Geçen hafta yapılan 19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu'nda, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması benimsendi. 1, 2 ve 3. sınıflarda zorunlu din dersinin verilmesi kabul edildi. Bu karar çeşitli çevrelerde farklı tepkilere yol açtı.
Ben de küçük bir anket yaparak annelere, ilkokullara zorunlu din dersi hakkındaki görüşlerini sordum. Bazıları isimlerinin sadece baş harflerinin yayınlanmasını kabul ettiler… Gelen cevaplar şöyle:
İ.M.E.-Makine Mühendisi (5 yaşında kız çocuk annesi)
Ortaokulda din dersinde masaya çıkıp namaz kılma travmam vardı. Anlamadığım duaları ezberlemek zorundaydım. Nefret ederdim din dersinden, bir de korkardım galiba. İlkokul 1. sınıflara din dersi verilmesi bence kesinlikle yanlış! En güzel halini dinle ilgili babaannemden öğrendim, güzel hatıralar kısmı orada sadece. Gece yatmadan bir masal anlatır, arkasından dua eder uyurduk. Çocuklara bu eğitimi gerekli zamanda ailesi vermeli.
B.Ç.-Mimar (3 yaşında kız çocuk annesi)
Okullarda din dersine karşıyım. Bir ülkede sadece tek dine mensup insanlar yaşamadığından, zorunlu olabilecek bir mevzu değil. Kişinin kendisini bağlar inançlar, kesinlikle bir dine ait öğrenim görmesini istemem çocuğumun.
D.A.S.Ç.-Yazılımcı (6 yaşında kız çocuk annesi)
Din dersi insanı dinden soğutuyor. Öğretmenler nasıl anlatmaları gerektiğini bilmediklerinden, tamamen işin ezber yönüne odaklanıyor. “İyilik nedir? Ahlak nedir?” soruları hiç sorulmadan... Arapça dualar ezberleniyor. Korkutucu hikâyeler anlatılıyor. İstemiyorum, kesinlikle istemiyorum. Şu haliyle bile kötü, bir de ilkokulda çocuğumun eve korkmuş gelmesini istemiyorum.
S.Ö.K.-Eğitimci (9 yaşında kız çocuk annesi)
Her ailenin bazen aile içinde anne ve babanın bile dinle ilgili görüşleri farklılaşabilir. Toplumun genel inanışından farklı tercihler yapılmış olabilir. Kaldı ki Türkiye gibi farklı dine mensup insanların da olduğu toplumlarda zorunlu din dersi uygulaması sadece siyasi çıkarlar açısından okunabilir. İktidarın toplumsal ve eğitim politikalarına baktığımızda Sünni muhafazakâr bir toplum yaratma hissi olarak görüyorum zorunlu din dersi uygulamasını.
Z.Ö.-İşletmeci (4.5 yaş erkek çocuk ve 2 yaş kız çocuk annesi)
Ben her türlü inancın aile ile yaşanarak (aile tarafından da öğreti halinde değil) doğal bir yoldan çocuğa geçmesi gerektiğine inanıyorum. En azından kendi çocuklarım için okulun, öğretmenlerin bu göreve soyunmalarını istemiyorum. Hele hele daha somut-soyut kavramlarının oluşmadığı anaokulu ve ilkokulun ilk yıllarında! Kaldı ki hangi yaş olursa olsun dinin zorunlu şekilde okutulan bir ‘ders’ olmasını kendime yakın bulamıyorum!
Zeynep Birinci Güler-Öğretim görevlisi (9 yaşında erkek ve 4 yaşında kız çocuk annesi)
Zorunlu din dersinin şokunu yaşamaktayım 4. sınıfta oğlumla. Zorla, güç bela besmele çekmeyi öğrendi. Sınava çalışırken ağladı. Okullarda din dersi verilmesini uygun bulmuyorum, çünkü zaten tek din varmış gibi ele alınıyor ve 9 yaşında bir çocuğun algılayabileceğinden fazla bir bilgi ‘yükleniyor’. O yaş çocuğu günah, sevap, kelime-i tevhid gibi soyut kavramları anlayamıyor gözlemime göre. Ayrıca din madem ‘Allah ile kul arasında’ niye bu kadar ortaya dökülüyor? Her insan aklı başına gelince kendi kararını verir zaten bu konuyla ilgili. Ülkemizde dinimizi seçme ya da hiçbir dine inanmama hakkımız da yok ki! Ben zorunlu din eğitimini taraflı buluyorum, çocuklara haksızlık edildiğini düşünüyorum ve çok mağdur hissediyorum kendimi oğlum adına.
D.D.U.-Akademisyen (5 yaşında kız annesi)
Benim dinim tüm dinlerin ortak paydası olan iyi, dürüst ve vicdanlı olmak. Bunu da insana en çok ailesinin ve sonrasında da tüm toplumun rol model olarak verebileceğine inanıyorum. Okulda verilecek din dersinin zorlama olduğunu düşünüyorum. Hele bir de daha çocukluk yaşında bu dersin verilmesi bence yanlış. Bizde din dersi ve ahlak bilgisi daha çok din olarak algılanıyor. İyi ahlak dersle değil ancak yetişkinlerin çocuklara iyi örnek olmasıyla verilebilir. Tüm toplum olarak yalan söylemez, hak yemez, çevremizi kirletmez, birbirimize karşı saygılı olabilirsek çocuklarımızı bu doğrultuda yetiştirebiliriz. Benim kızım 5.5 yaşında Allah’ı biliyor, inşallah, maşallah gibi sözcükler kelime dağarcığında. O sordukça ben kendi vicdanıma sorup elimden geldikçe anlatacağım. Bu yaşlar için çocuk sormadan anlatmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Onlar hazır olmadan anlatmak kafa karışıklığına yol açacaktır. Ev ve okul paralel olamayacak. İyi ahlak genel geçer bir ortak payda olabilir. Ancak din, kul ile Allah arasındadır. Kurumların karışmaması gerekir!
Uzman görüşü
Doç. Dr. Bilge Yağmurlu yayınladığı bir makalede “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eylül ayında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, zorunlu din dersi uygulaması ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin eğitim hakkıyla ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Ve mahkeme, oybirliğiyle, Türkiye hükümetinin en kısa zamanda öğrencilerin zorunlu din derslerinden muaf tutulmalarını sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini istedi. Bu kararda, devletin dini konularla ilgili düzenlemelerde yansız ve tarafsız olma yükümlülüğü olduğunu hatırlattı” diyor. Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde akademisyen olan Yağmurlu’ya göre okulda verilen din eğitimi, evde anne-babanın öğrettiği din kültüründen farklı olursa, bu çelişki çocuğun ailenin kültürünü, inanışlarını ve verdiği bilgileri sorgulamasına sebep oluyor. Bu, çocuk ve anne-baba arasında ciddi çatışma doğuruyor. Çocuğun gelişimi için çok olumsuz etkiler söz konusu oluyor.
NOT: “Anaokulunda din eğitimi” tartışmasının ardından, Bakan Nabi Avcı’nın talimatıyla komisyonların basın mensuplarına kapatıldığı duyuruldu. Böylece basın mensuplarının şûra komisyon çalışmalarını takip etmesi yasaklanmış oldu.
YORUMLAR