Ergen bir erkek çocuğunun sosyal medya akışına göz attığınızda, muhtemelen erkeklik üzerine kurulu pek çok klişeyle karşılaşırsınız. "Gerçek bir erkek" uzun boylu, kaslı, son derece yakışıklı ve zengin biri olarak tanımlanır. Bu "gerçek erkek" ağlamaz, üzüntüsünü belli etmez, korku göstermez, özgüven eksikliği yaşamaz ve bir kavgadan asla geri adım atmaz. Bazı uzmanlar bu anlatının, bir erkeğin ancak duyarlı, yumuşak ve şefkatli yanlarını bastırdığında değer gördüğü anlamına geldiğini söylüyor. New York Üniversitesi’nde gelişim psikolojisi profesörü olan ve neredeyse 40 yıldır ergenlerin sosyal-duygusal gelişimi üzerine araştırmalar yapan Dr. Niobe Way gibi uzmanlar bu durumu endişe verici buluyor. Dr. Way, "Bu, yalnızca bir çocuğun sözde 'sert yanını' ya da klişeleşmiş ‘erkeksi tarafını’ yücelten, yumuşak yönlerini ise değersizleştiren bir erkeklik kalıbını yüceltiyor. Erkek çocuklarına, kadınsı olarak görülen özellikleri bastırmaları yönünde bir baskı uygulanıyor. Yani insanlıklarının sadece yarısı değer görüyor." Dr. Way, bu mesajların genç erkek çocukları katı bir ikili karşıtlık içine hapsettiğini yani çocukların "iki taraftan birini seçmek zorunda bırakıldıklarını" söylüyor. Bu ağır mesajlar, genç erkeklerin kendilerini nasıl gördüklerini ve yetişkinliğe geçerken onlardan nelerin beklendiğini nasıl algıladıklarını da etkiliyor. Common Sense Media (CSM), tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre bu durumun etkileri oldukça belirgin.


Araştırmanın bulguları

Çalışmanın amacı, dijital ortamların erkek çocukların kimlik algısını nasıl etkilediğini anlamaktı. Araştırmacılar, insan hayatında en büyük değişimlerin yaşandığı dönemlerden biri olduğu için 11–17 yaş aralığına yani ergenliğe odaklandılar. Ayrıca, bu yaşlardaki erkek çocuklarının sosyal medyadan gelen kafa karıştırıcı mesajlara maruz kaldıkları ve bu dönemi sağlıklı bir şekilde yönlendirmekte zorlandıkları da vurgulandı. Araştırmacılar, 10 ergen erkek çocukla derinlemesine görüşmeler yaptı ve erkek çocuklarının neredeyse dörtte üçünün düzenli olarak dijital erkeklik içerikleriyle karşılaştığını, üçte ikisinden fazlasının ise zararlı cinsiyet stereotiplerini teşvik eden içerikleri sık sık gördüğünü tespit etti. Ayrıca bu tür içeriklere maruz kalma düzeyiyle yalnızlık hissi ve kalıplaşmış erkeklik fikirlerine uyma eğilimi arasında da bir bağlantı bulundu. Araştırma direktörü Michael Robb, tüm erkek çocuklarının sürekli olarak toksik içeriklerle karşılaşmadığına dikkat çekiyor. Robb "Bütün erkek çocuklarının bu durumun içinde olduğunu varsaymak yanlış olur. Ebeveynlerin şunu aklında tutmasını istiyorum: Çocuğunuz internette olduğu için ve orada erkeklikle ilgili içeriklerle karşılaşıyor diye, hepsinin en kötü mesajları veya en zararlı cinsiyet kalıplarını gördüğü anlamına gelmez."


Erkeklik ve dijital dünya

Erkek çocuklarının büyük çoğunluğunun “erkeklikle ilgili” içeriklerle karşılaştığını belirten Robb ve ekibi, bu kavramı nasıl tanımlayacakları konusunda bilinçli bir yaklaşım izledi. Bazı içerikler ne zararlı ne de faydalı görünürken, bazıları açıkça problematikti. Bu nedenle iki farklı kategori belirlediler: Dijital erkeklik ve problematik dijital erkeklik. Robb, "Dijital erkeklikten bahsettiğimizde, çevrimiçi dünyada bazı şeylerin erkek özellikleri, değerleri ve kimlikleri olarak kodlanma biçimlerinden söz ediyoruz" diyor. Bunlara para kazanma, kas geliştirme, ilişki tavsiyeleri ve silah kullanımı gibi temalar dâhil. Araştırmaya göre, erkek çocuklarının %73’ü düzenli olarak erkeklikle ilgili içeriklerle karşılaşıyor ve %23’ü bu tür içeriklere yüksek düzeyde maruz kalıyor. Dijital erkeklik içeriklerine yüksek oranda maruz kalan erkek çocukları, kalıplaşmış erkeklik inançlarına uyma eğiliminde belirgin bir artış gösteriyor:


  • %67’si duygularını konuşmaktan kaçınıyor.

