İkinci film ise açıkçası ilki kadar tatmin edici değil. Sorun bu kez öyküde düğümleniyor. Aslında Abrams video oyunları’nı hatırlatan hikâye formatlarının hâkim olduğu çağdaş aksiyon sinemasının yaratıcı isimlerinden biri. Aksiyon sahnelerini öykünün can damarı haline getirmesini bilir, karakterleri iyi geliştirir (Lost‘u hatırlayın), kendi iç çatışmaları ve aralarındaki ilişkileri aksiyon sahneleriyle entegre etmeyi başarır. Burada da niyeti aynı. Sözgelimi kırmızı ağaçlı gezegendeki açılış sahnesinde gerilim ve aksiyon, Kirk ile Spock’ın kişilik farklarından ve çatışmalarından kaynaklanıyor. Kirk (Chris Pine), duygusallığı ve içgüdüselliği; Spock (Zachary Quinto) ise mantığı, stratejiyi temsil ediyor. Kirk’ün zayıflığı çabuk karar veren, gözü kara biri olması. Spock’ın zayıf yanı ise aşırı kuralcılığı ve mantığı nedeniyle fedakârlıktan uzak durması...


Abrams öyküsünü Kirk ve Spock’ın zaafları, hataları üzerinden kurarken, dipten dibe “Hangisi liderliğin niteliklerini daha çok taşıyor?” sorusuna cevap arıyor. Her ikisini çok kritik kararlarla karşı karşıya bırakıyor. Rakiplerin dosta, dostların düşmanlara dönüştüğü, planların sürekli değiştiği öyküde Kirk ile Spock’ın liderliği sürekli sınanıyor. Ama sarsılmaz dostluklarını ve birbirlerini tamamlayan karakterler olduklarını bildiğimiz için öykünün bu yanı çok da etkilemiyor bizi. Aslında komutan Marcus (Peter Weller) ve “gizemli terörist Khan” (Benedict Cumberbatch) arasındaki çatışma daha ilginç; bir tür süper kahraman olan Khan bilim kurgu anlamında en ilginç karakter ama seyirciyi yakalayacak bir içmeselesi yok. Ayrıca Spock’ın geldiği noktalar bence Star Trek ruhuna aykırı. Özetle Abrams, “Star Trek ekibi bir ailedir, derin devlet artığı terörizmi de,militarizmi de yener” fikri üzerinden geliştirmeye çalıştığı hikâyeyle bu kez seyircinin duygularına dokunamayan, bir formül işi koyuyor ortaya. Kadın karakterler de biraz geride kalıyor. Belki de asıl sorun Abrams’ın aksiyon, hızlı kurgu ve gerilim severlerin beklentilerini karşılamak için filmi birbirini takip eden, heyecan dolu aksiyon sahneleriyle inşa etmesi. Kuşkusuz “Star Trek”te bu tür unsurlar önemli yer tutar; aksiyon da bunlara bağlı olarak kullanılır. Ama hiçbir zaman “tam gaz aksiyon” serisi değildir.


Dekor hayli etkileyici

Bones (Karl Urban) ile Scotty’yi (Simon Pegg) öne çıkaran mizah duygusu filmi ferahlatan bir unsur. İşin bilimkurgu tarafı ise daha çok bir dekor olarak kalıyor. Ama göz alıcı, etkileyici bir dekor... Özellikle geleceğin dünyasındaki tadımlık şehir manzaraları çok hoş. Görüntü yönetmeni Daniel Mindel de 3D ile salona uzanan hoş ışık yansımaları yakalıyor. 3D ve IMAX, uzayda geçen geniş ölçekli savaş ve aksiyon anlarında gayet iyi sonuçlar veriyor. Abrams, bu sahnelerde seyirciyi tatmin edecek yüksek bir prodüksiyon kalitesi sergiliyor.


Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.