Başrolünde Liam Neeson’un oynadığı film, Atlantik üzerindeki bir uçakta 20’şer dakikalık aralarla cinayet işleyen gizemli saldırgana karşı verilen mücadeleyi anlatıyor.


Katalan yönetmen Jaume Collet- Serra, 2011’de seyrettiğimiz “Kimliksiz”in (Unknown) ardından yeniden gerilim ağırlıklı bir serüvenle geliyor karşımıza. Liam Neeson “Non-Stop”ta mutsuz ve alkolik hava polisi Bill Marks’ı canlandırıyor. Film 70’li yılların uçak gerilmlerini hatırlatsa da görsel düzeyde kalan bir akrabalık bu. “Non-Stop” senaryosu itibarıyla kendine daha farklı bir rota çiziyor. Öykü sürprizlerle ilerlese de yolcularla hava polisi arasındaki güven ya da güvensizlik ilişkisi üzerine kurulu. Marks sadece zeki bir saldırgana karşı değil, “merkez”e, “kokpit”e ve önyargılara karşı da mücadele ediyor. İlginç olan, bir hava polisi olarak onun da ırkçı, etnik ve dini ön yargıları taşıması; insanlara güvenmeyen bir kişiliğe sahip olması. Kaldı ki, filmin “gizli merkezi” 11 Eylül sonrasında dünyayı saran güvensizlik ve kuşku ortamından başka bir şey değil. Asıl “gizli düşman” sürekli suçlu ve kurban arayan, kimsenin kimseye güvenmediği paranoyak toplumun kendisi. Olayları tümüyle Bill Marks’ın gözlerinden takip ettiğimiz için, biz de kendi önyargılarımızla yüzleşiyoruz. Kuşkusuz inandırıcılık açısından bazı sorunlar var. Sözgelimi saldırganın bütün planı, Bill Marks’ın asla pes etmeyecek bir kahraman olması üzerinden şekilleniyor. Ama Jaume Collet-Serra sağlam bir gerilim yapısı inşa ediyor.





Film baştan sona bir sette çekilse de, bir uçağın içindeymiş duygusu seyirciye asla kaybettirilmiyor. Farklı odaklı lensler kullanan Collet-Serra, açılarını, ölçeklerini öyle iyi ayarlıyor ki kameranın mekânın sınırları dışına hiç çıkmadığı hissini yaratıyor. Yer yer kullandığı geniş açılı lensler ve 2.35 formatının avantajlarıyla filmini tek mekânın dezavantajlarından kurtarıyor. Daha çok First Class, koridor ve tuvalette geçen ilk bölümün ardından Economy Class’a geçtiğimiz ikinci bölümde film genişleyip ferahlıyor. Bu arada, telefon mesajlarının ekrana Türkçe olarak gelmesinin filme hoş bir katkıda bulunduğunu belirtelim.


İrlandalı oyuncu Liam Neeson’un en büyük kozu seyircinin her daim güvenebileceği bir insan imajı vermesi olsa gerek. Neeson’a “pencere kenarı meraklısı” gizemli yolcuda Julianna Moore ve şef hosteste İngiliz aktris Michelle Dockery başta olmak üzere geniş bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Oscarlı Lupita Nyong’o’nun da filmde ikinci derecede bir rol aldığını belirtelim. “Non-Stop” öyküsündeki sorunlara rağmen rahat seyredilen, sürükleyici bir gerilim filmi.


Yazı: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.