Kadın ve erkek “cinsiyetten mi, fırsattan mı eşit” tartışmasına geri sarıyoruz ara sıra. Sonra kürtaj kavgası gibi, kadının insan hakkını hiçe sayan tartışmalar başlıyor. İncitici laflar sökün ediyor. Biraz daha geri sarıyoruz. Sonra meclis tuvaletlerine “kadın” ve “erkek” tabelaları asılıyor. “Bayan”a karşı yürütülen savaşta bu ileri adımla küçük birmuharebe kazandık diye seviniyoruz. Eşitsizlik hattında birmehter yürüyüşüdür gidiyor.
Eşitsizlik dert, mutlak eşitlik de dert. Cinsler arası huzur ve barış sağlandıktan sonra cinsiyet vurgusu fazla gelmeye başlıyor, lüzumsuz kaçıyor. Hatta eşit olsalar bile kadın ve erkeğe dair her vurgu, ayrımcılık algısı yaratıyor. İsveç de onu fark etti ve cinsiyeti yasaklama süreci başladı. "Rahat mı battı?" diyen de çıkar ama eşitlik mücadelesinin doğal sonucu, İsveç’te yaşanan. Dünya Ekonomik Forumu’na göre İsveç, cinsiyet eşitliğinin en üst seviyede, kadın istihdamının en yüksek olduğu ülke. Kadın hak ve özgürlükleri açısından bir cennet. Doğum izni 480 gün. Bunun 60 günü, bebek bezlesin, getir götür yapsın diye babaya ait. İşte bu noktada İsveçlilerin çoğu eşitliğe “Yetmez” diyor. Yetmiyor çünkü artık nötr cinsiyet safhasına geçmek, kadın ve erkeğe dair her işaret, renk, isim, sıfat ve zamiri kaldırmak istiyorlar. Her tanımlama, kadın ve erkek cinsiyetini ayrı ayrı konumlandırdığı, onlara ayrı ayrı roller biçtiği için. Bu yönde siyasetten sivil topluma her kesimde bir hareketlenme dalgası yaşanıyor.
Medyada, TV’lerdeki açık oturumlarda, feminist web sitelerinde, toplumu cinsiyetten arındırmak için yol haritaları tartışılıyor. Aktivist grupları, kadın ve erkek kimliğinin kaldırılması, anne babaların çocuklarına cinsiyet ayrımı gözetmeden özgürce isim koyması için kampanya yapıyor. Erkek ve kadın cinsiyet kimliğinden arındığı zaman evliliklerde cinsel kimliğe bakılmayacağı için “eşcinsel evliliği” diye bir kavram da kalmayacak. Hedeflenen bu. Çocuk mağazaları kız-erkek reyonlarını birleştiriyor, bloglarda kız-erkek kıyafetleri harmanlanıyor. Leklust oyuncak firması kataloglarında radikal bir değişikliğe gidip Örümcek Adam kıyafeti giymiş oğlan çocuğun eline pembe renkte bebek arabası veriyor, kız çocuğuna da traktör.
Sosyal Demokratlar da ülke genelinde kadın ve erkek tuvaletlerinin birleştirilmesi için girişim başlatıyor. İlkokullarda kız ve oğlanlara ayrı ayrı hitap edilmesi yasaklanıyor. Öğretmenlere “Günaydın çocuklar diyeceksiniz” direktifi geliyor ki bunu öğrenmek bizi memnun ediyor. Burada İsveç’ten ilerideyiz. “Günaydın çocuklar”la büyüdük hepimiz.
Üçüncü tekil devrimi!
Üçüncü tekil şahıs bahsinde de ilerideyiz. İngilizce’deki “he ve she”, Almanca’nın “er ve sie”si Türkçe’de olmadığından üçüncü tekil şahıs olarak hep “o” olduk. İsveç dilinde de kadın için “hon”, erkek için “han” var. İşte bu noktada nötr cinsiyet hareketi devreye girdi ve geçen 8 Mart Kadınlar Günü’nden hemen sonra bir değişiklik yapıldı. Milli Ansiklopedi’nin online versiyonundan kaldırıldı "hon" ve "han". Onun yerine “hen” yerleştirildi. Ve tuttu. Cinsiyetten arındırılmış ilk çocuk kitabı yayınlandı. Baştan sona "hen" zamiriyle. Bu akım gazete sayfalarına da sirayet etti. Şimdi “hen” zamirinin Nobel Edebiyat Ödülünü veren İsveç Akademisi’nin sözlüğüne de girmesi için bastırıyor medya. Ama her iklim değişiminde olduğu gibi İsveç’te de muhalifler var. Edebiyatçılar ideolojinin dile müdahalesinden hoşnut değil. Onlara göre feministler “hen”i icat ederek anadili katletmeye çalışıyor. Bazı psikolog ve sosyologlar ise cinsiyetten arındırma işinin çocuklara zarar vereceği görüşünde. Ruhsal ve fiziksel gelişimçağında iki arada kalıp kafaları karışır, cinsel kimliklerini keşif süreçleri sekteye uğrar diye. Çocuklar geleneksel cinsiyet modellerine göre yetişmesin diye İsveç eğitim sistemi eşitlikçi temele dayanıyor. Ancak nötr cinsiyet hareketini çığrından çıkaranlar da var. Okulun biri anasınıfında serbest oyun saatini kaldırmış. Çünkü kendi başlarına oynadıkları zaman hemen kendi cinsiyetlerine bürünüp, hiyerarşik davranmaya başlıyorlarmış. İnsan doğası ne de olsa!
Hazırlayan: Ayşe Özek Karasu
YORUMLAR