Tüzünataç, Kenan İmirzalıoğlu, Kahraman Sadıkoğlu ve Uluç Bayraktar o hafta müşteriler arasındaymış. “Biraz da maceralarından bahset. Yok mu bir olay?” dedim Gargamel’e. “Berrak Tüzünataç olur da olay olmaz mı?” dedi. Anlattı şaştım kaldım. Bu Berrak çok matrak kız yahu...

Zeyna gibi

Bizimki iskelede gençlerin bulunduğu bir grubun yanına uzanmış göz banyosu yapıyormuş. Bu arada Berrak yüzerek gelip iskeleye çıkıyor. Tabii hemen gençlerin ilgi odağı oluyor. Çocuklardan biri “Bir şey içer misiniz?” diye sormuş, kibarca “I ıh” demiş. Bir diğeri dikkatle bakmış yüzüne, “Ben sizi bir yerden tanıyorum” demiş. Berrak diklenmiş, “Ben günde 70-80 kişiyle tanışıyorum” diye.


Gençlerden biri nedense arı kovanına çomak sokmaya devam edip “Biz Cemile Sultan’dayız, siz hangi odadasınız?” diye sorunca Berrak hışımla ayağa kalkıp, “Odayı modayı bilmem! Ben buranın hem Hürrem’i hem Mahidevran’ıyım” diye bağırıp suya atlamış, geldiği gibi gözden kaybolmuş.


Gençler, “Ne yaptık bunu bu kadar kızdıracak?” diye konuşurlarken arkalarında bir ses duymuşlar. Berrak bu sefer çalıların arkasından ormanlar kraliçesi Zeyna gibi fırlayıvermiş. Bir kılıcı eksik elinde... “Hakkımda konuşuyorsunuz. Kimse arkamdan konuşamaz” diye bağırmaz mı... Ödleri kopmuş çocukların... “Ben bile sus pus oldum korkudan” dedi Gargamel... “Sana müstahak, el âlemi böyle ispiyonlamaya devam edersen başına daha neler gelecek” dedim.


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.