Rahmimin yapısında bulunan kas lifleri, rahim iç dokusunu dökmek için 2 yıl boyunca şiddetli şekilde kasılmayı öğrenmişti… Rahmimin doğal nabzını yeniden kurma yolculuğu boyunca en etkili bulduğum yöntemlerden biri, “Serbest kanama” oldu.

Nihayet ağrısız regl kanaması mucizesini ilk yaşadığımda, bunu “tanrıçanın” bir hediyesi gibi gördüm.

Her şeyden önce şunu söylemek gerek; dünyada regl kanamalarıyla ilgili ritüeller, regl döngülerimizin ruhsal önemini onurlandırmış olan atalarımızdan yadigâr…

Ancak bunun yanı sıra, serbest kanama yoluyla kolaylık yaşamak ve rahatlamak, psiko-somatik düzeyde mükemmel bir anlam ifade ediyor.

Rahmi olan birçok kadının deneyimlediği şiddetli, dayanılmaz kasılmalar aslında rahmin doğal işlevi değil. Bunlar genellikle atrofik ve spastik, yani körelen ve aşırı katılaşan kaslar dolayısıyla gerçekleşir ve bu kaslar, atalardan yadigâr rahim eğitiminin artık ihmal edilmesinin bir sonucu olarak korku, utanç ve kopuklukla yaşamaya devam ederler.

Rahim, sağlıklı olduğunda, bir kalp gibi titreşmek, nabız atmak için tasarlanmıştır. Kas lifleri esnek ve kuvvetli olmak için gelişim gösterir.

Adet döneminde rahmin iç tabakasının dökülmesi için, ayrıca doğumu gerçekleştirmek amacıyla şiddetle değil, doğal olarak büzülür ve serbest kalırlar.

Arkeolojik kayıtlar, eski kültürlerde kızların çok genç yaştan itibaren rahmin devinimlerini ve titreşimlerini teşvik etmek için eğitildiğini ortaya koymaktadır.*

Rahmin nabzının ve canlılığının farkında olmak “ikinci doğa” anlamına geliyordu ve bu bilgelik, küçük kızlar için oyunlar ve şarkıların içine örülerek aktarılıyordu.

Bu eğitimin sonucu, bedenlerin ve taşıyıcı unsurlarının canlılığını güçlendiren sağlıklı, esnek ve canlı rahimlerdi.

Adet kanı utancı, kronik kramp korkusu ya da doğum, düşünülmesi gereken kavramlar değildi.

Ne yazık ki, modern kültürde bu tür bir bilgeliğe erişimi büyük ölçüde kaybettik.

Rahmin, erişilebilir ve titreşimli olması özelliğiyle farkındalığımızı canlı ve duyarlı halde tutması için genç yaşlardan itibaren kasıtlı olarak hareket ettirilmesi gerektiğine dair bilincin olmaması, modern rahimlerin düzinelerce nesil boyunca zayıflamasına ve kasılma tepkisi geliştirmesine sebep oldu.

… ve adet döngüsü etrafında bir utanç, korku ve tabu kültürü, rahmin boğulmasına ve daralma sorunlarının diğer şekillerine de katkıda bulundu. Bunlar;

Sızıntıları önlemek için, kasları kronikleşmiş halde ve bilinçsizce kenetlemek

Kramplara karşı korkuya yönelik olarak sürekli gerginlik

Şişen karnı içeri çekmek

Sıkı giysiler giymek

Tartışmaya açık bir şekilde, adet döngüsü düzenleme prosedürleri uygulama

Aksi halde, muhteşem bir güçlendirici olan doğal süreçle bağlantının tamamen kesilmesi ve damgalanma…

O halde, serbest kanamaya geri dönelim.

Ne demeli…

Basit, bilinçli bir eylemle yukarıdaki sorunların hepsi geçiyor.

Serbest kanama uygulamasının doğasında olan, kanamaya izin verme anlayışının bir parçası bile, utanç temelli olarak rahimde oluşan kenetlenmeyi yumuşatır, eritir.

Dokulardaki gerilimi yumuşatmanın hatırlanması ve bununla gelen özgürlük…

Nesiller boyu süren ihmal ve kopukluğu yeniden ören bir meditatif trans…

İlkel ve kutsal olanla iç içe, yatıştırıcı bir deneyim sağlayan doğa ile samimi bir iletişim…

Atalarımızın belleğine nakşedilmiş olan, doğal olarak adet kanının dökülmesi için çömelme geleneğinin, kalça kemiklerimize, pelvik kâsemize ve varlığımıza kendini bağlaması…

...

Doğada serbest kanama her zaman erişilebilir bir şey değil.

Ancak elimizde olan güç, nesiller boyu sürmüş olan yanlış bilgiler konusunda farkındalığı yükseltmek ve kızlarımızı erken yaştan itibaren rahimlerinin bilgeliği ve gizemleri konusunda eğitmek…

Somutlaşmış uygulamalar ve bilgi aracılığıyla, yetkinlik ve sağlık kültürünü desteklemek.

Bu eğitimi etkili bir şekilde uygulamanın yollarını bilen biri varsa bana bildirin.

Ben buna varım.

Clara

*Referans: Casilda Rodrigañez - “Pariremos con Placer - Apuntes sobre la recuperación del útero espástico y la energía sexual femenina, Zevkle Duracağız – Kasılan rahim ve kadın cinsel enerjisinin iyileşmesi hakkında notlar” (2007)