- Serpil diplerim gelmiş.

- Ne yapayım Kenan?

- Bir el atsan da 5 dakikada bitirsek.

- Sen de kendine el atıp 5 dakikada bitirebilirsin!

- Sen daha hızlı yapıyorsun. Ben arkaları iyi göremiyorum.

- Senin saçın kısa Kenan. Arkanda göreceğin bir şey yok. Boyayı süreceksin, eldivenli ellerinle yedireceksin, hepsi bu.

- Hadi be Serpil…

- Offf Kenan, offff… Tamam, getir pembe tasını bitirelim şu işi.

- Bir tanesin sen!

*

- Daha 15 gün olmadı mı boyayalı? İdeali 22 gündür.

- Şu yanlara baksana, ışıkta daha fazla belli oluyor. Parlıyor ya ondan.

- O zaman sadece yanlara sürelim.

- Yapmışken hepsi aradan çıksa…

- Kenan sen saçını boyamasan da hayatına kır saçlı bir erkek olarak devam etsen…

- Olmaz Serpil.

- Neden?

- Kendimi öyle görmeye hazır değilim.

- Ne zaman hazır olacaksın kendini “öyle” görmeye?

- Bilmem. Belki de hiç hazır olmayacağım.

- Yani ben otuz sene daha senin kafana boya mı süreceğim!

- Evlenirken yemin etmedik mi Serpil? İyi günde, kötü günde diye…

- Saçını boyadığın gün, senin kötü günün mü?

- Değil mi?

- Kenan şu hayatta yaşlanmak diye bir şey var. Doğanın kanunu bu. Kabul et, rahatla.

- Sen öyle mi yapıyorsun Serpil?

- Ben kadınım!

- Ne fark eder?

- Bir kere ezelden beri kabul görmüş bir şey bu. Kadınlar saçlarını boyar! Sadece beyaz kapatmak için değil, saç rengini değiştirmek için, kendilerini farklı görmek için. Üstelik bunun için kuaföre giderler. Senin gibi bütün evi rezil etmezler!

- Aşk olsun Serpil. Ben bütün evi rezil mi ediyorum?

- Hepi topu 45 dakika oturup bekleyeceksin. Ama senin ya çişin geliyor ya sigara içesin. Ya telefonun çalıyor salona dalıyorsun ya bilgisayarını açıyorsun.

- Tuvalete gitmeyeyim mi? Telefonumu açmayayım mı? İnternete giremeyeyim mi?

- Her geçtiğin yerde iz bırakıyorsun Kenan. Arkandan ilaçlı pamukla dolaşıp boya temizliyorum.

Fayanslar neyse de halılar, duvarlar, koltuklar, bilgisayar klavyesi leke içinde. Rezillik, katmerli rezillik.

- Tamam, söz. Yerimden kıpırdamayacağım.

*

- Serpil…

- Ne var?

- Tuvalete gidebilir miyim?

- Sadece bunu yapabilirsin Kenan.

- Çok gaddarsın ama. Sandalyede insanın poposu acıyor.

- İstersen kafana naylon saralım öyle git içeri.

- Hayatta olmaz.

- Sebep?

- Erkek adam kafasına öyle şeyler sarmaz.

- Erkek adam karısına saçını boyatır ama!

- O başka bu başka.

- Seninle tartışamayacağım Kenan. Çok rica ediyorum, bundan sonra al boyanı berbere git.

- Serpil nasıl Mevlüt’e giderim? Herkese anlatır.

- Sanki Mevlüt anlatmayınca kimse saçını boyadığını anlamıyor.

- Nereden anlayacaklar ki?

- Çok komiksin Kenan. Erkeklerde sakal gibi bir detay var! Bu meret her gün uzuyor ve eğer her gün tıraş olmazsanız o beyaz sakallar iğne ucu kadar da olsa yüzünüzde sırıtıyor. İşte bu yüzden çoğunuz her gün tıraş oluyorsunuz.

- Ne var ki? Sinekkaydı tıraş olmak kötü bir şey mi?

- Canım siz buna sinekkaydı diyorsunuz ama uzaktan bakınca sinekkaydı tıraş değil, hem zamandan hem tıraştan yorulmuş cilt görünüyor. Bak çok nazik anlatmaya çalıştım, kelime seçimlerime dikkat ettim. Halbuki bıraksanız kendinizi, kır sakallı bir erkek olsanız daha genç görüneceksiniz.

- …

- Bir şey daha var.

- Evet… Nedir?

- Kadınlar ten rengi-saç rengi uyumuna dikkat eder. Siz saç boyayan erkeklerin alayının saçının beyaz bölgeleri kahverengimsi, kalan yerleri katran karasıdır.

- Hadi ya…

- Ya…

-…

- Ne oldu suskunlaştın?

- Düşünüyorum.

- Kötü görünüyormuş değil mi?

- Hakikaten kötüymüş.

- Bak bu son boyan olsun. On beş-yirmi gün sonra gider bir numara vurdurursun saçını. Yavaş yavaş uzar, herkesin gözü alışır. Sen de boyayla uğraşmaz, rahat edersin.

-...

- Anlıyorum seni. Kolay bir şey değil birdenbire böyle bir değişiklik yapmak. Ama inan daha rahat edeceksin.

-…

- Bugün karar vermek zorunda da değilsin. Düşünecek iki-üç hafta var önünde.

-…

- Kenan ne düşünüyorsun?

- O değil de Serpil…

- O değil de ne Kenan?

- Acaba diyorum marketteki boyalarla bana özel bir karışım yapıp bundan sonra sakalımı da mı boyasak!

Yazı: Pelin Özgür