Ölümünden 130 yıl sonra, Van Gogh’a konan ‘deli’ teşhisinin tıbbi karşılığı hâlâ uzmanların tartışma konusu. Amsterdam Van Gogh Müzesi’nde yakın zamanda sona eren “Deliliğin Eşiğinde” adlı sergi kapsamında, Van Gogh’un tanısını koymak üzere dünya çapında 35 doktor, psikiyatr ve sanat tarihçisi bir araya geldi. Ve iki gün devam eden konferansta dünyanın dört bir yanından araştırmacılar Van Gogh’tan kalan mektupları, tıbbi kayıtları, eserleri inceledi.
Sanatçının 1888’de kulağını kesip 2 yıl sonra da intihar etmesine yol açan muhtemel nedenler arasında bipolar bozukluk, temporal lob epilepsisi, frengi, borderline kişilik bozukluğu, cycloid psikoz ve şizofreni var. Psikotik atakların mektuplardaki yansımalarını dikkate alan uzmanların çoğu şizofreni ve psikoz üzerinde yoğunlaşırken, kimileri de Van Gogh’un yazılarında çok güçlü bir akla ve bilince sahip olduğunu, klinik olarak ‘normal’ sayılması gerektiğini savunuyor. Amsterdam Üniversitesi’nde sanat tarihi profesörü olan Louis van Tilborgh, sanatçıyı düpedüz “vahşi” olarak karakterize ediyor; tıp etiği profesörü Arko Oderwald, kulağını kesmesini alkol bağımlılığına, uykusuzluğa, en çok da meslektaşı ve arkadaşı Paul Gauguin’le yaşadığı sorunlara bağlıyor. Van Gogh’un bir tartışma sonunda beraber yaşadığı Gauguin’i usturayla tehdit ettiği, Gauguin’in evi terk etmesi üzerine de öfkeyle sol kulağının bir kısmını kestiği biliniyor.
Ressamın ölümüne dair teoriler sayılırken, ataklarını yatıştırmak için içtiği yüksükotunun, resim yaparken kullandığı yağlı boyanın içerdiği kurşunla karışmasının ve aşırı absent tüketiminin bir nevi zehirlenmeye yol açma ihtimalinden de söz ediliyor. Bazı bilim adamları, Van Gogh’un başyapıtlarından sayılan ve Arles’da kaldığı odayı betimlediği ‘Yatak Odası’ tablosunun farklı tarihlere ait üç versiyonunu inceledikten sonra, sanatçının kullandığı renk paletindeki tonların koyulaşması ile kötüleşen ruh sağlığı arasında bir bağlantı kurmuş. Sanatçının son on yıl içinde yarattığı toplam 2 bin 100 eserin 860’ını, hayatının son iki yılında Saint-Remy’deki akıl hastanesinde yaptığı da biliniyor. Yaşamı boyunca yalnızca tek bir tablosunu satan Van Gogh, yoksulluk ve hastalıklarla geçen 37 yıllık yaşamını sonlandırdıktan sonra, keskin fırça darbeleriyle Batı sanat tarihinin en etkili isimleri arasına girdi.
Kesik kulağın sahibi
The Art Newspaper’ın araştırmasının sonunda, Van Gogh’un, kulağını kestikten sonra onu Arles’ın kuzeyinde bir çiftçinin kızı olan Gabrielle Berlatier’ye hediye ettiği ortaya çıktı. Bernadette Murphy’nin son kitabı olan “Van Gogh: True Story”de kimlik bilgileri gizli tutulan kadının kim olduğu ise Van Gogh’un erkek kardeşi Theo’ya 1889’da yazdığı mektuplar aracılığıyla deşifre edildi. Van Gogh, Berlatier’nin genelevde çalışan bir seks işçisi olduğunu yazmıştı. Genç kadının daha önce sanatçının favori mekânı Café de la Gare’da çalıştığı ve Van Gogh’un bir dönem bu kafenin yakınlarında bir ev kiraladığı da kayıtlar arasında.
Balzac hayranı Van Gogh
Van Gogh’un 1872- 1890 yılları arasında Theo’ya yazdığı ve bugün altı ciltlik bir koleksiyon oluşturan mektupları, sanatçının yaşamına dair önemli ayrıntılar sunuyor. Maddi sıkıntılarından sanat teorilerine, alkol sorunlarından evinin döşemesine kadar yaşamındaki bütün ayrıntılardan söz ettiği mektuplarında Van Gogh, 800’ü aşkın kitaba ve yüzlerce edebiyatçıya da atıf yapıyor. İyi derecede Fransızca ve İngilizce bilen, Charles Dickens ve Balzac hayranı olduğu bilinen sanatçı, resimlerine olduğu kadar edebiyata verdiği değeri 4 bin kelimeyi aşan mektuplarından birinde şöyle dile getiriyor: “Bir şeyi güzel söylemek en az resmetmek kadar ilginç ve zor değil mi? Çizgiler ve renklerin sanatı var, ama en az onlar kadar kalıcı olan ‘kelime sanatı’ diye bir şey de var.
Yağlı boya sinema filmi geliyor
Vincent van Gogh’un gizemli yaşamını ve ölümünü konu alan “Loving Vincent” adlı hazırlıkları devam eden film, sanat ve sinema dünyasında bir ilke imza atıyor: 2017’nin sonunda vizyona girmesi beklenen film tamamlandığında, dünyanın ilk tam boyalı uzun metraj animasyon yapımı olacak. Oscar ödüllü iki şirket, Breakthru Films ve Trademark Films’in bir araya geldiği projede, 30 ressamdan oluşan bir ekip çalışıyor. Ressamlar 80 dakikalık filmi, 55 binden fazla kareyi yağlı boya çalışarak tamamlayacak. Post-empresyonist tarzda ürün vermiş olan sanatçının efsanevi stiliyle oluşturulacak filmde saniyede 12 adet el yapımı yağlıboya tablo kullanılacak. Oscar ödüllü Hugh Welchman ve eşi Dorota Kobiela’nın yöneteceği film geçmiş ve bugün arasında gidip gelecek ve geçmişi gösteren kareler siyah–beyaz olarak resmedilecek.
Deniz Çağlar
YORUMLAR