  • %50’si incindiğinde bunu arkadaşlarından gizliyor.

  • %40’ı endişelerini paylaşmanın zayıflık göstergesi olduğunu düşünüyor.

Araştırma ayrıca erkek çocuklarının %69’unun problematik dijital erkeklik içeriklerine düzenli olarak maruz kaldığını ortaya koydu. Problematik dijital erkeklik, özellikle kadınları ve kızları küçümseyen zararlı cinsiyet stereotiplerini teşvik eden çevrimiçi içeriklerin bir alt grubunu ifade ediyor. Bu tür mesajlar dört belirli temada toplanıyor:


  • Erkeklerin ve erkek çocuklarının, kadınlara ve kız çocuklara kıyasla adaletsiz biçimde muamele gördüğü,

  • Kadınların ve kız çocuklarının evine ve ailesine bakmaya odaklanması gerektiği,

  • Kadınların ve kız çocuklarının dış görünüşlerini ayrıcalık elde etmek için kullandığı,

  • Kadınların ve kız çocuklarının yalnızca belli türden erkeklerle (uzun boylu, zengin veya çok yakışıklı) birlikte olmak istedikleri.

Bu sınıflandırma, erkek çocuklarının çevrimiçi ortamda maruz kaldıkları mesaj türlerini ayırt edebilmek için geliştirildi. İçerik türü ne olursa olsun, birçok erkek çocuk, alay edilmemek için “yazılı olmayan erkeklik kurallarına” uymaları gerektiğini hissediyor. Veriler şunları gösteriyor:

  • %46’sı ağlamamaları, üzüntü veya korku göstermemeleri gerektiğine inanıyor.

  • %38’i “eşcinsel” veya “kadınsı” olarak algılanmamaları gerektiğini düşünüyor.

  • %35’i sorunlar hakkında ciddi olmak yerine mizah kullanmaları, her zaman özgüvenli görünmeleri ve hiçbir şeyi fazla umursamıyormuş gibi davranmaları gerektiğini düşünüyor.

  • %29’u duygular hakkında arkadaşlarıyla ciddi bir şekilde konuşmamaları gerektiğine inanıyor.

Bununla birlikte, dijital erkeklik içeriklerine maruz kalmalarına rağmen, erkek çocukları başkalarına değer verme konusunda güçlü tutumlar geliştirmiş durumda. Yarısından fazlası, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koymaya, başkalarının duygularını kendi duygularından daha fazla önemsemeye ve kendilerine soğuk davranan birine bile nazik davranmaya inandığını söylüyor. Ancak bu durum, erkek çocuklarının başkalarına bakım göstermede rahat olduklarını, fakat kendi duygusal ihtiyaçlarını ifade etme ve destek arama konusunda aynı rahatlığa veya beceriye sahip olmadıklarını da gösteriyor. Robb "Burada bir paradoks var: erkek çocukları başkalarına bakım gösterme yetilerini kaybetmediler ama duygularını ifade ederek bakım görmeleri için kendilerine izin vermiyorlar. Bu paradoks biraz göz ardı ediliyor."



Etkileyiciler ve içerik üreticileri: Duygusal bağ noktaları

Sosyal medya genellikle sürekli değişen akımlar ve trendlerle dolu bir karmaşa yaratıyor; "performatif erkek" gibi olgular da buna örnek. Ancak erkek çocukların dijital yaşamında sabit kalan bir unsur var: sosyal medya fenomenleri. Bu kişiler, genç takipçileri üzerinde orantısız bir etkiye sahip. Sosyal medya fenomenleri, ergenlik çağındaki erkek çocuklar için önemli bir duygusal destek kaynağı olarak öne çıkıyor. Erkek çocuklarının %60’ı bu fenomenleri ilham verici buluyor, %56’sı ise onlardan pratik fayda sağladığını söylüyor. Erkeklikle ilgili içeriklere yüksek düzeyde maruz kalan erkek çocuklarında bu oranlar daha da artıyor: %71’i bu kişileri ilham verici, %68’i ise yardımcı buluyor. Robb bu durumu şöyle açıklıyor: "Bu, dijital ilişkilerin, çocukların çevrimdışı insan ağlarında var olan boşlukları doldurduğunu gösteriyor."


Araştırmaya danışmanlık yapan Dr. Way ise, çok az erkeğin doğrudan, erkek egemen dijital topluluklarda içerik üreticilerini takip ettiğini, çoğunun ise daha farklı türde içerikler üreten hesapları izlediğini görünce şaşırdığını söylüyor. "Erkek çocukları bağlantı kurmak istiyor ve bunu nerede bulacaklarsa oraya gidiyorlar, herkes gibi. Bazen bu alanlar kendine iyi bakmak ve birbirini desteklemek gibi pozitif mesajlar içeriyor, bazen de içermiyor. Erkek çocukları için daha olumlu çevrim içi alanlar yaratmamız gerekiyor" diyor.


