Travma geçiren birine bir şeyler söyleyerek onu teselli etmek için can atarız. Ne var ki travmadan sağ çıkmış birinin ihtiyacı çok daha farklıdır. Bunlar o kişinin yaşadığı durumu daha kötü hale getirmekten başka bir işe yaramayacak kadar gereksiz sayılabilecek cümlelerdir.


Bir şey yaygın görülse de travmatik olabilir. Tıpkı depremlerin onbinlerce kişiyi etkileyecek kadar yaygın etkili afetler olması gibi. Bir şeyin sık veya geniş çaplı yaşanması, onun etkisini hafifletmez. Aynı şekilde, travma etkisi adı verilen durum bir kişi için tek bir olayla dahi gerçekleşebilir. Bir kişi için travmatik olabilen bir olay diğeri için kolay başa çıkılabilir özellikte olabilir ve adeta hafif gelebilir.


Travma, bireyin sinir sisteminde gerçekleşir. Travma, sinir sisteminizin başa çıkma yeteneği bunaldığında meydana gelir. Travma ile başa çıkma yeteneğinin boyutu bireyden bireye değişir, dolayısıyla travma oldukça öznel bir kavramdır. Örneğin depremzede olmayan birinde deprem korkusu gelişebilir. Deprem korkusu ile ilgili daha fazla bilgi için bu yazıya göz atabilirsiniz.


“Yine de şükret”

“Nankörlük etme. Olumlu taraflara odaklan. Daha kötüsü olabilirdi” diyerek devamı getirilebilecek olan bu tutum, travma geçiren kişi üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakabilir. Travmatize olmanın olumsuz düşünmek, pozitiflik veya şükretmeyi bilmekle ilgisi yoktur.


Özellikle de iyileşme döneminin erken aşamalarında, travma geçiren kişi yaşadığı olayın ve içinde bulunduğu durumun etkisiyle şükür duygusuna veya iyimserlik becerisine erişim gösteremiyor olabilir. Şükür ve iyimserlik faydalı araçlar olsalar da insanları travma geçirmeleri dolayısıyla utandırmanın kimseye faydası yoktur.


Konforsuz tabir edilen zorlayıcı duyguları sahte iyimserlikle bastırmak yerine onları hissetmek ve onları işlemek önemlidir. Duyguları işlemek için onlar hakkında konuşmak, bedensel tepkilere fırsat vermek, bazen sanata yönelmek ve benzer yöntemler gerekli hale gelir. Bir şeylerin acı vermediği yönünde davranmak onların daha az acı vermesini sağlamaz.


“Her şeyin bir sebebi var”

“Bunun olmasının bir sebebi var” demek sizi rahatlatabilir ve inançlarınızla örtüşebilir, bu mümkündür. Ancak travmatik bir deneyimden sağ çıkan birine her şeyin bir sebebi olduğunu söylemek o kişiyi fazlasıyla incitebilir.


Bu ifade, neden birinin korkunç bir şey deneyimlemek zorunda olduğunun bir nedeni olduğunu ve bu korkunç olayın adeta olumlu ve gerekli olduğunu ima eder.


Unutmayın, travmaya bir anlam yüklemek, onu yaşayan kişinin tercihine bağlıdır.


“Neden … yapmadın?”

Bu soru, travma kurbanını suçladığı gibi, farklı şekilde davransaydı başına gelen bu olayın yaşanmayacağı anlamına gelebilir. Travmatize olan kişinin, travmatik olayın gerçekleşmesini veya olay sonucunda kendisinin travmatize olmasını haklı çıkaran bir şey yaptığını da ima eder. Travmatize olmak, bedensel veya ruhsal anlamda yaşanabilir ve “Neden … yapmadın?” gibi bir soru, yaşanan sonuca dair travma geçiren kişiyi suçlayan bir sorudur.


Ne yaparsak yapalım, kötü olayların yaşanmasını bazen önleyemeyiz. Mutlaka birini suçlamak isterseniz, olaya maruz kalan kişinin verdiği travmatize olma tepkisi yerine, olayın asıl sorumlusunu suçlayın.


Şunu bilmek gerekir ki, travma geçiren kişi o anda elindeki bilgiyle yapabileceğinin en iyisini yaptı. Birini yaşadığı travma sebebiyle suçlamak onu duyarsızca derinden yaralayan ve uygunsuz bir davranıştır.



“Dramatik olma. Hayat devam ediyor”

Bu ifade, genellikle travma mağduru kişi bir sebepten tetiklendiği zaman yaygın olarak kullanılır. Özellikle de travmatik olay uzun zaman önce yaşanmışsa, mağdur kişinin tetiklenmesine yönelik bir tepki olarak bu cümle sarf edilir. Oysa ki, travmatik olayların tetiklediği duygularla başa çıkmanın bilimsel olarak da onaylanmış bazı yolları vardır.


Travma etkilerinden kurtulma ve iyileşme, belirli bir zaman çizelgesine bağlı olarak gelişmez ve her zaman düz bir çizgide ilerlemez. İyileşmek için çok çalışılsa da tetiklenmelerin yaşanması normaldir.


Bir travma mağduru, herhangi bir sebepten tetiklenme yaşarsa bu onun duygularını abarttığı anlamına gelmediği gibi derin bir iç sıkıntı halinde olduğunun da işaretidir. Yaşadığı tetiklenmenin sebebi bu kişinin iyileşme yönünde ilerleme göstermemesi değil, travmanın gerçek etkileridir.


“Yaşadığın travma seni daha güçlü yaptı!”

Travma sonrası güçlenme denilen bir kavram vardır, evet. Bir travma mağduru iyileştikçe öğrenir, büyür ve olayları farklı bir bakış açısının ışığı altında görebiliriz. Ancak bu ifade travmayı hayatı paramparça eden bir olay olmak yerine pozitif bir olay olarak çerçeve içine alır ve kurtulan kişinin kendi büyüme sürecindeki rolünü hafife alır.


Esasen travma mağduru kişi travmaya rağmen kendini güçlendirmiştir. Başardıkları şey için ona hakkını vermeniz daha uygun olur.


Travma mağduruna bunları söyleyebilirsiniz;


“Bu korkunç olmalı.”

“Bunu benimle paylaştığın için teşekkür ederim. Senin için her zaman buradayım.”

“Başına gelen şeyden dolayı çok üzgünüm.”

“Sana nasıl destek olmamı istersin?"

“Bunun hakkında konuşmak ister misin? Eğer istemiyorsan konuşmak zorunda değilsin.”

“Bunları hissetmekte tamamen haklısın.”

“Senin suçun değildi.



Kaynak: Orijinal metin https://direct.me/igototherapy (psychiatry PhD student) hesabından çevrilmiştir.







YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.