Duygusal yük

Fenomenler bazı erkek çocuklarına bağ kurma ve onaylanma hissi verse de dijital erkeklik içeriklerinin geneli çok daha ağır bir duygusal bedel getiriyor. Rapor, 16 yaşındaki bir katılımcının anonimleştirilmiş şu sözlerini içeriyor: "Duygusal olarak dengeli, katı ve her zaman iyi görünmek için çok fazla baskı hissediyorum… Sanki zihinsel olarak hiçbir sorun yaşamamam gerekiyormuş gibi. Bunun adil olduğunu düşünmüyorum."


Erkek çocuklarının dijital erkeklik içeriklerine maruz kalma oranları arttıkça, görünüşle ilgili içeriklere de o kadar fazla maruz kaldıkları görülüyor. Erkek çocuklarının %91’i sosyal medyada görünüşle ilgili içerik görüyor, %75’i özellikle kaslı olma temalı içeriklerle karşılaşıyor. Diğer sık rastlanan temalar arasında belirli bir giyim tarzına sahip olmak, uzun boylu olmak, sivilcesiz bir cilde sahip olmak ve belirli yüz hatlarına (örneğin keskin çene hattı) sahip olmak yer alıyor. Bu durum, erkek çocuklarının belirli erkek güzellik standartlarına uymaları yönünde baskı yaratıyor.


Her dört erkek çocuktan biri sosyal medyanın dış görünüşlerini değiştirmeleri gerektiğini hissettirdiğini söylüyor. Yaklaşık beşte biri ise görünüşlerinden memnun olmadığını belirtiyor. Dr. Way, elde edilen bulguların erkek çocuklar için daha sağlıklı alanlar yaratma gerekliliğini vurguladığını söylüyor: "Erkek çocuklarının ruh sağlığı için olumlu bağlantılara ihtiyacı var; bunu bize doğrudan söylüyorlar. Eğer bu bağlantıları bulamazlarsa, ruh sağlıkları zarar görüyor."


Erkek çocuklarının destek bulduğu alanlar

Araştırmadan çıkan bazı sonuçlar ise umut verici: erkek çocukları, dijital gürültüye rağmen, ailelerinde, arkadaşlıklarında ve hatta video oyun topluluklarında teselli ve rehberlik bulabiliyorlar. Robb, "Bu araştırmada ve diğerlerinde görüyoruz ki sosyal destek ağlarına sahip olmak genellikle daha yüksek özsaygı, daha az yalnızlık ve genel olarak daha iyi ruh sağlığı sonuçlarıyla bağlantılı" diyor.


Erkek çocuklarının %68’i, zor bir durumla karşılaştıklarında başvurabilecekleri en az iki kişi olduğunu söylüyor. %79’u, destek aradıklarında ilk tercihlerinin ebeveynleri olduğunu belirtiyor. Ayrıca, en az bir arkadaşı ya da gerçek dünyada bir destek kişisi olduğunu söyleyen erkek çocuklarının özsaygı oranları da daha yüksek.


Erkek çocuklarının yalnızca ebeveynlerine ihtiyaç anında başvurabileceklerini hissetmeleri değil, ebeveynlerin de “erkeklik” üzerine önemli konuşmaları yapma konusunda çaba göstermeleri dikkat çekici. Bu konuşmaların bir kısmı da olumlu etkiler yaratıyor.


Sosyal medya platformlarının değiştirmesi gerekenler

Aile, arkadaşlar ve gerçek hayattaki ilişkiler erkek çocuklarının çevrimiçi karmaşa içindeki mesajları anlamalarına yardımcı olsa da, en büyük değişimlerin çok daha yukarıda, ani sistemin kendisinde, olması gerekiyor. Robb, en önemli ve acil değişimlerin teknoloji endüstrisi, özellikle de sosyal medya şirketleri içinden gelmesi gerektiğini vurguluyor. Şirketlerin, algoritmaların çocuklara içerik sunma biçimini çok daha dikkatli ele alan, yaşa uygun platform sürümlerini geliştirmeye öncelik vermeleri gerektiğini söylüyor. Raporda ayrıca, algoritmalara çocukların görünüş ve toplumsal cinsiyet kalıpları ile ilgili zararlı mesajlara maruziyetini sınırlayacak “içerik devre kesicileri” eklenmesi öneriliyor. Uzmanlar, teknoloji sektörünün ruh sağlığı kuruluşlarıyla iş birliği yapması gerektiğini; böylece sosyal izolasyon veya duygusal sıkıntı belirtileri gösteren çocuk kullanıcılara uygun kaynak ve destek sağlanabileceğini düşünüyor.


Referanslar

Ashleigh N. DeLuca, “Social Media Is Quietly Teaching Teen Boys How to Be Men—and It's Not What Parents Think”. Şuradan alındı: https://www.parents.com/study-shows-algorithms-are-teaching-boys-how-to-be-men-11826128





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.